Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Vatandaşların Enflasyon ve Maaş Artışlarına Tepkileri

    Bu içerikte, vatandaşların enflasyon ve maaş artışlarına karşı gösterdiği tepkileri, düşüncelerini ve beklentilerini derinlemesine inceliyoruz. Ekonomik dalgalanmaların bireyler üzerindeki etkilerini keşfedin.

    Bu içerikte, vatandaşların enflasyon ve maaş artışlarına karşı gösterdiği tepkileri,

    Haber: Edda SÖNMEZ / Kamera: Umut Emre GÖKBULUT

    (İSTANBUL) İktidar temsilcileri, enflasyonla mücadele konusundaki başarılarını vurgularken ve emeklilere ile çalışanlara tarihin en büyük maaş artışlarını gerçekleştirdiklerini dile getirirken, görüşlerine başvurduğumuz vatandaşlar ise bu duruma tepkilerini açıkça ifade ettiler. Çağlayan’daki bir semt pazarında ANKA muhabirine konuşan vatandaşlar, hükümetin uygulamalarından, yaşam pahalılığından ve adaletsizlikten dert yandılar.

    Bir vatandaş, “Ben seçimde onu destekledim. Neden? Beni savunacak diye. Ama böyle mi savunacaksın? Beğenmediğin CHP, emekli maaşlarına artış yapalım dediği zaman, AK Partililerden hiçbiri el kaldırmadı. Benim paramla orada oturuyorsun, para alıyorsun. Allah’tan korkun.” dedi. Başka bir vatandaş ise, “Bu ülke bizim. Biz seni yönet diye seçtik. Ülkeyi sana vermedik, tapusunu da vermedik. Herkes sandık önüne geldiğinde görüşecek. Zannetmesinler ki bu halk uyuyor, uyumuyor.” şeklinde konuştu.

    Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, il kongrelerine devam ederken sık sık enflasyonla mücadeledeki başarılarından bahsediyor ve vatandaşa sabır çağrısı yapıyor. Son olarak Konya’da yaptığı konuşmada, “Esasen işçi, memur, emekli, küçük esnaf ve çiftçi gibi kesimlerin gelirlerinde tarihin en büyük artışlarını gerçekleştirdik.” ifadelerini kullandı.

    Erdoğan’ın, iktidar sözcülerinin enflasyonla mücadeledeki başarılarını ve emekli ile çalışanlara yapılan zam oranlarını sorduğumuzda, bir vatandaş “Geçinemiyoruz yeter, 12 bin 500 lirayı kendisi yesin.” derken, bir diğeri “Fakirler açlıktan ölüyor.” dedi. 25 yıl çalışıp emekli olduğunu belirten bir vatandaş, geçmişte AK Parti’ye oy verdiğini ifade ederek yaşam pahalılığından ve adaletsizlikten yakındı. O vatandaş sıkıntılarını şöyle anlattı:

    “450 milletvekiliyle bu millet Anavatan’ı sandığa gömdü, Tayyip’i de görecek.”

    “Emekliyim, aldığım maaş 14,500 lira. Kendileri ne alıyor? Burada esnafa sorun. Ha, ne verdi? Sonra çıkıp diyor ki ‘biz verdiğimiz sözleri tuttuk.’ Neyin sözünü tuttun sen? Cumhurbaşkanı neyin sözünü tuttu? Ama bunun seçimleri de var. 450 milletvekiliyle Anavatan’ı bu millet sandığa gömdü, Tayyip’i de görecek. Bunu böyle bilsin. Ben ona oy vermedim, ona oy vermek istemiyorum. Bu milleti bu kadar bunaltmamalı. Ne adalet var, ne hukuk var, ne devlet var. Ne diyorsun? Ön kapıdan girip arka kapıdan çıkıyorsun. Hani konuşulacak çok söz var. Adamları suçluyorlar. CHP’yi suçluyorlar.

    “Bu son senelerde memleketi Tayyip Erdoğan mahvetti.”

