Ege Denizi’nde Depremler Artıyor
AFAD, 28 Ocak 2025 tarihinden itibaren Ege Denizi’nde meydana gelen depremlerin sayısının 400’ü geçtiğini ve en büyük depremin 4.8 büyüklüğünde ölçüldüğünü duyurdu. Ege Denizi’ndeki sarsıntıların devam etmesiyle birlikte, deprem uzmanlarından önemli uyarılar gelmeye başladı.
Prof. Dr. Naci Görür, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda, “Arkadaşlar, Yunanistan’ın Ege Denizi’ndeki Santorini Adası’nın kuzeydoğusunda dünden beri artan depremlerden bahsetmiştim. Bugün bu depremlerin giderek sıklaşması üzerine, Ege kıyılarımızda bu bölgeye yakın yaşayan vatandaşlarımızın dikkatli olmalarını öneriyorum. Sevgiyle.” ifadelerini kullandı.
Yanardağ Aktivitesi ve Riskler
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Ege Denizi’nde meydana gelen depremlerin yanardağ kökenli olduğunu belirtti. Ercan, “Son birkaç gündür Santorini Adası’nda en büyüğü M4.8 olan depremler meydana geliyor. Bu depremlerin odak derinlikleri 1 ile 5 kilometre arasında değişiyor ve bu da sarsıntıların yanardağ kökenli olduğunu göstermektedir.” dedi. Ayrıca, yazısında şu noktalara dikkat çekti:
- Mağma ile ilgili patlama öncesinde, mağma odası kaynaklı 250 bar civarında bir basınç artışı yaşanmakta ve bu yüksek sıcaklık (2200 °C) yer kabuğunu delip püskürmeye çalışmaktadır.
- Eğer silikatlı bir lav püskürürse, yanardağ bombaları fırlatabilir. Patlamaya eşlik eden depremler M5 ile M7 arasında büyüklükte olabilir.
- Süpürtü dalgaları, Ege Adaları, Mora, Girit, Peloponez ve Türkiye’nin Teke Yarımadası’nın kıyılarını etkileyebilir.
- Bu nedenle, Santorini ile çevresindeki yerleşimlerin boşaltılması ve deniz ulaşımının kısıtlanması gerektiği yönünde uyarılarda bulundu.
Ercan, jeofizik biliminde yanardağ patlamalarının üç ana belirtisi olduğunu belirtti:
- Sığ depremler ve depremcik fırtınaları
- Gaz çıkışları
- Yerden gelen gürültüler ve yerin şişmesi
Bu belirtilerden üçünün Santorini’de gözlemlendiğini vurgulayan Ercan, “Ancak, bu belirtiler olsa bile patlama gerçekleşmeyebilir. Bazen bu süreç 1 hafta, 1 yıl bile gecikebilir ya da hiç olmayabilir. Santorini’de en son 16. Yüzyıl ile M.Ö. 1600 yıllarında püskürmeler yaşanmıştır.” ifadelerini kullandı. Türkiye’de de Tendürek ve Ağrı Dağı’nda benzer jeofizik belirtiler gözlenmektedir.
Depremleri Hafife Almamak Gerek
Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden emekli Prof. Dr. Osman Bektaş, Ege-Santorini depremlerinin ciddi bir şekilde ele alınması gerektiğini belirtti. Bektaş, “Ege-Santorini adası depremlerini asla hafife almayın. Santorini Adası’nın kuzeydoğusunda yer alan Amorgos Havzası’nın batı ve doğusunu sınırlayan paralel faylar, 1956 yılında 7.8 ve 7.2 büyüklüğünde depremlere neden olmuştur.” dedi.
Ayrıca, “Bu havza ortasında 6-7 kilometre derinliğinde 4’ten büyük 6 deprem meydana gelmesi, bu havza sınırındaki büyük fayların orta segmentine zamanla stres yüklenebileceğini gösteriyor. Bu nedenle, bölgede 1956 depremlerine benzer bir sarsıntı yaşanma olasılığı bulunmaktadır.” değerlendirmesini yaptı.
Son olarak, Bektaş, “Ege’de artçı sarsıntılar devam ediyor! Türkiye’nin güney Ege kıyılarına uzanan doğrultu atımlı Santorini-Amorgos Havzası, Santorini volkan kalderasının yerleşiminden ve 1956 M 7.8-7.2 deprem çifti oluşumundan sorumludur.” diyerek durumu vurguladı. Bektaş, “Tektonik kökenli 4.8 büyüklüğündeki depremin artçıları devam ediyor. Güney Ege’de Santorini-Aydın istikametinde uzanan sağ yönlü, genleşmeli tektonik havza, 7 kilometre derinlikte M>4 büyüklüğünde depremleri üretmeye devam ediyor.” şeklinde ekledi.