Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Nurcan Meral Özel’in Açıklamaları
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) Müdürü Prof. Dr. Nurcan Meral Özel, 6 Şubat depremlerinin yıl dönümünde önemli değerlendirmelerde bulundu. Özel, Kahramanmaraş’taki depremlerle ilgili olarak, “Bu bölgede çok büyük bir fay parçası kırıldı; yaklaşık 300 ila 340 kilometrelik bir fay segmenti etkilenmiş durumda. Bu süreçte iki büyük deprem meydana geldi. İlk olarak, 7.8 büyüklüğündeki deprem Doğu Anadolu fay zonunu kırarak gerçekleşti. Ardından, 9 saat sonra 7.6 büyüklüğündeki bir başka deprem Elbistan fayına sıçradı. Bu nedenle, bu bölgelerde uzun bir süre büyük bir depremin tekrarlanmasını beklemiyoruz. Çünkü Doğu Anadolu fay zonunda büyük depremler için tekrarlanma periyodu 500 bin yıl civarındadır,” şeklinde konuştu.
İstanbul’da beklenen depremlerle ilgili de önemli bilgiler veren Özel, “Marmara Bölgesi’nde kentsel dönüşüm son derece kritik bir öneme sahip. Mevcut bina stoğunun yenilenmesi gerekmekte. Bizler Marmara bölgesinde 20 yeni istasyon kurduk. Bu istasyonlar, hem deniz seviyesi değişikliklerini hem de meteorolojik verileri izlemekte. Aynı zamanda, sismometreler de içermekte. Marmara bölgesinin denizden izlenmesi şarttır; bu nedenle deniz içinde doğrudan faylardan bilgi alabilecek sismometrelerin kurulması büyük bir ihtiyaçtır,” ifadelerini kullandı.
Doğu Anadolu Fay Zonundaki Deprem Riski
Prof. Dr. Özel, “Doğu Anadolu fay zonunda büyük bir deprem beklemiyoruz” diyerek devam etti. “Kahramanmaraş depremleri sırasında çok büyük bir fay parçası kırıldı. Bu, hem bir tali zonda başladı hem de Doğu Anadolu fay zonunu etkiledi. Yaklaşık 7.8 büyüklüğündeki bu deprem sonrasında, 9 saat sonra 7.6 büyüklüğünde bir başka deprem meydana geldi. Bu durum, çevredeki büyük segmentlerin de kırılmasına yol açtı. Bu nedenle, uzun bir süre boyunca bu bölgelerde büyük bir depremin tekrar yaşanma ihtimali oldukça düşüktür,” dedi.
Ege Bölgesi ve İstanbul Arasındaki İlişki
Ege Bölgesi’ndeki sismik hareketlilik ile İstanbul’un risk profili arasında bir ilişki bulunmadığını vurgulayan Özel, “Ege Denizi’nde meydana gelen deprem aktiviteleri, tamamen oradaki Helenik Ark ve Anadolu levhasının birbirine dalmasıyla ilgili. Bu durum, zaman zaman gözlemlenen volkanik hareketlerle de bağlantılı. Ancak bu aktivitelerin neye dönüşeceği konusunda henüz kesin bir bilgiye sahip değiliz. Şu an itibarıyla 24 saat boyunca bu aktiviteyi takip ediyoruz ve en küçük depremleri bile kaydediyor ve analiz ediyoruz,” şeklinde konuştu.
Tsunami Uyarı Merkezi Görevleri
Prof. Dr. Özel, “Kandilli Rasathanesi, 2012 yılından beri aynı zamanda Tsunami Uyarı Merkezi olarak görev yapmaktadır. Bu görev, Dışişleri Bakanlığı tarafından verilen uluslararası bir sorumluluktur. Marmara, Karadeniz, Ege ve bağlantılı denizlerde meydana gelebilecek büyük depremlerin tsunami yaratma olasılığı bulunuyor. Eğer depremin büyüklüğü 5.5’in üzerindeyse ve mekanizması ‘düşe yakım’ olarak tanımlanıyorsa, tsunami tehlikesi konusunda uyarılar yapıyoruz. Bu bilgileri yalnızca ülkemizde değil, 13 ayrı komşu ülkeye de iletiyoruz,” dedi.
İstanbul İçin Alınması Gereken Önlemler
İstanbul’daki yoğun yapılaşmanın risklerini azaltmak için alınması gereken önlemleri değerlendiren Özel, “Kentsel dönüşüm süreci son derece önemli. Mevcut bina stoğunun yenilenmesi şart. Mevcut binaların büyük bir depremde yıkılma ihtimali oldukça yüksek. AFAD tarafından başlatılan risk azaltma planları, bu konuda önemli bir adım. Biz de bu süreçte yer alıyoruz ve risk azaltma konusunda çeşitli önlemler alıyoruz. Marmara bölgesinde 20 yeni istasyon kurarak, hem deniz seviyesini hem de meteorolojik verileri izlemekteyiz. Marmara denizinin izlenmesi ve faylardan bilgi alınması açısından sismometrelerin kurulması gerekmektedir,” şeklinde sözlerini tamamladı.