Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İzmir’de Duygu Bölükbaş’ın Şüpheli Ölüm Davası Başladı

İzmir’de Duygu Bölükbaş’ın şüpheli ölümüyle ilgili davanın duruşması başladı. Olayın detayları ve davanın seyrine ilişkin gelişmeleri takip edin. Adalet arayışında yeni bir döneme tanıklık edin.

İzmir'de Duygu Bölükbaş'ın şüpheli

İzmir’de Şüpheli Ölüm Davası: Duygu Bölükbaş’ın Ölümü Üzerine Yargılama Başladı

İzmir’in Bornova ilçesinde, 2 yıl önce Duygu Bölükbaş’ın (33) cesedinin havlupana asılı halde bulunmasının ardından başlatılan soruşturma sonunda, olaydan 1,5 yıl sonra tutuklanan erkek arkadaşı Emre Turan (30) ile tutuksuz yargılanan halası S.T. ilk kez hakim karşısına çıktı. Suçlamaları reddeden Turan, “Katil değilim, üzerime düşeni yaptım” dedi.

Olay, 3 Kasım 2022 tarihinde lüks bir sitede meydana geldi. Duygu Bölükbaş, erkek arkadaşı Emre Turan ile birlikte yaşadığı evin banyosunda çarşafla asılı halde ölü bulundu. Başlatılan soruşturma sürecinde, Turan ile halası S.T., hem polise hem de Duygu’nun ailesine, Duygu’nun intihar ettiğini ifade ettiler. Ancak İzmir Adli Tıp Şube Müdürlüğü Biyoloji İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan raporda, Duygu’nun tırnak örneklerinde ve tişörtünde Emre Turan’a ait DNA’nın bulunduğu belirtildi.

Bölükbaş’ın ailesi ve yakınları, verdikleri ifadelerde onun intihara meyilli biri olmadığını vurguladılar. Soruşturma sırasında, site güvenlik görevlilerinin ifadesinde Emre Turan’ın daha önce elinde bıçakla eve girmeye çalıştığı bilgisi de ortaya çıktı. Tüm bu bilgiler ışığında, olayın intihar değil, ‘kasten öldürme’ suçu olduğuna kanaat getirildi ve Emre Turan hakkında geçen mart ayında gözaltı kararı çıkarıldı.

İddianamenin Detayları ve Savcı İddiaları

Hazırlanan iddianamede, Duygu’nun çarşaf ile kendini asmasının fiziksel olarak mümkün olmadığına dikkat çekildi. Havlupanın bulunduğu duvar ve bu duvara bitişik yaklaşık 1 metre yükseklikteki ahşap banyo tezgahı göz önünde bulundurulduğunda, maktulün kendini asması için yeterli yüksekliğin olmadığı ifade edildi. Ayrıca, Duygu’nun kendini serbest bıraktığında ayak uçlarının, dizlerinin ve hatta kalça kısmının tezgahın üstüne temas edeceği de iddianamede yer aldı.

Savcı, Emre Turan için ‘kadına karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet, sanığın halası S.T. için ise ‘yalan tanıklık’ suçundan 4 yıla kadar hapis cezası isteminde bulundu. İddianame, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Duruşma ve Sanıkların İfadeleri

Duruşma, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleştirildi. Tutuklu sanık Turan ve tutuksuz sanık S.T., Duygu Bölükbaş’ın ailesi ve avukatlarının yanı sıra Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyeleri de duruşmada hazır bulundu. Suçlamaları reddeden Turan, “Katil değilim. Üzerime düşeni yaptım. Olay günü taşınıyorduk. Aramızda sorun yoktu. Arkadaşım Uğur da taşınma işlemi için yardım ediyordu. Ondan temizlik malzemeleri istedim. Halam taşınma işleri için yardıma geldi. Duygu’yu sordu ve lavaboda olduğunu söyledim. Birkaç kez kapıyı çaldım. Ses gelmeyince şüphelendim ve kapıyı söküp içeri girdim. Duygu’nun cesedini gördüm. Yaşatma mücadelesine girdim,” şeklinde savunma yaptı.