    Hırsız diyorsun, senin ayakkabı kutularında paran çıktı. Kimi suçluyorsun? Ama bu yolun bir daha seçimleri var. Ama nasıl olsa işini geçiyor. Bakıyor bir daha Cumhurbaşkanlığına aday olacağım. Ama bunun öbür dünyası da var. Ben hakkımı helal etmiyorum ona. Tayyip’e hakkımı helal etmiyorum. Eğer varsa, ki var. Ben seçimde onu destekledim. Ben ona oy verdim. Niye? Beni savunacak diye. Ama böyle mi savunacaksın? Bak, şunları aldım ha. 216 lira. Üç parça bak. Oruçluyum. 216 lira para verdim. Buyur. Alma, alıyoruz, az alıyoruz. Ama bu değil. Memleketi mahvetti. Bu son senelerde memleketi Tayyip Erdoğan mahvetti. Bu millet ona daha oy vermez. Bak AK Parti’ye oy verenler geri çekildi. Seçimlerde emekli olanlar kimse gidip oy vermedi ona. Niye vermedi? Bunu biliyorum.

    “Dünyayı yiyorlar, dünyayı.”

    Maliye Bakanı, bütçeye dokunuyor. Kendilerine sıra geldi mi bir gecede yasayı çıkarıyorsunuz. Ama emekliye geldi mi aylarca sürüyor. Ayıptır, ayıp. Allah’tan korkun. Allah var. Bu dünyanın öbür dünyası da var. Bu mal sizin değil. Bunlar Allah’ın. Bunu bir gün bırakıp gideceksiniz. Bunu unutmayın. Dünyayı yiyorlar, daireleri, arsaları, paraları çuvalla götürüyorlar. Ama emekliye sıra geldi mi dört lira vereceksiniz. Bir de biraz daha düşürelim. Yüz daha düşürelim. Ayıptır ya. İki lira, iki buçuk lira. Nedir ya? Hazreti Ömer, komşu açken ben tok olamam diyor. Hangisi diyor onu? Bak AK Parti. Bak bu millet AK Parti’ye oy verdi. Beğenmediğin CHP emekli maaşlarına oy verirken yükseltelim dedi. AK Partililerden bir tanesi el kaldırmadı. Benim paramla orada oturuyorsun, para alıyorsun. Allah’tan korkun. Haramı zıkkım olsun sizlere. Konuşulacak çok şey var ama biz de gariban böyle gidiyoruz.”

    Diğer vatandaşlar da ANKA mikrofonuna şunları eklediler:

    “10 bin lira aylığı ben onlara vereyim pazara çıksınlar. Tamam mı? Sayın Cumhurbaşkanımıza söylüyorum bunu.”

    “10 bin lira aylığı ben onlara vereyim, pazara çıksınlar. Daha tabii canım. Onlar öyle. Ama bakanlara aylık yetmiyor. Bakanlarımıza yetmiyor. 200 bin lira yetmiyor onlara. 10 bin lira fazla. İşçi emeklisine 10 bin lira fazla. Bakanlara da 200 bin lira para yetmiyor. Halktan para toplayacağım bakanlarımıza yardım edeceğim.”

    “Bu ülke bizim. Biz seni yönet diye seçtik. Biz sana vermedik ülkeyi. Tapusunu da vermedik. Ülke bizim, vatandaşın.”

