Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Gıda Enflasyonu ve Tarım Politikaları Üzerine Değerlendirmeler

    Gıda enflasyonu ve tarım politikalarının güncel durumu üzerine kapsamlı değerlendirmeler. Tarım sektörü, fiyat artışları ve stratejik önlemler hakkında derinlemesine analizler ile okuyucuları bilgilendiriyoruz.

    Gıda enflasyonu ve tarım politikalarının güncel durumu üzerine kapsamlı değerlendirmeler.

    Gıda Enflasyonu Üzerine Değerlendirmeler

    Batuhan DÜKEL – KAMERA: Ünal AYDIN (ANKARA) – Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez, yüksek gıda enflasyonu konusundaki görüşlerini paylaştı. Suiçmez, “Gıda enflasyonunu azaltmanın yolu, üretimi artırmak, üretimde sürekliliği sağlamak, ithalata olan bağımlılığı azaltmak ve üretim ekonomisine geçiş yapmaktır. Aksi takdirde, gıda enflasyonumuz görünüşte düşse bile, aslında enflasyon düşmüyor, sadece fiyat artış hızında bir azalma söz konusu” şeklinde konuştu. OECD’nin Kasım 2024 tarihli gıda enflasyonu raporuna göre, OECD ülkelerinin ortalama enflasyon oranı yüzde 4.5 iken, Türkiye bu oranla yüzde 47.1 ile ilk sırada yer alıyor.

    Gıda enflasyonundaki artışla ilgili olarak ANKA Haber Ajansı’na açıklamalarda bulunan Suiçmez, şu ifadeleri kullandı: “FAO verilerine göre gıda enflasyonunda yıllık artış yüzde 6.7, Avrupa Birliği ülkelerinde ise bu oran yüzde 5. Türkiye’nin bir önceki ay gıda enflasyonu yüzde 5.6 olarak açıklanmıştı; ancak bu verilerin daha farklı bir perspektiften değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yüzde 45 civarında bir gıda enflasyonu söz konusu. Üretim sorunları çözülmeden, raflarda yapılan baskınlarla enflasyonu düşürmek mümkün değildir. Üretim maliyetleri, çiftçinin kar elde ettiği ve tüketici gelirinin arttığı bir ortamda, enflasyonla mücadelenin etkin yapılabilmesi için bütünsel bir yaklaşım gereklidir.”

    Suiçmez, gıda enflasyonunun ortalama bir rakam olarak ele alınmasının yanıltıcı olduğunu vurgulayarak, “En yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20’nin hissettiği gıda enflasyonu aynı değil. Bu nedenle, gıda enflasyonunun farklı kesimlere göre açıklanması ve halk üzerindeki etkisinin sistematik bir şekilde ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye, gıda enflasyonunda birinci olmayı hak etmiyor.” dedi.

    Sahte ve Kaçak Gıda Tüketimi Sorunu

    Suiçmez, düşük tüketici gelirinin ve enflasyonist ortamın sahte gıda tüketimini artırabileceğine dikkat çekerek, “Tüketici gelirinin düşük olduğu bir ortamda sağlıksız ve kaçak gıdaları tüketmek zorunda kalıyoruz. Bu, ciddi bir sorun. Gıda enflasyonunu düşürmek için üretimi artırmak ve ithalat bağımlılığını azaltmak şarttır. Aksi halde, gıda enflasyonu görünürde düşse bile gerçek anlamda bir azalma söz konusu olmayacaktır.” şeklinde konuştu.

    Tarım Destek Bütçesi Eleştirisi

    Suiçmez, Tarım Kanunu’nun 21. maddesi gereği yaklaşık 600 milyar TL olması gereken tarımsal destek bütçesinin 135 milyar TL olarak açıklandığını eleştirerek, “2025 yılında tarıma ayrılacak destek bütçesi, 2006’da çıkarılan Tarım Kanunu’na göre en az milli gelirin yüzde 1’i oranında olmalıdır; ancak bu oran hiçbir zaman yüzde 1’e ulaşmadı. İlk yıllarda binde 5’lerdeydi, son iki yıldır ise binde 2 düzeyindedir. Destek bütçesinin yetersiz olması ciddi bir sorundur. Ayrıca, bu desteklerin bir yıl sonra ödenmesi asıl sıkıntıyı artırmaktadır. 2025’te ödenecek destekler, geçen yılın üretim destekleridir. Orta vadeli programda enflasyon hedefleri çerçevesinde tarım politikalarının yeterince desteklenmediği görülmektedir.” ifadelerini kullandı.

    Çiftçilerin Kar Etmemesi Sorunu

    Suiçmez, çiftçiye verilen desteklerin artırılmasının yeterli olmadığını, aynı zamanda girdi maliyetlerinin düşürülmesi gerektiğini belirtti. “Sadece çiftçiye destek vermek sorunları çözmez. Girdi maliyetleri oldukça yüksek; mazot, tohum, ilaç, gübre ve yem gibi ürünlerin fiyatları artmakta. Şu anda bile mazota yeni bir zam gündemde. Çiftçi traktörünü kullanmak zorunda, bu nedenle özel tüketim vergisinin kaldırılması gerektiğini yıllardır savunuyoruz. Girdi maliyetlerinin yüksekliği, toplam destek bütçesinin düşüklüğü ve desteklerin geç ödenmesi, çiftçinin kredi kullanmak zorunda kalmasına yol açıyor. Çiftçilerin toplam borcu 800 milyarı aştı; özel sektörle birlikte bu rakam 1 trilyona yaklaşıyor.”

    Enflasyonun yüksek olduğu bir ortamda buğday fiyatlarına yüzde 11, arpa fiyatlarına ise yüzde 3.6’lık artış yapıldığını belirten Suiçmez, “Eğer destek miktarları artırılsa bile, girdi maliyetleri düşürülmezse ve çiftçinin kullandığı kredilerin faizleri azaltılmazsa, çiftçiler kar elde edemeyecek ve bu durumda tarımdan çekilmek zorunda kalacaklardır.” dedi.

    İthalatın Gıda Arz Sorununa Etkisi

    Suiçmez, iklim değişikliği ve verim düşüklüğüne de dikkat çekerek, “Doğru politikalar ve stratejilerle bu sorunların üstesinden gelebiliriz. Yeterli ürünün olmadığı bir ortamda, et ithalatı gibi uygulamaların gıda arz sorununu çözmeyeceği aşikardır. İthalata dayalı bir tarım politikasının bir an önce terk edilmesi gerekmektedir.” şeklinde konuştu.

    Planlamada Başarı İçin Gerekenler

    Suiçmez, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan 2025-2028 Tarım Strateji Belgesi’nde yapılan değişikliklere de değinerek, “Planlamayı savunan bir meslek örgütü olarak, Tarım Orman Bakanlığı’nın hazırlıksız başlattığı Tarımsal Üretim Planlama Yönetmeliği’ni yargıya taşıdık. Planlamanın başarılı olması için doğru bir şekilde uygulanması, maddi kaynakların sağlanması ve tüm paydaşların sürece dahil edilmesi gerekmektedir.” dedi.

    “Eğer tarımsal üretim planlaması sadece bakan ve genel müdürlerin oluşturduğu bir üst kurul tarafından yürütülürse, bu durum ülkemizdeki tarımsal sorunları çözmekte yetersiz kalacaktır” diyerek sözlerini tamamladı.