Mahkeme başkanının, Duygu’nun havlupanla nasıl intihar ettiğini sorması üzerine Turan, “Havlupanın en köşesinden kendini astığını düşünüyorum. Onu kaldırmak isterken oradaki temizlik malzemelerine kafasını çarptı. Yara da o yüzden oldu. 112’yi ben aradım,” ifadelerini kullandı. Bu savunmanın ardından söz alan tutuksuz sanık S.T. ise, “Kapıyı çaldım, Emre açtı. Duygu’yu sordum, ‘tuvalette’ dedi. Birkaç kez kapıyı çaldım, açılmadı. Emre kapıyı açınca kendini astığını gördüm. Tüm gücümle apartmanda bağırdım, yardım istedim,” dedi.

Ailenin İfadeleri ve Tanıkların Beyanları

Mahkemede söz alan acılı anne Nuriye Bölükbaş, sanıktan şikayetçi olduğunu belirterek, “Emre ile tanıştıktan sonra kızımı vazgeçirmeye çalıştım. Birlikte kafe açmışlardı. Emre’nin orada uyuşturucu sattığı için kavga ettiklerini söylemişti. Bir gün yanımıza geldiğinde yüzünde bıçak izi vardı. İzmir’e dönmemesi için yalvardım ama ‘Arkadaşlarıma gidiyorum’ diyerek döndü. Sanık, kızıma sürekli baskı uyguluyordu,” dedi.

Duygu’nun babası Selahattin Bölükbaş da şu ifadeleri kullandı: “Bir gece yarısı bilmediğim bir numaradan ‘Kızınızı gelip alın. Ölümü elimden olacak’ diye bir mesaj geldi. Numarayı tanımıyordum ve Emre olduğunu öğrendim. Sonrasında bu ilişkiye karşı çıktım. Kızım hep şiddet görmüş ve bizden saklamış. Allah kimseye yaşatmasın. Haberi aldık yıkıldık. Şikayetçiyim.”

Sanıkların ve müştekilerin ardından tanıklara söz verildi. Sitenin güvenlik görevlisi Ü.G., “Kavga anonsu olarak ihbar geldi. Sanığın ‘Karım intihar etti, yetişin’ diye sesini duydum. Kapıyı çaldık. Bilinci kapalıydı. Solunum ve nabzı yoktu. Kalp masajına başladım. Alnında kesi şeklinde yara vardı. Sağlık ekiplerine teslim ettim. Daha önce de kavga şikayetleri geliyordu. Birkaç nöbetimde denk geldi,” dedi.

Tanık olarak dinlenilen Duygu Bölükbaş’ın halası N.K. yeğeninin sürekli olarak şiddet gördüğünü ifade etti. Olay günü evde bulunan tanık U.E. ise, “Duygu ve Emre’nin iş yerinde çalışıyordum. Sanık, olay günü benden yiyecek, içecek ve temizlik kovası ile paspas istedi. Evin taşınmasına yardım etmemi istedi. Dışarıda işim bitince yukarı çıktım. Çıktığımda Duygu abla apartmanın koridorunda yerde yatıyordu,” şeklinde konuştu.

Avukatların Açıklamaları ve Duruşmanın Sonuçları

Sanık ve tanıkların savunmalarının ardından taraf avukatları söz aldı. Sanık avukatı Muhammet Emre Tayyar, müvekkilinin beraatini talep ederek, “Olayın cinayet olmadığı, otopsi raporuyla sabittir. Ayrıca söz konusu olayda havlupan ve zemin arasında ası için yeterli mesafe vardır,” dedi. Ailenin avukatı Levent Kahya da “Cinayet için dosyada her şey mevcut. Fizik bilimine göre maktulün kendini asması mümkün değil,” ifadelerini kullandı.

Duruşmanın ardından heyet, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi ve dosyadaki eksikliklerin giderilmesine hükmederek duruşmayı 27 Şubat 2025’e erteledi.