TCMB’nin Eskişehir, Uşak ve Denizli Toplantıları
Bunu TCMB’nin kurmayları ve Başkanının fark etmiş olması muhtemel. Bu hafta Eskişehir, Uşak ve Denizli toplantıları planlandı. 10-11 Şubat tarihlerinde Uşak ve Denizli’de sanayicilere ve iş insanlarına yönelik sunumlar gerçekleştirildi. Bu sunumlara katılan biri olarak, basına kapalı olması nedeniyle görüş bildirmem etik olmaz. Ancak, banka resmi web sitesinde “TCMB PARA POLİTİKASI ve MAKROEKONOMİK GÖRÜNÜM” başlıklı sunumun paylaşıldığı için içeriği hakkında değerlendirme yapmamda sakınca yok. Sunum, “2013 yılından bu yana, yurt genelinde düzenli aralıklarla, farklı sektör ve ölçeklerden firmalar ile yüz yüze görüşmeler yapılıyor. Denizli ve Uşak bölge illerinde 2024 yılı içinde 700, son 5 yıl içinde toplamda 3.700 firma görüşmesi yapılmıştır” ifadeleri ile başlıyor. Uşak özelinde buna itirazım var; “Başkana yanlış bilgi veriliyor” düşüncesindeyim. Diğer illeri bilemem ama Uşak özelinde 2024 yılında firmalar ile yüz yüze görüşmeler gerçekleştirilmedi. Belki anketleri “görüşme” olarak bildiriyor olabilirler ama gerçekten yüz yüze görüşme olmadı! İki yıl önce TCMB’nin İzmir Bölge ziyaretimde bu durumu direkt olarak Reel Sektörü Müdürüne eleştiri olarak iletmiştim. Görünen o ki, uyarılarım dikkate alınmamış. EXİMBANK’ın İzmir Bölge Müdürü ve ekibi ile Denizli Bölge Müdürü ve ekibi her yıl Uşak firmalarını ziyaret ediyor; bu uygulamanın örnek alınmasını dilerim. Şimdi konumuza dönelim…
SUNUMDA 5 TEMEL MESAJ VARDI!
25 yıllık bankacılık deneyimim ve 8 yıllık sanayi içindeki tecrübemle sunumda 5 temel mesaj tespit ettim. Bu mesajlar şunlardı:
- Kuru Baskılamıyoruz, Net Döviz Rezervi Arttı: Başkan Karahan, kamuoyunda yer alan “kur baskılanıyor” düşüncesinin doğru olmadığını belirtti. “Kur baskılamak için döviz satmamız gerekiyor, oysa swap hariç döviz net rezervlerimiz Mayıs 2023’de -60,5 milyar USD iken, Ocak 2025’de 126 milyar USD artışla +65,4 milyar USD seviyesine geldi.” Bu durumun, “Cari dengede iyileşme ve dış finansman ihtiyacının azalmasından; sermaye girişlerinin yeniden başlamasından; döviz arzının artması, döviz talebinin azalmasından” kaynaklandığı vurgulandı. Rakamlar da bu söylemi destekliyordu. Zira, Mayıs 2023’de 56 milyar USD olan 12 aylık birikimli cari açık, 48 milyar USD azalarak Kasım 2024’de 7 milyar USD’ye gerilemişti. 12 aylık birikimli Cari Açık/GSYİH oranı da 2023-II. dönemde %5’den 2024-III. Döneme %0,7’ye düştü. Diğer dövizle ilgili direkt mesajlar ise, kur taahhütlerinin olmadığı ve rezerv iyileşmesinin “carry trade” kaynaklı değil yurtiçi kaynaklı olduğunun altı çizildi. Diğer bir ifadeyle, yastık altı dövizden sisteme girişlerin olduğu ima edildi. CDS Risk Priminin Mayıs 2023’de 703 iken Şubat 2025’de 255’lere kadar düşmesi, yıllık yurt dışı faiz ödemelerinin 7 milyar USD düşüş katkısı sağladığını gösteriyor. Hazine’nin yurt dışı borçlanma maliyeti Mayıs 2023’de %11,3 iken, Şubat 2025’de %6,6’ya düştüğü belirtildi. Bankaların yurt dışı sendikasyon maliyeti de aynı dönemlerde %9,6’dan %7’ye geriledi.
