Nöbetçi Eczaneler
Adana’da Sirke Yapımına Tutkulu Bir Kadın: Hatice Köse
Adana’da yaşayan 46 yaşındaki Hatice Köse, çocukluğunda anneannesinin yaptığı sirke ile tanışarak bu geleneği bir hobi haline getirdi. Şu anda 37 çeşit sirke üreterek hem ev ekonomisine katkıda bulunuyor hem de bu eski geleneği gelecek nesillere aktarmak için çabalıyor.
Hatice Köse, doğada topladığı ve eşinin hediye olarak getirdiği çiçekleri kullanarak evinde çeşitli sirkeler üretmeye başladı. Bu süreci bir hobi olarak görmesine rağmen, zamanla bu hobisini daha ciddi bir üretim haline dönüştürdü. Şu an yılda 700 litre sirke üretme kapasitesine ulaşmış durumda.
Farklı ve Şifalı Sirke Çeşitleri
Köse, üretiminde kullandığı malzemelerin çeşitliliği ile dikkat çekiyor. Yılda ürettiği sirkeler arasında:
- Hurma
- Gelincik
- Safran
- Melisa otu
- Lavanta
- Isırgan otu
- Gül
- Nar çiçeği
- Portakal çiçeği
gibi birçok yöresel üründen elde edilen sirke bulunuyor. Hatice Köse, bu ürünlerin her birinin kendine özgü şifa özellikleri olduğunu vurguluyor. Ancak, alternatif tıp kullanımı konusunda dikkatli olunması gerektiğini, hekime danışmanın önemini de vurguluyor.
Bir Geleneğin Yaşatılması
Köse, çocukken anneannesinin yaptığı üzüm sirkesinin hikayesini hatırlatarak, “Köyde anneannem üzüm pekmezi yaptıktan sonra üzüm sirkesi yapmış ve onu kanepe altına koymuştu. Sirkenin üzerinde oluşan anayı günlerce büyük bir merakla takip etmiştim,” diyor. Bu anılar, onun sirke yapımına olan tutkusunu tetiklemiş.
Hatice Köse’nin eşi, gelincik çiçekleri hediye getirdiğinde, bu çiçeklerden de sirke yapmış olması, onun yaratıcılığını ve doğaya olan bağlılığını gösteriyor. Eşi, bu durumu öğrendiğinde hayret içinde kaldığını belirtiyor.
Gelecek Nesillere Miras
2013 yılından beri evde sirke üretimi yapan Hatice Köse, sadece sirke ile sınırlı kalmayarak, bölgedeki katran kozalaklarından şurup, kantaron yağı, gül yağı ve birçok şifalı bitkinin yağını da üretmeyi başarmış. “Benim için bu süreç oldukça keyifli bir hobi,” diyor. Ayrıca, bu çalışmalarının, atalarından kalan bir geleneği yaşatmak ve ev ekonomisine katkıda bulunmak açısından büyük bir anlam taşıdığını da sözlerine ekliyor.