Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    TCMB Başkanı Fatih Karahan’ın Enflasyon ve Para Politikası Üzerine Açıklamaları

    TCMB Başkanı Fatih Karahan, enflasyon ve para politikası konularında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Ekonomik hedefler, para politikası araçları ve enflasyon beklentileri hakkında detayları keşfedin.

    TCMB Başkanı Fatih Karahan, enflasyon ve para politikası konularında çarpıcı

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan’ın Açıklamaları

    TCMB Başkanı Fatih Karahan, son dönemlerde tüketici ve firmaların enflasyon beklentilerinde kaydedilen düşüşlerin belirginleştiğini ifade ederek, “Mart ayından bu yana hanehalkı enflasyon beklentileri 20 puan, firmaların beklentileri ise 10 puan üzerinde bir azalma göstermiştir. Para politikasındaki kararlı duruşumuzla bu beklentilerdeki düzelmenin devam edeceğini öngörüyoruz.” dedi.

    Karahan, yılın ilk Enflasyon Raporu’nun tanıtımı amacıyla İstanbul Finans Merkezi’ndeki TCMB Yerleşkesi’nde düzenlenen bilgilendirme toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Haziran ayında başlayan dezenflasyon sürecinin devam ettiğini vurgulayan Karahan, “Tüketici enflasyonu ocak ayında yüzde 42,1’e gerileyerek, mayıs ayındaki zirve noktasına kıyasla önemli bir düşüş göstermiştir. Son rapor döneminden bu yana enflasyon gelişmeleri öngörülerimizle uyumlu bir seyir izlemiştir.” şeklinde konuştu.

    Enflasyonun ana eğilimindeki düşüşün son çeyrekte de devam ettiğine dikkat çeken Karahan, dönemsel gelişmelere göre ana eğilim göstergelerinin birbirinden farklılaşabileceğini belirtti. Bu durumun, ana eğilimi farklı göstergeler üzerinden takip etmenin önemini ortaya koyduğunu ifade etti.

    “Takip edilen tüm göstergeler, ana eğilimde kademeli bir yavaşlamaya işaret etmektedir.” diyen Karahan, “Bu dönemde, dağılım bazlı göstergeler, B ve C gibi dışlamaya dayalı göstergelere kıyasla daha düşük değerler almıştır. Ocak ayında, ana eğilim öngörülerimizle uyumlu olarak yükselmiştir. Bu gelişmede, zamana bağlı fiyat belirleme ve geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi yüksek olan hizmet kalemleri öne çıkmıştır.” ifadesini kullandı.

    Karahan, ocak ayında yıllıklandırılmış ana eğilimin aralıktaki yaklaşık yüzde 30 seviyesinden yüzde 34’e yükseldiğini ve yıllık enflasyonun altında kalmaya devam ettiğini belirtti. “Enflasyonun ana eğiliminin, ikinci çeyrekte tekrar yavaşlayacağını öngörüyoruz.” dedi.

    Ocak ayı dinamiklerini daha iyi anlamak amacıyla, TÜFE’deki kalemleri duruma ve zamana bağlı fiyatlama gösteren gruplar olarak ikiye ayırdıklarını vurgulayan Karahan, “Eğitim hizmetleri gibi fiyatlamaları yılın belirli dönemlerinde yapılan ‘zamana bağlı gruplar’, dayanıklı mallar gibi fiyatlama zamanlaması ekonomik koşullara göre yapılan ‘duruma bağlı gruplardan’ ayrışmaktadır.” dedi.

    Ocak ayında, zamana bağlı fiyatlama yapan grupta daha yüksek bir fiyat artışı gerçekleştiğini ifade eden Karahan, “Bu grubu yakından incelediğimizde, yıl içinde en yüksek artışın yönetilen ve yönlendirilen kalemlerin de etkisiyle ocak aylarında gerçekleştiğini görüyoruz.” dedi. İzleyen dönemlerde ise fiyat artışlarının daha zayıf olduğunu belirten Karahan, duruma bağlı fiyat belirleyen kalemlerdeki fiyat artış oranının geçmiş yıla kıyasla daha düşük seyrettiğini kaydetti.