- Dezenflasyon Süreci Devam Etmekte: Enflasyon ile ilgili sıkı duruşlarının sonuçlarının alınmaya başlandığı, bu duruşun devam edeceği belirtildi. Enflasyonla mücadelede “talep dengelenmesi; fiyatlama davranışlarında normalleşme; beklentileri iyileştirme” stratejisi izlendiği ifade edildi. 2022 yılındaki yıllık enflasyon %64,3 olurken, 2023 yılı %64,8’e yükseldi. 2024 yılı için hedef %44,4, 2025 hedefleri ise %24 olarak revize edildi. Alt kalemlerde 2023-2025 döneminde temel mallarda %52,8’den %24’e; gıda fiyatlarında %72’den %41,8’e; hizmetler sektöründe ise %90,7’den %62,9’a düzelme olmasına rağmen, özellikle hizmetler sektöründe yüksek oranın devam ettiği, burada da kira ve eğitim harcamalarının yüksek kaldığı ve bunun 2025’e taşındığı vurgulandı. “Tüketici ve firmaların enflasyon beklentileri de gerileme eğilimine girmiştir” tespiti yapılarak, yatırımlardaki büyümenin 1990’lar seviyesine gerilemesine rağmen ekonomideki büyümenin harcama artışından kaynaklandığı belirtildi. 2004-2019 yıllarındaki %4,7 olan ortalama harcama değişiminin, 2020-2024 döneminde %11 olduğu, bu alanın kontrol altına alınması için talep daraltıcı politikaların izlendiği ifade edildi. Bu tespit, TCMB’nin kredi kartlarındaki daraltıcı uygulamalarını da bu çerçevede değerlendirmek gerektiği anlamına geliyor. Hanehalkı harcamalarının baskılanması bir süre daha devam edecek. Ancak bu durumda esnafın işlerinin kötüleşeceği ve toptancı ile sanayicinin bundan olumsuz etkileneceği yönünde bir değerlendirme yapılmamış. Eğer varsa, sunumda yer almadı. Konkordato ve firma iflas sayılarındaki artış, aslında buradaki sıkıntının işaretlerini net bir şekilde ortaya koyuyor.
- KKM’yi Bitireceğiz: KKM konusunda TCMB oldukça net. KKM sürecinin tamamlandığını, buradaki avantajın zamana yaygın şekilde hızla sona erdirileceği mesajı verildi. KKM’de vergi avantajının ortadan kaldırılması ve süre kısıtlamaları, aslında KKM’nin sona ereceğinin bir göstergesiydi. Ağustos 2023’de KKM hacmi 143 milyar USD iken, Ocak 2025’de 114 milyar USD düşerek 26 milyar USD seviyesine gerilemiş durumda. Sunum sonunda sorduğum; “Bankalardan kredi kullanarak yapılan KKM’lere bir işlem yapılacak mı? Hazine ve TCMB üzerinden haksız, sistem boşluğundan dolayı fırsatçı kazanç elde edildiği; mevduat blokesi ile nakit karşılıklı kullanılan krediler bloke edilerek yeni krediler ile kat ve kat KKM hesapları açıldı, bunlara yönelik bir yaptırım gelecek mi? Bu ödemelerin geri alınması gerekmez mi?” şeklindeki sorum cevapsız kaldı. Hazine, MASAK ve TCMB’nin böyle bir çalışması var ise de en azından bilgi paylaşımı yapılmadı; bendeki izlenim, bu yönde bir çalışma olmadığı ve Hazine ile TCMB tarafından ödenen bu zararın sineye çekileceği yönünde oldu.
- İhracat Artarken, İthalat Azaldı: 12 aylık birikimli ihracat Mayıs 2023’de 254 milyar USD iken, Ocak 2025’de 9 milyar USD artarak 263 milyar USD’ye yükseldi. Aynı dönemde 376 milyar USD olan ithalat ise 30 milyar USD azalarak 347 milyar USD seviyesine geriledi. “Küresel ticaret kademeli olarak toparlansa da zayıf seyretmektedir” denildi. Avrupa’nın mal ithalatı yavaşlarken, Türkiye açısından olumlu veri, Avrupa’daki pazar payımızın artması oldu. 2022 yılında AB ülkelerinin ithalatında Türkiye’nin payı %3,3 iken, 2024 yılında %4’e yükseldi. Sanayi üretiminde 2022 yılından bu yana yataya yakın seyir gözlenmesi, dünyadaki bu gelişmelerle paralellik gösterdi.
