Okday Korunan’ın yazıp, yönettiği ve başrolünü oynadığı “Nazım’ın Kedisi” adlı eser, Caddebostan Kültür Merkezi’nde sahne aldı. Oyun, 1940’lı yılların kışında Bursa Tevkifhanesi’nde Nazım Hikmet’in şiir defteri, idealleri ve yaşam hikayesini, aynı koğuşu paylaşan “Mestan” adlı kedinin gözünden mizahi bir dille sunuyor.
Korunan Sahne tarafından izleyiciyle buluşturulan çağdaş meddah türündeki eserin detaylarını paylaşan Okday Korunan, bu eserinin 11. oyunu olduğunu belirtti. Korunan, “Oyunumuz bir şekilde seyircisiyle buluştu. Bu gerçekten güzel bir deneyimdi. Çünkü her oyun seyircisiyle birlikte yeniden yazılır ve her gösterim yeni bir deneyim olarak kaydedilir. Bu açıdan oyunumuz kıymetliydi. Seyircimizden aldığımız ruhsatla yolumuza devam edebilme imkanı bulduk. En büyük test noktamız, seyircidir. Tiyatroda seyirci size ‘Devam.’ diyorsa, o zaman yola devam etmek zorundasınız. Bizim oyunumuz, 1940’lı yıllarla birlikte vicdanı, adaleti ve toplumsal yaralarımızı ele alarak insan ve insani olanı arıyor.” ifadelerini kullandı.
Sanatın Düşünce İle Olan İlişkisi
Okday Korunan, bu tür oyunlarla ticari bir kaygının ötesinde sahneyi bir iletişim aracı olarak gördüğünü vurguladı ve şunları ekledi: “Hocam Afşar Timuçin, bu oyunu yazıp bitirdiğimde okuyanlardan biriydi. Onun eleştirisini almış olmanın mutluluğu içindeyim. Keşke bugün burada olsaydı da oyunu izleyebilseydi. Bize öğrettiği şey şuydu; ‘Sanat, düşüncenin estetik halidir.’ Ben de bunu tekrar edeceğim. Sanat, düşüncedir. Perspektifinizi belirler ve bu perspektif, insanlara yaklaşımınızın sınırlarını çizer. Kendi bakış açınızdan düşüncelerinizi diğer insanlarla paylaşarak bir tez oluşturursunuz. Bu anlamda Korunan Sahne’nin oyunları kendi içinde bir tez barındırıyor.”
Çağdaş bir meddah performansı sergilediklerini belirten Korunan, “Batı tiyatrosunun kalıplarını kendi içimizde sentezleyerek, minimal bir anlayışla sahneye taşıdık. İnsanın düşüncesindeki imgenin gücünden yararlandık. Sinemasal bir kurguyla hızlı geçişlerle zamanı ortadan kaldırarak, geriye bir hikaye ve bir düşünce bıraktık. O düşünceyi sahneden aktarmaya çalışıyoruz.” dedi.
Bir İletişim Aracı Olarak Tiyatro
Korunan Sahne’nin ilk oyunu olan “Nazım’ın Kedisi” için şu şekilde devam etti: “Hem Korunan Sahne hem de Nazım’ın Kedisi hayırlı, uğurlu olsun. Gerçekten bir sandviç, köfte ekmek fiyatını aşmamak üzere bir politikayla sahnede perde diyoruz. Seyircimizi bekliyoruz ve seyircimizin katkısıyla yola devam etmek istiyoruz. Eğer bir şehirde ışıklar yanıyorsa ve perde açılıyorsa, o gece şehirde daha az kötülük yaşanır. Herkes, daha iyi olmak için çaba sarf eder. Herkesi tiyatrolara, konserlere, salonlara, hangi meslekten olursa olsun sanatı sevmeye ve onu anlamaya davet ediyoruz.”
Sanatçı Korunan, Nazım Hikmet’i “Mestan” adlı kedinin şiirleriyle anlattıklarını vurgulayarak, “Daha imgesel ve sembolist bir anlatımla, minimal bir dekor anlayışı içinde seyirciye ulaşmaya çalışıyoruz. Umarız başarılı oluruz. Minimalizmin sebebi, yoksulluğumuzdan değil; belki de Türk tiyatrosunun temel ögesi olan düşünceyi ve hayal dünyasının zenginliğini ortaya çıkarabilmek içindir. İçinde şarkısı olan, ney üflediğimiz, Nazım’la buluşturduğumuz bir oyun. Nazım’ın dedesi malum, aynı zamanda Mevlevi’dir. Bursa Tevkifhanesi’nde acının sesini, insan sesine en yakın saz olan neyin sesinden aktarmaya çalıştık.” değerlendirmesinde bulundu.
Sanatçıların Toplumsal Yükümlülükleri
Sanatçılara tek başına toplumsal hiçbir yükün yüklenmemesi gerektiğini vurgulayan Korunan, “Çünkü sistematik olarak desteklenmediğiniz sürece sanatçıların tek başına çabaları yeterli olmayacak. El ele vermek gerekiyor. Toplumsal bir anlaşma ile el ele vermek lazım. İnsanın kendini geliştirmesi için çok fazla fırsat var ve bunlara emek vermek gerekiyor.” dedi.
Dramatik Bir Dekor Yerine Aydınlık Bir Mesaj
Dramaturg Ayhan Tinin, Nazım Hikmet’i herkesin farklı şekillerde anlattığını ancak bu oyunda usta şairin bir kedinin gözünden aktarıldığını belirtti. “Burada dramatik bir dekor yaratmadık. Kalplerimizde ve sözlerimizde olması gereken, topluma yayılması gereken aydınlığı bu metinde dile getirmeye çalışıyoruz. Metnin masa başı çalışması oldukça uzun sürdü; kelime kelime, bütün katmanların üzerine çalışıldı ve şimdi Okday Korunan gibi Devlet Tiyatrosu’nun usta bir oyuncusuyla seyirciye geçirmeyi hedefliyoruz. İlk oyunumuzda bu hedefimize, niyetimize epey nail olduğumuzu gördük. Sanıyorum, bundan sonra da Korunan Sahne kendi oyunlarıyla ve repertuvarıyla yoluna devam edecektir.” dedi.
Oyunun dramaturg Ayhan Tinin, dekor-kostüm tasarımı Nalan Alaylı, ışık tasarımı ise Önder Arık tarafından yapıldı. Minimalist tiyatro anlayışıyla sahnelenen oyun, izleyiciyi sade bir atmosferde derin bir düşünce yolculuğuna çıkarıyor. “Nazım’ın Kedisi” adlı oyun, Caddebostan Kültür Merkezi’nde 11 ve 27 Şubat tarihlerinde yeniden sahnelenecek.