Çocuk sahibi olmak isteyen çiftler için en büyük endişelerden biri, bir yıl boyunca korunmasız cinsel ilişkiye girmelerine rağmen gebelik elde edememektir. Bu duruma tıpta ‘infertilite’ ya da halk arasında daha yaygın bilinen ismiyle ‘kısırlık’ denir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), bu sorunun dünyanın her yerinde, her sosyal sınıftan insanı etkileyebileceğini vurgulamakta ve maddi olarak erişilebilir, etkili ve kaliteli tedavi hizmetinin ‘acil bir ihtiyaç’ olduğunu belirtmektedir. Peki, Türkiye’de infertilite tedavisi için mevcut durum nedir? Tüp bebek tedavisi, yani IVF, özel sektörde bir deneme için maliyeti 180 bin liraya kadar çıkabiliyor. SGK, devlet hastanelerinde veya anlaşmalı kurumlarda bu tedavi ücretini kısmen karşılıyor ancak herkes bu hizmetten faydalanamıyor. Bu durumda, Türkiye’de tüp bebek tedavisine ihtiyaç duyanlar için ne anlam ifade ediyor? Devletin sunduğu çözümler neler ve uzmanların görüşleri nedir?
Tüp Bebek Nedir, Nasıl Yapılıyor?
İnfertilite tedavisinin ilk aşamasında, çiftlere kapsamlı testler yapılmaktadır. Test sonuçlarına göre, öncelikle yumurtaların uyarılması için stimülasyon tedavisine başlanır. Yumurtalar çatlatıldıktan sonra çiftlerden doğal yolla hamile kalmaları beklenir. Eğer bu yöntemle sonuç alınamazsa, aşılama (inseminasyon) tedavisine geçilir. Aşılama sürecinde, yumurtalar yeniden stimüle edilir, erkeğin spermi alınarak yıkanır ve uygun olanlar seçilerek yumurtaların çatladığı gün rahme yerleştirilir. Bu aşamalardan da sonuç alınamazsa, tüp bebek tedavisi (in vitro fertilizasyon) önerilir. Tüp bebek tedavisinde, kadınlar öncelikle yumurta üretimini artırabilmek için hormon ilaçları almaktadır. Daha sonra, yumurtalar toplanarak laboratuvar ortamında spermle döllenir ve elde edilen embriyo, kadının rahmine yerleştirilir. Bu süreç sonrası embriyonun rahme tutunması ve sağlıklı bir doğum gerçekleştirmesi beklenir. İlk deneme olumsuz sonuçlandığında ise bu işlem tekrarlanır. Ancak IVF tedavisi, hem yüksek maliyetli hem de doğası gereği zorlu bir süreçtir; başarı garantisi bulunmamaktadır. Bazen bebek sahibi olabilmek için beş ya da altı kez deneme yapmak gerekebilir.
Ne Kadara Mal Oluyor?
Özel kliniklerde tüp bebek tedavisinin maliyeti, şehirden şehire, doktorun deneyimine ve akademik unvanına bağlı olarak 150 bin ila 180 bin lira arasında değişiklik göstermektedir. Devlet üniversitesi hastanelerinde ise fiyatlar, her üniversiteye göre farklılık göstermektedir. Örneğin, orta büyüklükte bir şehrin devlet üniversitesi hastanesinde SGK’lı hastalar için tedavi ücreti yaklaşık 18 bin lira, ilaç masrafları ise duruma göre 25 ila 30 bin lira arasında olmaktadır. SGK desteklerinden faydalanamayan hastalar için her bir denemede tedavi masrafı 56 bin lira, ilaç masrafı ise 50 bin lira civarında olabilmektedir.
Devlet Karşılıyor Mu?
Uluslararası Fertilite Dernekleri Federasyonu’nun verilerine göre, dünya genelindeki ülkelerin %64’ü tüp bebek tedavilerini kamu sigortaları aracılığıyla ya tamamen ya da kısmen karşılamaktadır. Türkiye de bu ülkelerden biridir. SGK, tüp bebek tedavisini üç denemeye kadar kısmen karşılamakta, ancak bu destek için belirli şartlar aranmaktadır. SGK, tedavi ücretlerinde hastalardan ilk denemede %30, ikinci denemede %25, üçüncü denemede ise %20 oranında katkı payı ödemesi talep etmektedir. BBC Türkçe‘ye verdiği bilgiye göre Sağlık Bakanlığı, gaziler, vazife malulleri, İstiklal madalyası sahipleri, terörle mücadele kanunu kapsamında aylık alanlar ve harp malullerinin katkı payı ödemekten muaf olduklarını belirtmiştir. Bakanlık, bu gruplar dışındaki kişiler için muafiyet olmadığını dile getirirken, önümüzdeki birkaç ay içerisinde yönetmelikte değişiklikler yapılacağına da dikkat çekmiştir. Ancak bu değişikliklerin kapsamı hakkında net bir bilgi verilmemiştir. BBC Türkçe‘ye konuşan bir kamu hastanesinin tüp bebek kliniğinde görevli uzman doktor, kurul raporu alınabilmesi için iki kez daha ekonomik bir tedavi yöntemi olan aşılamadan sonuç alınamamış olmasının gerekli olduğunu belirtmiştir. Adının açıklanmasını istemeyen bu uzman, hastaların ödediği katkı payının, kullanılan ilaç miktarına göre deneme başına 10-12 bin lira arasında değiştiğini aktarmıştır.