    Ocak ayında temel mal fiyatlarının yüzde 0,7 ile oldukça ılımlı bir artış gösterdiğini belirten Karahan, temel mal yıllık enflasyonunun döviz kurundaki istikrarlı seyir, emtia fiyatları ve talep koşullarının desteğiyle yüzde 24’lere gerilediğini bildirdi.

    Ocak ayında hizmet fiyatlarının, kamu ve özel sektör sağlık hizmetleri öncülüğünde yüzde 10,3 ile belirgin bir artış kaydettiğini bildiren Karahan, “Resmi sağlık muayene katılım paylarında 2017’den bu yana ilk defa artışa gidildi. Bu yüksek oranda gerçekleşen artışın ocak ayı tüketici enflasyonuna etkisi 0,6 puan oldu.” dedi.

    Hizmetlerde aylık bazdaki yükselişe karşın, yıllık bazda düşüş eğiliminin sürdüğünü ifade eden Karahan, “Geçmişe endeksleme eğilimi güçlü eğitim ve kira gibi kalemler, hizmet enflasyonunu yukarı çekmektedir. Kira enflasyonunun yüksek olmakla beraber yavaşlama eğiliminde olduğunu görüyoruz.” ifadesini kullandı.

    Karahan, Perakende Ödeme Sistemi mikro verilerinin de bu gözlemi teyit ettiğini aktararak, “Yeni ve yenilenen kira sözleşmelerindeki artış oranının düştüğünü görüyoruz.” dedi. Ocak ayında aylık kira enflasyonundaki dönemsel artışın, kira sözleşme yenileme oranındaki yükselişten kaynaklandığını belirten Karahan, “Buna karşın, bu tür sözleşmelerdeki kira artış oranı ocak ayında da geriledi.” diye ekledi.

    “Özellikle temel mallarda olmak üzere tüketici enflasyonu üzerinde üretici fiyatlarından gelen baskının ılımlı olduğunu söyleyebiliriz.” diyen Karahan, üretici aylık enflasyonunun son üç aylık dönemde ortalama yüzde 1,4 düzeyinde seyrederek temel mallardaki dezenflasyonu desteklediğini belirtti.

    “Enflasyon beklentileri, dezenflasyon patikamızın üzerinde seyretmekle birlikte, gerilemeye devam ediyor.” diyen Karahan, “Son dönemde, tüketici ve firmaların enflasyon beklentilerindeki gerilemenin belirginleştiğini izliyoruz.” şeklinde konuştu.

    Karahan, politika faizini nisan-kasım döneminde yüzde 50 düzeyinde sabit tuttuklarını hatırlatarak, “Ayrıca, yurt içi talebin enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelerde olduğunu değerlendirdik.” dedi.

    Karahan, “Bu saptamalar doğrultusunda, gerekli sıkılığı koruyacak şekilde politika faizini kademeli olarak yüzde 50’den yüzde 45’e indirdik.” ifadesini kullandı. Ayrıca, gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranları arasındaki marjı daralttıklarını da belirtti.

    Karahan, “Sıkı parasal duruşumuzu desteklemek üzere kullandığımız araçları üç ana grupta özetleyebiliriz: Mevduata yönelik düzenlemeler ile TL mevduatın payını artırmayı ve Kur Korumalı Türk Lirası Mevduat ve Katılma Hesaplarını (KKM) kademeli olarak azaltmayı hedefliyoruz. Kredi büyümesine yönelik düzenlemeler ile kredi talebindeki dalgalanmaların önüne geçiyoruz. Üçüncü olarak da likiditeye ilişkin adımlarımız ile sistemdeki fazla Türk lirası likiditeyi yönetiyoruz.” dedi.

    “Piyasada oluşan likidite fazlasını zorunlu karşılıklar ve mevcut diğer araçlarımızı kullanarak sterilize ediyoruz. Bu bağlamda, Türk lirası Depo Alım İhalelerini ve döviz ile altın karşılığı satım yönlü swap ihalelerini de kullanıyoruz.” diyen Karahan, “Ayrıca 24 Ocak tarihinden itibaren 4 hafta vadeli depo alım ihalesi düzenlemeye başladık.” şeklinde konuştu.

