Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Türkiye’nin Kredi Notu ve Dezenflasyon Süreci Üzerine Değerlendirmeler

    Türkiye’nin kredi notu ve dezenflasyon süreci üzerine derinlemesine değerlendirmeler. Ekonomik göstergeler, piyasa etkileri ve gelecekteki öngörülerle Türkiye’nin finansal durumu hakkında kapsamlı bir analiz.

    Türkiye'nin kredi notu ve dezenflasyon süreci üzerine derinlemesine değerlendirmeler. Ekonomik

    Fitch Ratings Kıdemli Direktörü Erich Arispe Morales, Türkiye’nin kredi notu ve not görünümüne ilişkin kararları etkileyen başlıca faktörlerin dezenflasyon süreci, uluslararası rezervlerdeki iyileşme ve uygulanan politikalar olduğunu vurguladı. Morales, “Enflasyondaki düşüş devam ediyor ve bu eğilimin sürmesini bekliyoruz. Türkiye için bu yıl sonu enflasyonun yüzde 23, 2026 sonunda ise yüzde 18 seviyesine ulaşacağını öngörüyoruz.” dedi.

    Fitch Ratings, Türkiye’nin kredi notunu “BB-“ olarak belirlemiş ve not görünümünü “durağan” olarak teyit etmiştir. Morales, bu karara ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamalarda, Türkiye ekonomisine yönelik genel beklentilerini paylaştı.

    Türkiye’nin Ekonomik Görünümü

    Türkiye’nin cari işlemler açığında gözlemlenen azalma ve uluslararası rezervlerindeki güçlenmenin devam ettiğini belirten Morales, kur korumalı mevduatlarda yaşanan azalma ve 2024 yılı sonu enflasyon tahmininin yüzde 44,4 seviyesinde gerçekleşmesinin, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) revize ettiği hedefleriyle Fitch’in önceki beklentileriyle büyük ölçüde örtüştüğünü ifade etti.

    Ancak yüksek enflasyon seviyesi, Türkiye için temel bir politika zorluğu olmaya devam ediyor. Bu nedenle Fitch’in geçtiğimiz hafta yaptığı değerlendirmede Türkiye’nin not görünümünü “durağan” olarak koruma kararı almasının sebeplerinden bahsetti. Morales, Türkiye ile aynı kredi notuna sahip diğer ülkelerde enflasyonun daha düşük seviyelerde seyrettiğini belirterek, “Enflasyona yönelik riskler, değerlendirmemizi etkileyen başlıca unsurlardan biri. Ancak enflasyondaki düşüş sürüyor ve daha da azalmasını bekliyoruz.” açıklamasında bulundu.

    Türkiye için bu yıl sonu enflasyonun yüzde 23, 2026 sonunda ise yüzde 18 seviyesine ulaşacağını öngördüklerini belirten Morales, TCMB’nin politika faizinin bu yıl sonunda yüzde 28, 2026 sonunda ise yüzde 21’e gerileceğini tahmin ettiklerini ifade etti. Bu durum, gevşeme döngüsünde bile sıkı bir para politikası duruşunun sürdürülmesine olan taahhüdü yansıtıyor. Ayrıca, finansman ve para koşullarının dezenflasyon süreciyle uyumlu şekilde TCMB tarafından makro ihtiyati araçlarla desteklendiğini de ekledi.

    Politika Tutarlılığı ve Ekonomik İyileşme

    Morales, Türkiye için bu yıl izlenmesi gereken önemli unsurlardan birinin politika tutarlılığındaki iyileşme beklentilerinin ne ölçüde gerçekleşeceğini gözlemlemek olduğunu belirtti. Merkez Bankası’nın geçen yıl aralıkta başlattığı gevşeme döngüsünün bu yıl da devam etmesi bekleniyor. Morales, “Bu yıl için ılımlı bir asgari ücret artışı öngörülüyor, bu da Merkez Bankası’nın enflasyonu düşürme çabalarıyla uyumlu.” dedi. Ayrıca, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın bütçe açığını azaltma taahhüdünün bu çabaları desteklediğini ifade etti.

    Morales, enflasyonu azaltmak için uygulanan politikaların bir araya gelip gelmeyeceğinin ana konu olduğunu dile getirdi. Para politikasındaki gevşeme döngüsüne rağmen, Merkez Bankası’nın sıkı para politikası duruşunu sürdürmeye devam edeceği görüşünü koruduklarını vurguladı.

    Enflasyon ve Rezervlerin Önemi

    Enflasyonun yalnızca para politikasıyla düşürülemeyeceğini kaydeden Morales, “Tüm politikaların uyum içinde olması gerekiyor.” dedi. Bütçe açığının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın yüzde 4,8’inden yüzde 3 seviyesine düşürülmesi taahhüdünün dezenflasyon sürecini destekleyeceğini belirtti. Bu politikaların enflasyonu azaltmaya yardımcı olacağına dair iyimser olduklarını ifade etti.

    Morales, Türkiye’nin karşılaştığı ana zorluklar göz önünde bulundurulduğunda, enflasyonun aynı kredi notuna sahip diğer ülkelerle benzer seviyelere geleceğine yönelik güvenin arttırılması gerektiğini belirtti. Bu yöndeki gelişmeler, Türkiye’nin kredi notu ve not görünümü değerlendirmelerini olumlu yönde etkileyebilir.

    Dış Rezervlerin Güçlendirilmesi

    Türkiye’nin dış rezervlerinin güçlendirilmesi ve dış finansman gereksinimlerinin sürekli olarak azalması, önemli bir diğer faktör olduğunu vurguladı. Geçen yıl uluslararası rezervlerdeki iyileşmenin, rezervlerin seviyesi ve kompozisyonu açısından beklenmedik şekilde şaşırtıcı olduğunu ifade etti. Ancak dış rezervlerin daha da güçlendirilmesinin kritik öneme sahip olduğunu ekledi. Bu bağlamda, geleceğe yönelik yeni bir not ve görünüm kararı için iki ana alana odaklanacaklarını belirtti. Bunlar; dezenflasyon süreci ve para, maliye ile gelir politikalarının enflasyon kontrolüne yönelik tutarlı bir şekilde uyum sağlaması.

    Portföy Yatırımları ve Yabancı Yatırımlar

    Türkiye’nin mevcut politikalarını sürdürmesi halinde portföy yatırımlarında artış beklediklerini anlatan Morales, doğrudan yabancı yatırım (FDI) süreçlerinin daha karmaşık olduğunu belirtti. “Makro çevre önemli bir rol oynasa da kurumsal kaygılar gibi daha geniş faktörler de yatırım kararlarını etkiler.” dedi. FDI’nın uzun vadeli bir taahhüt gerektirdiğini ve yatırımcıların güven kazanmasının zaman alabileceğini vurguladı.

    Türkiye’nin yeniden “yatırım yapılabilir” notuna erişmesine ilişkin ise enflasyonu azaltmanın bu süreçte kritik bir rol oynayacağını kaydetti. Yatırım derecesine ulaşmanın zaman alabileceğini belirten Morales, “Enflasyonu düşürürken, Türkiye’nin politikasının öngörülebilirliğine yatırımcı güveninin sağlanması gerekiyor.” dedi. Makroekonomik istikrarı tutarlı bir şekilde sağlamak, nihayetinde yatırım derecesine ulaşmanın anahtar faktörü olacaktır. Güçlü politikalar ve kurumsal güç, bu hedefe ulaşmak için kritik önemde.” değerlendirmesinde bulundu.

    KAYNAK: AA