Tarımın Önemi ve Sürdürülebilirlik Üzerine Düşünceler
Gaziantep Ticaret Borsası (GTB) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı, tarımın ülke ekonomisi için taşıdığı hayati öneme vurgu yaparak, geleceği güvence altına almanın, tarımın sürdürülebilirliğine yapılacak yatırımlarla mümkün olabileceğini ifade etti. GTB Başkanı Akıncı, 10 Ocak Tarım Bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamalarda, tarımın ekonomik kalkınma üzerindeki belirleyici rolüne dikkat çekti.
Tarımın Ekonomik ve Sosyal Önemi
Tarım, insanlık tarihi kadar köklü bir uğraş ve kültür olduğunu belirten Akıncı, “İnsanoğlu, toprakla ilk buluşmasından bu yana tarımı yalnızca yaşamını sürdürmek için değil, aynı zamanda medeniyetlerinin temellerini atmak, toplumlarını beslemek ve ekonomik kalkınmayı sağlamak için de kullanmıştır. Türkiye, tarihi olarak büyük bir tarım potansiyeline sahip bir ülke olup, 10 Ocak 1846’da tarım öğretiminin başlaması nedeniyle bu tarih ‘Tarım Bayramı’ veya ‘Tarım Haftası’ olarak kutlanmaktadır. Bu özel gün, tarımın ülke ekonomisindeki ve yaşam tarzındaki kritik rolünü hatırlatmak için önemli bir fırsattır” dedi.
Ayrıca Akıncı, tarımın yalnızca bir sektör değil, bir toplumun yaşam biçiminin temelini oluşturan bir unsur olduğuna dikkat çekerek, “Tarım, gıda güvenliği, iş gücü istihdamı ve kırsal kalkınma için kritik bir sektördür. Ancak son yıllarda hızla artan sanayileşme, şehirleşme ve tarım dışı sektörlerin etkisiyle, tarımın önemi zaman zaman göz ardı edilmiştir. Oysa tarım, yalnızca gıda üretimi ile sınırlı kalmaz; tekstilden inşaata, kimyadan enerji sektörüne kadar hemen her alanda yaşamın temelini oluşturur. Bu durumda, tarımın her aşamasının yaşamın her noktasında var olduğunu ve hayatın vazgeçilmez bir parçası haline geldiğini unutmamalıyız” ifadelerini kullandı.
Tarım ve İklim Değişikliği
Bugün tarımın karşı karşıya olduğu en büyük zorluklardan birinin iklim değişikliği ve buna bağlı olarak artan çevresel tehditler olduğunu hatırlatan Akıncı, “İklim değişikliği, dünya genelinde sıcaklıkların yükselmesi, su kaynaklarının azalması ve kuraklıkların artması gibi sorunları beraberinde getirmektedir. Bu durum, tarımsal üretimi doğrudan etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Türkiye, farklı iklim ve toprak şartları ile geniş bir tarım potansiyeline sahip olmasına rağmen, iklim değişikliğiyle mücadele etmek adına daha fazla adım atması gerekmektedir” ifadelerine yer verdi.
Türkiye’nin sahip olduğu büyük ovalar, farklı iklim kuşakları ve zengin tarım kültürü ile dünyanın lider tarım ülkelerinden biri olma potansiyeline sahip olduğunu aktaran Akıncı, “Özellikle zeytin, incir, Antep fıstığı, fındık, buğday ve pamuk gibi ürünlerde dünya çapında önemli üreticilerden biri olan Türkiye, tarımda sadece üretim gücünü artırmakla kalmayıp, tarım teknolojilerini de geliştirerek daha yüksek katma değerli ürünler üretebilir. Bu alanda yapılacak yatırımlar ve teknolojik yenilikler, Türkiye’nin tarım sektörünü uluslararası alanda daha rekabetçi hale getirecektir. Tarımın geleceği, sahip olduğumuz toprakları koruyup doğru bir şekilde kullanabilmemize bağlıdır. Tarım arazilerini kaybetmek, sadece bugünü değil, geleceğimizi de tehlikeye atmak anlamına gelmektedir” diye konuştu.
Çiftçiyi Desteklemek ve Sürdürülebilirlik Sağlamak
Diğer taraftan, çiftçilerin tarlada kalabilmesi için gerekli desteklerin güçlendirilmesinin önemine işaret eden Akıncı, çiftçilere verilen eğitimlerin, modern tarım tekniklerinin tanıtılmasının ve özendirici politikaların oluşturulmasının, tarım sektörünün sürdürülebilirliğine önemli katkılar sunacağını vurguladı.