Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Küresel Ticarette Gücün Dengesinin Değişimi ve Dijital Ticaretin Etkileri

    Küresel ticarette güç dengelerinin değişimi ve dijital ticaretin etkileri üzerine derinlemesine bir analiz. Yeni ekonomik dinamikler, ticaret stratejileri ve dijital dönüşümün getirdiği fırsatlar hakkında bilgi edinin.

    Küresel ticarette güç dengelerinin değişimi ve dijital ticaretin etkileri üzerine

    Küresel Ticarette Gücün Dengesinin Değişimi

    İş kadını Esra Soylu, küresel ticarette gücün dengesinin önemli bir dönüşüm geçirdiğini ifade etti. Küresel piyasalara ve ekonominin genel seyrine dair değerlendirmelerde bulunan Soylu, on yıl öncesine kadar küresel ticaretin serbest ticaret sistemi tarafından şekillendirildiğini, ancak günümüzde jeopolitik, ekonomik ve güvenlik kaygılarının daha belirleyici bir rol oynamaya başladığını vurguladı.

    Asya ülkelerinin teknoloji alanında yaptığı yatırımlar ve dijital ekonomiye hızlı adaptasyonları sayesinde yeni ticaret yollarının açıldığını belirten Soylu, şu noktaları vurguladı:

    • Dijital Ticaretin Büyümesi: Dijital ticaretin büyümesi ve yıkıcı teknolojilerin gelişim hızının artması, geleneksel ticaret ağlarını yeniden şekillendiriyor.
    • İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik: İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik kaygılarının artması, şirketleri ve ülkeleri üretim ve tedarik zincirlerini çeşitlendirmeye yöneltiyor.
    • Demografik Değişim: Küresel nüfusun yaşlanması ile birlikte iş gücünün dağılımı değişiyor.
    • Dijital Para ve Merkeziyetsiz Finans: Dijital para ve merkeziyetsiz finansın yaygınlaşması, ABD dolarının küresel hakimiyetinin tartışılmasına neden oluyor.

    Bu gelişmeler ışığında, Soylu, “Küresel ticarette gücün dengesi yön değiştiriyor,” diyerek mevcut durumu özetliyor.

    Dijital Ticaretin Yeniden Yazdığı Kurallar

    Dijital ticaretin, çok uluslu teknoloji şirketleri tarafından yönlendirildiğini ve uluslararası ticaretin kurallarını yeniden yazdığını anlatan Soylu, bu süreçteki değişimleri şöyle açıkladı:

    • Fiziksel Olmayan Varlıklar: Bu şirketler, sadece fiziksel ürünlerden değil, veri, algoritmalar ve fikri mülkiyet gibi fiziksel olmayan varlıklardan da değer üretiyor.
    • Çevik Hareket Kabiliyeti: Bu yeni yaklaşım, şirketlerin küresel pazarlarda daha çevik hareket etmesine olanak tanırken, geleneksel fiziksel varlıkların önemini azaltıyor.
    • Endüstri 4.0 ve Dijitalleşme: Endüstri 4.0’ın getirdiği dijitalleşme, makineler ile insanların görev dağılımını yeniden tanımlıyor.
    • Otomasyon ve Yapay Zeka: Otomasyon ve yapay zeka teknolojileri, üretim hatlarında daha karmaşık görevlerin makinelerce gerçekleştirilmesini sağlıyor.

    2023 yılı itibarıyla dünya genelinde 3.5 milyon endüstriyel robotun faaliyet gösterdiğini ve bu sayının her yıl %10 oranında arttığını belirten Soylu, bu durumun üretimin coğrafi dağılımını değiştirdiğini, düşük maliyetli iş gücüne dayalı bölgeler yerine yüksek teknolojik altyapıya sahip bölgelerin öne çıktığını ifade etti.

    Soylu, Güney Kore’nin teknoloji odaklı kalkınma stratejisini örnek göstererek, ülkenin yarı iletken, ekran ve yapay zeka teknolojilerinde dünya liderlerinden biri haline geldiğini belirtti. Bu değişim sürecinin, hükümetleri uluslararası işbirliklerini, bölgesel ticaret anlaşmalarını ve ekonomik ittifakları yeniden gözden geçirmeye zorlayacağını vurguladı. Şirketlerin ise tedarik zincirlerini ve ticaret politikalarını bu yeni gerçeklik ışığında yeniden şekillendirmesi gerektiğini ifade etti.

    Sözlerinin sonunda, “Bu değişimi öngören, anlayan ve buna uygun stratejiler geliştiren şirketler ve hükümetler önemli bir rekabet avantajı elde edecekler,” diyen Soylu, küresel tedarik zinciri yönetiminin karmaşık yapısında yapay zeka teknolojisinin kritik bir rol oynadığını, operasyonel dayanıklılığı ve verimliliği artıran tamamlayıcı bir güç olduğunu belirtti.

    Yapay zekanın tedarik zincirlerine entegrasyonunun, özellikle koronavirüs pandemisi döneminde yaşanan zorluklarla başa çıkmada büyük bir etki yarattığını söyleyen Soylu, bu tür ilerlemelerin işletmelerin sürekli yenilik ve iş birliği içinde olma gerekliliğini vurguladığını belirtti. Ayrıca, bu teknolojilerin potansiyelinden tam anlamıyla yararlanan firmaların rekabetçi ve dayanıklı kalacaklarını sözlerine ekledi.