Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası: “Maaşımızın Karşılığı Refah Payı Yeniden Düzenlenmeli”
ANKARA – Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Resul Partici, kamu çalışanlarının mali durumuna dikkat çekerek, “Maaşımızın karşılığı refah payı yeniden düzenlenmeli. Kamu çalışanlarımıza kira yardımı ve enerji desteği sağlanmalıdır. Ayrıca, maaşlarımız yoksulluk sınırı temel alınarak yeniden yapılandırılmalıdır,” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Partici, memurlara yapılan yüzde 11,54 oranındaki artışla ilgili düzenlediği basın toplantısında, kamu çalışanlarının yaşadığı zorlukları dile getirdi. Açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Bugün burada yalnızca maaşlarımız için değil, emeğimizin onuru, alın terimizin karşılığı ve insanca bir yaşam hakkı için sesleniyoruz. Bizler kamu çalışanları olarak daha fazla sessiz kalamaz ve yaşadığımız haksızlıkları görmezden gelemez hale geldik. Burası, bir hak arayışının ve adalet talebinin sembolüdür. Bugün ülkemizin dört bir yanında binlerce eğitim çalışanı, haksızlıklar karşısında iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. Çünkü artık bıçak kemiğe dayandı. Rafta artan etiket fiyatları, evlerde ısınmayı sağlayamayan fahiş faturalar ve bir memurun hayal bile edemeyeceği yaşam standardı bu durumu ortaya koyuyor. Tüm bunların karşısında yalnızca geçim standardı düşürülmüş bir kesim olarak değil, toplumun vicdanı olarak sesimizi yükseltiyoruz.
Bakın rakamlar ne diyor? ENAG, yıllık enflasyonu yüzde 83,44 olarak açıklarken, TÜİK’in rakamları bile yüzde 43,28 seviyelerinde. Kiralar ise yüzde 58 oranında bir artış göstermiş durumda. Özellikle büyük şehirlerde ev kiraları 35 bin TL seviyesine ulaşmış durumda. Peki yoksulluk sınırı ne kadar? 68 bin TL. Bizlere reva görülen maaş farkı ise yalnızca yüzde 11.54. Bugün göreve yeni başlayan bir eğitim çalışanı, yoksulluk sınırının yani 68 bin liranın yarısından biraz daha fazla bir maaş almakta. Görüldüğü gibi kamu çalışanlarının aldığı bu sözde artış, alım gücünü artırmayı bırakın, tam tersine daha da geriye çekmiştir. Bu maaş artışıyla, artan etiket fiyatları, yükselen kiralar ve faturalar karşılanamaz hale gelmiştir. Bu durum, kamu çalışanlarımızı açlık ve sefaletle baş başa bırakmaktadır.
Gerçekten de, bugün memurlar ek iş yapmak zorunda kalıyor. Öğretmenler, okulda öğle yemeği dahi yiyemiyor. Temel gıdaya ulaşmak son derece zorlaştı. Bugün markette bir kilo süt, bir kilo et, bir kilo yağ ya da bir kilo çay almak, sıradan bir maaşla imkansız hale geldi. Tüm bu koşullar göz önüne alındığında, yüzde 11.54’lük artışın duyarsızlığın ve yetersizliğin bir göstergesi olduğu açıkça görülmektedir.
Diğer taraftan, vergi adaletsizliği de önemli bir sorun. Yılın üçüncü ayından itibaren bizlerden alınan bu sözde artış, yüksek vergiler sebebiyle yeniden elimizden alınmaktadır. Yapılması gereken bellidir; adaletsiz vergi düzeni ortadan kaldırılmalı, vergi sisteminde bir düzen sağlanmalı ve adil vergi uygulamaları hayata geçirilmelidir.
Taleplerimiz ise oldukça açık ve nettir:
- Maaşımızın karşılığı olan refah payı yeniden düzenlenmelidir.
- Kamu çalışanlarımıza kira yardımı ve enerji desteği sağlanmalıdır.
- Maaşlarımız, yoksulluk sınırı temel alınarak yeniden yapılandırılmalıdır.
- En düşük memur maaşı, yoksulluk sınırına ulaştırılmalıdır; zira bugün yoksulluk sınırı 68 bin TL’dir.
- Adaletsiz vergi uygulamaları son bulmalı ve vergi oranı yüzde on beşe sabitlenmelidir.
Bizler, bugün artık susmuyoruz ve sesimizi yükseltiyoruz.