    “55 yaşındayım, hayatımda gördüğüm gelmiş geçmiş bu ülkeyi dibe çeken en büyük hükümetten biri diyebilirim. Yani ben emekliyim. Şimdi pazara çıktığınız zaman bir haftalık ihtiyacınızı bin liraya dolduruyorsunuz. İki sene önce 100 liraya evin bütün ihtiyaçlarını alabiliyorduk. Ama şimdi bin lira. Peki, ben emekliyim. 14 bin 500 lira alıyorum. Kira vermiyorum evet. Ama kira verdiğimde ne olacak? Benim torunum var. Ona pazara çıktığımda birkaç bir şey alamıyorum. Düşünüyorum. Niye düşünüyorum? Onlar düşünüyor mu? Onlar kimin sayesinde düşünmüyor? Ben seçtim değil mi? Bu ülke bizim. Biz seni yönet diye seçtik. Biz sana vermedik ülkeyi. Tapusunu da vermedik. Ülke bizim, vatandaşın. Sizler orada ben bu durumdayken, şatafat içinde yaşıyorsanız bunu sorgularım. Ben bir vatandaşım. Sen benim vergilerimle orada çok üst düzeyde yaşıyorsan bunu hazmedemem. Benim çocuğumun, torunumun geleceğini orada harcıyor. Ama benim çocuğumun geleceğini gasp ediyor. Beni fakir hale düşürüyor. Kendi orada hala çok güzel bir şekilde yaşıyor. Bu çok büyük haksızlık. Bu topluma da, bu yaşlımıza da haksızlık.”

    “Herkes sandık önüne geldiği zaman görüşecek. Zannetmesin ki bu halk uyuyor, uyumuyor. Herkes her şeyin farkında.”

    “Yeni doğan bebeğimiz inanın bakın yeni doğacak anne karnındaki bebeğimiz vergi borcuyla doğuyor. Bir paket bez dört yüz lira. Bir kutu mama bir hafta gitmiyor bir çocuğa. Beş yüz lira, altı yüz lira. Neyi sorguluyoruz ki? Halk olarak da zannetmesinler ki bu halk aptal, salak. Herkes uyumuş bekliyor. Herkes sandık önüne geldiği zaman görüşecek. Zannetmesin ki bu halk uyuyor. Herkes her şeyin farkında. İnan var ya okumayan da farkında. 10 yaşındaki çocuk da farkında. Çünkü her gün evde siyaset dinliyor. Televizyonlarda başka bir şey yok. Pazara gittiğinde siyaset, markete gittiğinde siyaset, peynir aldığında siyaset, ekmek aldığında siyaset. Her şeye yansımış durumda. Anladın mı? Her şeye.”

    “Vallahi geçinemiyoruz. Kim dese ki geçiniyoruz yalan söylüyor.”

    “Ne artışı yapmış? Bu ayın bile maaşını bile vermiyor, fazlasını bile vermiyor. Faiz yapacaklar, bankaya çek, faizlerini ceplerine sokacaklar. Abla ben fazla konuşmayayım ya. Ben kötü konuşurum. Vallahi geçinemiyoruz. Kim dese ki geçiniyoruz yalan söylüyor. O diyenler de hepsi yandaştırlar. Paralıdırlar, para. Para alıyorlar. Köşeden tutun beş yüz lira para koyuyor çeplerine konuşun diyor. Bunların hepsi yandaş. Onlar hepsi yandaş, abi. Allah yardımcımız olsun. Ne diyelim? Hakkımız onlara haram olsun. Bizim hakkımız.”

    “Adam ne yapacak 22 bin 104 lirayla elektriğini mi ödeyecek, suyunu mu ödeyecek, doğal gazını mı ödeyecek, neyini ödeyecek?”

    “22 bin 104 lira ile milletle dalga geçer gibi bir kira olmuş 20 bin lira. En kötü kira. Adam ne yapacak 22 bin 104 lirayla elektriğini mi ödeyecek, suyunu mu ödeyecek, doğal gazını mı ödeyecek, neyini ödeyecek? Çocuğuna mı bakacak? Bu verdikleri maaşı milletvekillerine versinler, insanlar susar o zaman. Az bir şey alıyorsun, şurası 500 yüz lira. Daha yarısını almadım. Nasıl olacak bu? Ben asgari ücretle çalışıyorum. Yani bunu bir milletvekiline versin, insanlar susar. Yani bunu anlatın insanlara. Öyle korumalarla, onlarla bunlarla gezmeye benzemiyor.”