‘Garibansa, Çocuk Sahibi Olmak İstiyorsa, Mümkün Değil’
Peki, SGK hastanelerindeki katkı payını ödeyemeyecek durumda olan aileler ne yapıyor? Bu ücretleri karşılayamayanlar, kaymakamlıklardan muhtaçlık belgesi alarak katkı payından muaf tutulabiliyor. Ancak Türkiye İnfertilite Vakfı (TİVAK) Başkanı Doç. Dr. Cihangir Çakıcı, kaymakamlık desteği için “Çok insanın ulaşabildiği bir şey değil, para ayrılan bir şey değil. Belki 100 kişi başvuruyorsa, üçü, beşi kabul ediliyor, geri kalanlar ise geri çevriliyor” şeklinde ifade etmektedir. Çakıcı, “Hastanın SGK’sı yoksa, hiçbir geliri yoksa, garibansa, çocuk sahibi olmak istiyorsa, birisi onlara destek olmazsa, yapmaları mümkün değil.” diyerek Türkiye’de yıllık tüp bebek başvuru sayısının 160 binden 130 bine düştüğünü tahmin ettiklerini vurgulamaktadır. Bu durumun, birçok çiftin özel hastanelerden devlete yönelmesiyle ilgili olduğunu belirtmektedir.
‘Kredi Çekiyorlar, Çocuk Daha Doğmadan Borçlanıyor’
Üniversite hastanesinde çalışan bir uzman hekim, tüp bebek kliniklerine başvuran hastaların genellikle sınırlı maddi imkânlara sahip olduğunu ifade etmektedir. Birçok hastanın kredi çektiğini dile getiren doktor, “Yani çocuk daha doğmadan borçlanıyor” demektedir. Ayrıca, ilk denemede başarısız olan bazı çiftlerin zaman kaybetmeden bir kez daha denemelerini istediklerini aktarmaktadır: “Bunu bir kere yaptığında olacak diye bir şey yok. Biz ‘bir daha dene’ diyoruz. Her seferinde bu paraları ödemek zorunda kalıyorlar. Eğer tutmazsa işlem başa dönüyor.” Bu doktor, daha ilk deneme için aldığı krediyi ödeyemediği için çocuk sahibi olma umudunu kaybeden çiftlerle karşılaştığını da belirtmektedir.
Neden 40 Yaş Sınırı Var?
Peki, SGK, 40 yaşını geçmiş kadınların tüp bebek tedavisini neden karşılamıyor? Uzmanlara göre, 40 yaşından sonra tüp bebek yöntemiyle hamile kalma şansının %10’lara düşmesi bu durumun başlıca nedenidir. Üniversite hastanesinde görevli bir tüp bebek uzmanı, “Şu anki ortamda 40 yaşında hamile kalmak isteyen çok hasta var, bunlar zor hastalar” şeklinde yorum yapmaktadır. Bunun arkasında erken menopoz, yumurta rezervinin azalması ve iş gibi nedenlerle evlenme yaşının geç kalması gibi faktörler yer almaktadır. Üç yıl evli kalma şartının ise iki nedeni bulunmaktadır. Kamuda çalışan bir uzman doktor, “Evlenip ayrılanlar çok olduğu için, çocuk açıkta kalmasın diye, evliliği daha pozitif düzeyde olanlar için öneriliyor” demektedir. Ayrıca, evliliğin ilk yılında korunmasız ilişkiye girildiğinde gebe kalma oranının %75, ilk iki senede %60, ilk üç senede ise %50 olması nedeniyle, gebe kalınamıyorsa “Devlet size o zaman tüp bebek tedavisi yapabiliriz” denmektedir. Ancak uzman doktor, erkekte sıfır sperm ve kadında yumurta rezervinin çok az olduğu durumlarda, üç yıl evli kalma şartının aranmadığını da belirtmektedir.