- Reel Sektöre Destek Devam Edecek: TCMB’nin reel sektöre Reeskont kredi desteğinin Ocak 2024-2025 döneminde 635 milyar TL olduğu; faiz avantajı ve %2 döviz dönüşüm desteğinin de aynı dönemde 182 milyar TL olduğu belirtildi. Uşak ili sanayicilerinden ve TOBB Geri Dönüşüm Meclis Üyesi Arif ÖZTAN’ın “%2 kur desteği yükseltilsin” yönündeki talebi değerlendirildi ve cevaplandı. Reel sektör temsilcilerinin TCMB kredi için EXİMBANK’a verdikleri teminat mektubu komisyon oranlarının bankalarca yüksek istendiği, hatta Halkbank gibi bir kamu bankasının %4 gibi komisyon talep ettiği belirtildi. Bu duruma yönelik “banka ücret ve komisyon oranlarına müdahale edebilen TCMB’nin, bu tür kredilere EXİMBANK’a verilecek mektup komisyonlarında sınırlama getirmesi gerektiği” katılımcılar tarafından talep olarak TCMB Başkanına direkt iletildi. TCMB Reeskont kredilerindeki “döviz almama” koşulu, hem döviz hem TL kredi kullanan ve döviz ödemeleri olan firmaları zor durumda bıraktı. Zira, TCMB Reeskont kredisi kullanan firmalar, bir yıl kredi vadesi boyunca ithalat gibi bazı ödemeler hariç döviz alamıyor; aksi halde kullandığı tüm kredi ana parasının %3’ü kadar ceza ödemek zorunda kalıyor. Taahhüt konusunda ek süre talep eden firmalar da oldu. Banka kredi faiz oranlarındaki yükseklik ve finans maliyetlerin artması, ortak sorunlar arasında öne çıkıyor. Döviz çeklerindeki yasaklar ve firmalar arasındaki döviz ödeme yasağı, firmaların kur farkından zarar etmesine neden oluyor. Bu hafta firmaların döviz bulundurma oranı ile ilgili yasağın kalkması, aslında reel sektörün elini güçlendirirken; yüksek maliyetleri aşan Bağımsız Denetim Raporu zorunluluğu gibi uygulamalar ise hala devam ediyor. Bu alanda sınırın daraltılması yerine firmalara destek ve kılavuz olması için Sanayi Ticaret Odalarında FİNANS OFİSİ kurulmasının daha faydalı olacağı görüşündeyim. Reel sektör temsilcilerinden Uşak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Selim KANDEMİR de, maddi destek sağlanması talebini iletti.
Kısaca, TCMB Başkanının reel sektör ile buluşma girişimi başarılı geçti ve yerinde bir adım oldu. Çünkü ekonomi kurmayları uzun bir süre sahlardan uzaklaşmış, piyasadaki olumsuz havayı dağıtacak, güven oluşturacak aksiyon almamıştı. Bu tür toplantılar, hiç kuşkusuz çok faydalı olup, ekonomi kurmaylarına taleplerin birinci elden dillendirilmesi için fırsat yaratıyor. Uşak ve kendi adıma son derece verimli bir toplantıydı. Uşak Valiliğinin akşam düzenlediği yemek sonrası soru-cevap kısmı da katılımcı olarak benim açımdan oldukça değerli geçti. Reel piyasada güvenin tesis edilmesi için bu tür toplantıların yaygınlaştırılması ve ekonominin diğer taraflarının da TCMB’nin başlattığı ziyaret programına benzer şekilde sahada yer alması gerektiğini düşünüyorum. “Reel sektör ile yüz yüze görüşüyoruz” diye rapor yapan İzmir Bölge Reel Sektör Müdürü’nü de kısa sürede Uşak firmalarını gezerken görmek isteriz.
Erol TAŞDELEN – Ekonomist
www.bankavitrini.com
*
Başkanımız Dr. Fatih Karahan, Uşak ve Denizli’de “Para Politikası ve Makroekonomik Görünüm” başlıklı sunumu tamamladı. Kaynak TCMB: https://tcmb.tl/zWa9abc