    “Likidite koşullarını yakından izliyoruz. Araç setimizi etkili bir şekilde kullanmaya devam edeceğiz.” diyen Karahan, “Finansal koşullara baktığımızda, bileşik bazda mevduat ve ticari kredi faizleri yüzde 54, tüketici kredisi faizleri ise yüzde 64 civarında oluşmaktadır.” ifadelerini kullandı.

    “Politika faizinde yaptığımız 5 puanlık indirim, mevduat ve kredi fiyatlamalarına beklentilerimiz ölçüsünde yansıdı.” diyen Karahan, “Para politikası duruşumuz ve makroihtiyati çerçeve sayesinde mevduat faizlerinin seviyesi, Türk lirasına geçişi ve tasarrufları desteklemeyi sürdürüyor.” şeklinde konuştu.

    Kredi gelişmelerine bakıldığında, ekim ve kasım aylarındaki ılımlı seyirden sonra dönemsel faktörlerin etkisiyle tüketici kredisi büyümesinin aralık ayında bir miktar hızlandığını belirten Karahan, “Bu hızlanma kredi kartı ve ihtiyaç kredisi kaynaklı gerçekleşti.” dedi.

    “Tüketici kredilerinin, iç talepteki dengelenmeyi tesis edecek bir hızda seyretmesi kritik önemde.” diyen Karahan, “Bu nedenle tüketici kredisi büyümesinin ılımlı bir patikada kalmasını sağlayacağız.” ifadesini kullandı.

    “Ticari tarafta ise Türk lirası kredi büyümesi, aylık büyüme sınırları ve kredi talebiyle uyumlu.” diyen Karahan, “Yabancı para kredilerindeki büyümenin, hedeflerle uyumlu bir patikada seyretmesini bekliyoruz.” şeklinde konuştu.

    “Sıkı parasal duruşumuz ve KKM bakiyesinin azaltılmasına yönelik uygulamaların etkisiyle Türk lirası varlıklara olan ilgi ve güven devam ediyor.” diyen Karahan, “Türk lirası mevduatın payı yüzde 60 seviyesine yaklaşarak tarihsel ortalamasına yakınsarken, KKM’nin payı yüzde 5 seviyesine geriledi.” bilgisini verdi.

    “KKM hesaplarının toplamı 2023 ağustos ayında 140 milyar doların üzerine yükselmişti. Mevcut durumda bakiye 29 milyar dolara geriledi.” diyen Karahan, KKM bakiyesinin azalmasının Türk lirası mevduat payını artırarak parasal aktarım mekanizmasını güçlendirdiğini ve Merkez Bankası bilançosu üzerindeki riskleri azalttığını belirtti.

    “Son dönemde, küresel piyasalarda azalan risk iştahı ile birlikte sermaye girişleri yavaşlarken Türkiye’ye yönelik sermaye hareketlerinin olumlu seyrettiğini görüyoruz.” diyen Karahan, “Önümüzdeki dönemde sermaye girişleri, küresel gelişmelere bağlı olarak oynaklık gösterebilir.” şeklinde konuştu.

    Yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirasına olan güveninin artmasının rezervlere olumlu yansımaya devam ettiğini ifade eden Karahan, “Ağustos ayından itibaren, sterilizasyon amaçlı satım yönlü swap işlemlerine başladık.” diye belirtti.

    “22 Mart ile 31 Ocak tarihleri arasında, brüt rezervler 42 milyar dolar artış gösterirken, swap hariç net döviz pozisyonumuz 130 milyar dolar iyileşti.” diyen Karahan, “31 Ocak itibarıyla brüt rezerv düzeyimiz 166 milyar dolara, swap hariç net rezervlerimiz, yurt içinde yaptığımız TL karşılığı döviz swapları da dahil ettiğimizde, 65 milyar dolara yükseldi.” ifadelerini kullandı.

    “Sıkı para politikası duruşumuz, Türkiye’ye yönelik risk algısını olumlu yönde desteklemeye devam etti.” diyen Karahan, “Risk primi, jeopolitik gelişmeler sebebiyle oynak bir görünüm izlese de ılımlı seyrini sürdürmüştür.” diyerek sözlerini tamamladı.