Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner’den Tsunami Uyarıları
Eski UNESCO Kuzey Doğu Atlantik ve Akdeniz Tsunami Uyarı Sistemi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner, “Okyanuslarda meydana gelen, Japonya ve Endonezya’daki gibi 30, 40 metrelerce yükselen dev dalgaların Akdeniz ve Ege’de görülmesi mümkün değildir.” şeklinde bir açıklama yaptı.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) akademisyenleri, Santorini Adası’nda 28 Ocak’tan bu yana artan sismik hareketliliğin olası etkilerini değerlendirdi. Prof. Dr. Yalçıner, Ege Denizi’nin ortasında, volkanik aktivitenin yoğun olduğu Santorini Adası’nın kuzeydoğusunda son bir haftadır 2 büyüklüğünden büyük birçok depremin kaydedildiğini belirtti.
Yunanistan’a bağlı Santorini, Amorgos ve Astropalya adalarının oluşturduğu üçgenin tarihsel olarak birçok depreme tanıklık ettiğini kaydeden Yalçıner, “Büyüklük açısından en son 1956 yılında 7,4 büyüklüğünde iki şiddetli sarsıntı meydana gelmişti. Bu sarsıntılar sonrasında bölgede tsunami oluşmuş ve adalarda ciddi hasarlara yol açmıştı.” dedi.
Yalçıner, o dönemde tsunaminin Bodrum Yarımadası’nın kuzey ve güney kısımlarını, Datça, Güllük Körfezi ve Didim’i etkilediğini ifade ederek, “Şu anda yaşanan durumdan endişelenmeye gerek yok. Yunanistan ve Türkiye’den bilim insanları, hem depremler hem de tsunami konularında durumu yakından izliyor. Birçok cihazla sismik olaylar gözlemleniyor. Örneğin, Santorini Adası’nda şu an için volkanik hareketlilik önemli ölçüde başlamış değildir.” şeklinde konuştu.
Depremin şiddeti 6,5’ten büyük olursa ve deniz tabanında sarsıntı nedeniyle dikey hareket oluşursa tsunami riskinin doğabileceğini vurgulayan Yalçıner, “Ancak bu tsunaminin büyüklüğü Ege Denizi, Bodrum ve Sığacık’ta yaşadığımız ya da 1956’da deneyimlediğimiz büyüklükte olacaktır. Okyanuslarda olduğu gibi 30, 40 metre yüksek dalgalar Akdeniz ve Ege’de oluşmaz.” dedi.
Yalçıner, Ege Denizi’ndeki sarsıntıların, Marmara’da olası bir depremin tetiklenmesiyle herhangi bir ilişkisi olmadığını da sözlerine ekledi.
Aktif Faylar ve Volkanizma Üzerine Değerlendirmeler
ODTÜ Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezi Üyesi ve Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atilla Arda Özacar, özellikle son bir haftada Santorini’nin kuzeyinde “deprem kasırgası” yaşandığını belirtti. Sarsıntıların Santorini-Anafi Fayı üzerinde yoğunlaştığını ifade eden Özacar, bu bölgedeki çok sayıda aktif fay ve volkanik yapının bulunduğunu vurguladı.
Özacar, Santorini-Anafi Fayı’nın genç olduğunu ve depremlerin “fırtına” şeklinde gerçekleşmesinin aktif volkanizma ile tetiklendiğini belirtti. “Bu bölge aktif bir volkanik alan olup, patlama riski taşımaktadır; ancak şu anda kesin bir şey söylemek mümkün değil.” dedi.
1956 yılındaki büyük depremin, iki ardışık büyük depremle tetiklendiğini ve bu durumun Ege kıyılarında tsunamiye yol açtığını hatırlatan Özacar, “Bu nedenle bu aktiviteyi dikkatlice gözlemleyip incelemeye aldık.” şeklinde konuştu.
Özacar, depremler sırasında volkanik patlama sonucunda ortaya çıkan kütlenin kaymasıyla su tablasını etkileyen her türlü mekanizmanın tsunami oluşturabileceğini belirtti. Bu durumun, depremlerin yaşandığı bölgede mümkün olduğunu, ayrıca Santorini veya kuzeyindeki Kolumbo volkanlarında da aktivite görülebileceğini ifade etti.
Depremlerin büyüklüğünün 7’ye ulaşması durumunda tsunami riskinin artacağını kaydeden Özacar, “1956 depremi 7’den daha büyük bir depremdi ve tsunami meydana getirdi. Bu nedenle burası tsunami ve aktif fayların aktivitesi açısından çok yoğun bir bölge; dikkatlice takip edilmesi gerekmektedir.” dedi.
Özacar, “Bu depremlerde kaydettiğimiz 6 büyüklüğünde bir deprem yok. Genellikle orta ölçekli depremler olarak gözlemleniyor. İstanbul depremi bu aktivite nedeniyle tetiklenir gibi bir endişeye kapılmamak lazım. Ancak İstanbul zaten uzun zamandır kilitli bir sistem; her zaman hareket etmek için bekliyor.” diyerek sözlerini tamamladı.