Polikistik Over Sendromu (PCOS): Kadın Sağlığında Önemli Bir Sorun
Kadınlarda sıkça görülen hormonal bozukluklardan biri olan Polikistik Over Sendromu (PCOS), dünya genelinde üreme çağındaki kadınların yaklaşık %6-10’unu etkiliyor. Ülkemizde ise her 7 kadından 1’inde bu sendromun geliştiği gözlemleniyor. Ancak, birçok kadın bu durumu fark etmeden yaşamını sürdürüyor. Bunun en önemli nedeni, sendromun bazı bireylerde hafif veya tek bir belirtiyle seyredebiliyor olması ve bu nedenle hekime geç başvurulmasıdır.
PCOS, adet düzensizlikleri, aşırı tüylenme, kilo alımı ve infertilite gibi pek çok belirtiyle kendini gösterebiliyor. Ancak bu sendrom sadece üreme sistemini etkilemekle kalmayıp, genel sağlığı da olumsuz yönde etkileyebiliyor. Tanı ve tedavi sürecinin gecikmesi, uzun vadede tip 2 diyabet, kardiyovasküler hastalıklar, rahim kanseri ve depresyon gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Erken Tanı ve Doğru Tedavi: Uzman Görüşü
Acıbadem Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Gülfem Başol, erken tanı ve doğru tedavi ile sendromun yönetilebileceğine dikkat çekiyor. “Bu sendromun kesin bir tedavisi olmasa da, erken tanı konulursa, uygun tedavi yöntemleri uygulanır ve gerekli yaşam tarzı değişiklikleri yapılırsa, belirtilerin kontrol altına alınması ve uzun vadeli sağlık risklerinin önlenmesi mümkündür. Eğer adet düzensizlikleri, kilo artışı, aşırı tüylenme veya hamile kalmada zorluk gibi sorunlar yaşıyorsanız, bir kadın ve doğum uzmanına danışmaktan çekinmeyin” diyor.
Hormonal Dengesizlik ve Semptomlar
Polikistik Over Sendromu, yumurtalıklarda hormonal dengesizliklerin meydana gelmesiyle oluşarak yumurtlama düzenini bozabiliyor. “Polikistik” terimi, yumurtalıklarda küçük ve sıvı dolu keseciklerin (kistlerin) bulunabileceğini ifade etse de, her hastada bu görüntü oluşmayabiliyor. Asıl sorun, hormonların düzensiz çalışmasıdır; östrojen ve progesteron dengesi bozulurken, erkeklik hormonu olarak bilinen androjen ise normalden daha fazla salgılanabiliyor.
Farklı Belirtiler ve Semptomlar
Polikistik Over Sendromu, her kadında farklı belirtilerle ortaya çıkabiliyor. Bazı hastalarda sadece adet düzensizlikleri gözlemlenirken, diğerlerinde kilo artışı, aşırı tüylenme ve cilt problemleri gibi daha belirgin semptomlar görülebiliyor. Doç. Dr. Gülfem Başol, sendromun en yaygın belirtilerini şu şekilde sıralıyor:
- Seyrek veya düzensiz adet görme
- Aşırı tüylenme (özellikle yüz, göğüs ve sırt bölgesinde)
- Cilt problemleri (yağlı cilt, inatçı akneler, cilt koyulaşmaları)
- Saç dökülmesi (erkek tipi saç seyrelmesi)
- Kilo alımı ve insülin direnci (özellikle bel çevresinde belirgin kilo artışı)
- Yumurtlama problemleri (hamile kalmada zorluk)
Doç. Dr. Gülfem Başol, bu belirtilerden bir veya birkaçını yaşıyor olmanın mutlaka polikistik over sendromu anlamına gelmediğini, ancak özellikle adet düzensizliği gibi durumlarla karşılaşıyorsanız bir uzmana danışmanın son derece önemli olduğunu vurguluyor.
Sağlık Üzerindeki Uzun Vadeli Etkiler
Polikistik Over Sendromu, sadece üreme sağlığını değil, genel sağlığı da etkileyen bir durumdur. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Gülfem Başol, tedavi edilmediğinde bu sendromun yumurtlama bozuklukları nedeniyle infertiliteye yol açabileceğine dikkat çekiyor. “Ayrıca, insülin direnci ile ilişkili olan bu sendrom, kilo alımını kolaylaştırarak ilerleyen dönemde tip 2 diyabet ve kalp hastalıkları riskini artırıyor. Adet düzensizlikleri, uzun vadede rahim içi dokusunun (endometrium) aşırı kalınlaşmasına ve bunun sonucunda rahim kanseri riskinin yükselmesine neden olabiliyor. Bunun yanı sıra, aşırı tüylenme ve kilo alımı gibi belirtiler bazı psikolojik sorunlara, örneğin özgüven eksikliği ve depresyona yol açabiliyor” bilgisini veriyor.
Yaşam Tarzı Değişiklikleri ve Tedavi Yöntemleri
Polikistik Over Sendromu’nun kesin bir tedavisi olmamakla birlikte, belirtilerin kontrol altına alınması ve uzun vadede sağlık sorunlarının önlenmesi mümkündür. Doç. Dr. Gülfem Başol, tedavi planının hastanın yaşına, belirtilerine ve hamilelik beklentisine bağlı olarak değiştiğini vurguluyor. “Tedaviye ilk olarak yaşam tarzı değişiklikleri ile başlanıyor. Sağlıklı beslenmek, rafine şeker ve karbonhidratlardan kaçınmak, düzenli egzersiz yapmak insülin seviyelerini dengelemeye yardımcı oluyor. Özellikle kilo vermek, adet düzenini sağlamak ve yumurtlamayı desteklemek açısından büyük fayda sağlıyor” diyor.
Gerekli durumlarda ilaç tedavisine de başlandığını belirten Doç. Dr. Gülfem Başol, sözlerine şöyle devam ediyor: “Doğum kontrol hapları, androjen seviyelerini düşürmek ve adet düzenini sağlamak için kullanılmaktadır. İnsülin direncini azaltan ilaçlar, özellikle kilo verme sürecini desteklemek için tercih edilmektedir. Anne olmayı isteyen kadınlar için ise yumurtlamayı destekleyen ilaçlar önerilmektedir.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı