(İSTANBUL) –
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Fransa’nın Suriye’nin kuzeyindeki terör örgütüne destek açıklamalarına yönelik sert bir yanıt verdi. Fidan, “Amerika’nın gücünü kullanarak, onun arkasına sığınarak kendi menfaatlerini ilerletme konusunda söz söyleyen ülkeleri dikkate almıyoruz. Bu konudaki muhatabımız Amerika’dır. Amerika ile konuşuruz, arkasına takılan ülkelerle değil. Fransa’nın yapacağı bir şey varsa, anayasa ile kendi vatandaşları olarak tanımladığı bireyleri hapishanelerden alıp kendi ülkesine getirip kendi hapishanesinde yargılamasıdır” şeklinde konuştu.
Fidan, Türkiye’de yerleşik ulusal ve uluslararası medya kuruluşlarının temsilcileriyle İstanbul’da düzenlenen bir toplantıda, bölgenin savaşlardan ve çatışmalardan yorulmuş olduğunu vurgulayarak, “Kalıcı barış, dayanışma ve iş birliğine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Zamanın ruhu dayanışmayı, kalkınmayı, bölge kaynaklarını iyi kullanmayı ve iş birliğini zorunlu kılmaktadır. Cumhurbaşkanımızın vizyonu doğrultusunda dış politikamızın ana eksenine bu prensipleri koyduk ve komşularımızla güçlü ortaklıklar kurmaya odaklandık” ifadesini kullandı.
“Suriye konusunda hikayemiz yeni başlıyor”
Fidan, 2011 yılından bu yana stratejik bir sabırla yürütülen Suriye politikaları sayesinde tüm saldırılara, provokasyonlara ve engellemelere rağmen hakkı, adaleti ve insanlığı savunduklarını belirtti. “Türkiye’nin geçmişte Kırım, Kafkasya, Balkanlar, Türkistan ve Irak’tan gelen kardeşlerine gönlünü açtığı gibi, Suriye halkına karşı da farklı bir tavır içinde olması mümkün değildir. Hamdolsun, geldiğimiz noktada milletimize ve Suriyeli kardeşlerimize mahcup olmadık. Son 13 yıldır Suriye konusunda yoğun mesai harcayan biri olarak bu sonucu görmek, elbette hepimizi memnun etmiştir. Ancak Suriye konusunda hikayemiz yeni başlıyor. Suriye halkı, ülkenin yeniden imarı başta olmak üzere çeşitli büyük sınamalarla karşı karşıya” dedi.
Fidan, “Rejimin devrilmesinin ardından bir hafta içinde açılan Büyükelçiliğimiz ve sahada aktif çaba gösteren kurumlarımızla komşumuzun yeniden imar ve kalkınma çabalarına hızlı bir şekilde destek olmaya başladık. Suriye politikamızın ana eksenini oluşturan unsurlar, bugün de Suriye’nin istikrara kavuşturulmasının ana reçetesi olacaktır. Türkiye’nin dış politikasında ana eksen barış, iş birliği, dayanışma ve refahtır. Türkiye’nin hiçbir ülkenin toprağında gözü yoktur ve gizli bir gündemi de bulunmamaktadır” dedi.
“Bölücü örgüt ve Suriye’deki uzantıları için artık yolun sonu görünmekte”
Önümüzdeki dönemde Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve birliğini koruma temelinde geçiş sürecinin kapsayıcı bir anlayışla tamamlanması temennisinde bulunan Fidan, “Suriye sahasının terörden arındırılması 2025’in temel önceliklerinden biri olacaktır. Bu bölgede faaliyet gösteren tüm terör örgütlerinin ilk hedefinin her zaman Türkiye olduğunu görmekteyiz. Terörle en etkin mücadeleyi de tabiatıyla yine ülkemiz yürütmektedir. Ancak açık ve net bir şekilde ifade ediyorum ki, Türkiye, bekasına yönelik tüm tehditleri kaynağında yok etme gücüne, kapasitesine ve kararlılığına sahiptir. Bugün geldiğimiz noktada bölücü örgüt ve Suriye’deki uzantıları için artık yolun sonu görünmektedir. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Suriye’deki yeni düzende kimsenin ‘amalı’, ‘fakat’lı ifadeler kullanma lüksü yoktur. Ayrıca terörle mücadelede ikircikli tavır sergileyen ülkelerin son dönemde yaşanan terör saldırılarından ders çıkarması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
Fidan, “Önümüzdeki dönemde DEAŞ terörüne karşı da PKK’ya karşı da ayrım yapmaksızın aynı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi. Türkiye-Yunanistan ilişkilerine de değinen Fidan, “Yunanistan ile mevcut fikir ayrılıklarımızı iyi işleyen ikili diyalog mekanizmalarımız çerçevesinde ele almaya devam ediyoruz. İyi komşuluk ruhuyla hareket etmemiz, iki ülkenin ve bölgenin menfaatine olacaktır” şeklinde konuştu.
İsrail’in uluslararası hukuk önünde hesap vermesi için gerekli adımları attıklarını belirten Fidan, “Uluslararası Adalet Divanı’nda devam eden soykırım davasına müdahil olduk. Divan’ın aldığı, İsrail’i işgale son vermeye çağıran istişari karar ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin çıkardığı yakalama kararı, adaletin tecellisi ve soykırım sorumlularının cezalandırılması için önemli bir adımdır” dedi.
“Orta Doğu’da kalıcı barış, İsrail-Filistin meselesinin iki devletli çözümünden geçiyor”
Fidan, Lübnan’ın 2024 yılını İsrail’in saldırganlığının yarattığı tahribatla tamamladığını belirterek, “Lübnan’da bugün ateşkes sağlanmış olsa da bir milyondan fazla insanın yerlerinden edildiği bir insani krizle karşı karşıyayız. Lübnan’da sağlanan ateşkes, bölgemizdeki yangını söndürmeye tek başına yeterli değildir. Filistin’de akan kan durmadıkça bölge barış ve huzura kavuşamayacaktır. Bu nedenle Gazze’de kalıcı ateşkes sağlanması için çabalarımızı sürdürüyoruz ve var olan bütün çabalara aktif destek veriyoruz. Her zaman vurguladığımız üzere, Orta Doğu’da kalıcı barış, İsrail-Filistin meselesinin iki devletli çözümünden geçmektedir” dedi.
Ukrayna’nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne Türkiye’nin güçlü desteğinin devam ettiğini vurgulayan Fidan, “Türkiye olarak dengeli politikamızı sürdürerek diplomasiye alan açılmasının önemine dikkat çekmeye 2024’te de devam edeceğiz” ifadesini kullandı.
“Trump’ın ülkemizin kilit rolüne ilişkin açıklamalarını not ettik”
ABD ile ikili ilişkilerde bazı alanlardaki mevcut görüş ayrılıklarına rağmen geçen yıl nispeten olumlu bir seyir yakaladıklarını söyleyen Fidan, “Aslında Türkiye ve Amerika, gerek bölgesel gerekse küresel güç dengeleri bakımından birbirine ihtiyaç duyan iki ülkedir. Ülkelerimiz arasında kapsamlı ve çok boyutlu bir iş birliği zemini, bugünkü konjonktürde daha da önem kazanmaktadır. Yeni Amerikan yönetimi ile bu çerçevede yapıcı ve açık diyaloğu sürdüreceğiz. Sayın Trump’ın ülkemizin bölgesinde ve küresel düzlemdeki kilit rolüne ilişkin açıklamalarını not ettik. Amerika ile ilişkilerimizde yakaladığımız ivmeyi, Sayın Trump yönetimi devraldıktan sonra daha güçlü bir şekilde sürdürmeyi hedefliyoruz” dedi.
“AB üyeliği bir hedef olmaya devam etmekte”
Avrupa Birliği ülkeleriyle ticari ilişkilerin son derece dengeli gittiğini ifade eden Fidan, “AB ülkeleri ile birer birer ikili düzlemde gerçekten iyi işleyen bir ilişki trafiğimiz var. Ancak AB kurumlarıyla bu ilişki trafiği aynı şekilde ilerlememekte. Geçen yıl bu alanda bazı mesafeler kat ettik. AB üyeliği, Cumhurbaşkanımızın 2023 Mayısında seçildikten sonra ülkemiz için dış politikada stratejik bir vizyon olarak ortaya koyduğu bir hedef olmaya devam etmektedir” şeklinde konuştu.
“Yunan kamuoyu, Türk kamuoyu bu sürece destek verdiği sürece olumlu mesafe alabileceğimize inanıyorum”
Fidan, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayarak, Türkiye-Yunanistan ilişkileri ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Türkiye-Yunanistan arasında, özellikle liderler düzeyinde başlatılan olumlu ilişki, geçmişten miras aldığımız sorunları daha iyi bir şekilde çözmede iyi bir ortam sağlıyor ve bunu devam ettirmeye çalışıyoruz. Sorunların iki tabiatı bulunmakta. Birincisi sorunun kendisi, iç politik, dış politik herhangi bir etkinin olmadığı bir ortamda iki rasyonel akıl bir araya geldiğinde Ege’deki soruna ve diğer konulara, Batı Trakya’daki konulara nasıl bakar meselesi mevcut. Burada yoğunlaşmalarımız var. Diğer taraftan kuşatıcı çevresel faktörler, başta iç politika alanları olmak üzere devreye girdiğinde ortaya çıkan tablo” dedi.
Fidan, “Yunanistan tarafında iç politik baskının mevcut sorunları yönetmede daha farklı bir zemin oluşturduğunu görüyoruz. İç politik baskı, aslında sadece menfaati esas alan bir nokta da olsa, daha rasyonel bir zeminin bulunularak iletileceğini düşünüyorum. Ancak bu noktada muhataplarımızın, başta Sayın Başbakan ve Dışişleri Bakanı olmak üzere, içinde bulundukları durumu anlıyoruz. Bu hayatın bir gerçeği ve bu şekilde yolumuza devam edeceğiz. Biz odağımızı yitirmediğimiz sürece, niyetimizi kaybetmediğimiz sürece, halk desteği arkamızda olduğu sürece, bu biraz zaman kaybına yol açsa da sonuçta kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz. Önümüzdeki günlerde Yunan kamuoyu ve Türk kamuoyu bu sürece destek verdiği sürece olumlu mesafe alabileceğimize inanıyorum. Önemli olan lider cesaretidir” dedi.
“Eski yönetim bu konuda çok fazla söz sahibi değil”
ABD Savunma Bakanı’nın Suriye Demokratik Güçleri’ne destek vermeye devam edecekleri ve DEAŞ tutuklularının kontrolü açısından Amerika’nın siyasetinin devam edeceği açıklaması sorulduğunda, Fidan şu değerlendirmede bulundu: “Bir terörist örgütü hapiste tutmak için başka bir terörist örgütü kullanma politikasının yanlış olduğunu söyledik. Amerikalı ortaklarımız, biz askeri operasyon düzenlediğimiz zaman kendilerini hedef almadığımız sürece terörle mücadele noktasında bir sıkıntımız olmadı. Bundan sonra da olacağını düşünmüyorum. DEAŞ’lı mahkumların şartlarının devam ettirilmesi için alternatif tedbirler var, bunların rasyonel bir şekilde konumlandırılması gerekmektedir. Ancak bunlar yeni yönetimin konuları, eski yönetim bu konuda çok fazla söz sahibi değil” dedi.
‘Muhatabımız Amerika’dır. Amerika ile konuşuruz, arkasına takılan ülkelerle değil’
Fransa ve ABD’nin Türkiye’ye uzanan Suriye sınırını koruması ve gerekirse Fransa’nın asker yollaması konusundaki çağrısı ile ilgili Fidan, “YPG, terörle mücadele, Suriye’nin milli birliği ve bütünlüğü konularında duruşumuz nettir. Avrupa’daki bazı küçük ülkelerin Amerika’nın şemsiyesi altında belli operasyonlara katılıp oradan söz söyleme geliştirdikleri politikaların ne kendilerine ne de bölgeye katkı sağladığını düşünmüyorum. Amerika’nın olmadığı bir yerde kendileri bölgeye gelip operasyon yapabiliyorlarsa, görelim. Ancak bunun böyle olmadığını biliyoruz. Amerika’nın gücünü kullanarak, onun arkasına saklanarak kendi menfaatlerini ilerletme konusunda söz söyleyen ülkelerle dikkate almıyoruz. Bu konudaki muhatabımız Amerika’dır. Amerika ile konuşuruz, arkasına takılan ülkelerle değil. Fransa’nın yapacağı bir şey varsa, anayasa ile kendi vatandaşı olarak tanımladığı insanları hapishanelerden alıp, kendi ülkesine getirip kendi hapishanesinde yargılamasıdır. Orada onu YPG’liye, başka bir terör örgütüne hapishane hizmetleri verip daha sonra ‘Ben onu destekleyeceğim’ demesi mantıksızdır” dedi.
“Oradaki varlığımızın artık farklı bir boyuta evrilmesi gerekecek”
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde askeri birliklerini tutma konusunu, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerindeki askeri mevcudiyetinin durumunu yeniden değerlendirip değerlendirmediği sorulması üzerine Fidan, “Oradaki varlığımızın modalitesini yeniden gözden geçirmek durumundayız. Bu şu anda yapılıyor. Yeni hükümetin attığı adımlara paralel olarak Türkiye de Suriye ile olan ilişkilerini yeniden gözden geçiriyor. Şu anda geldiğimiz noktada temel önceliğimiz, Suriye’deki muhaliflerin kontrolü altında yaşayan yaklaşık 5 milyon Suriyeli kardeşimizin hayatını idame ettirmesini sağlamaktır. Temel hizmetlerin verilmesinde katkıda bulunuyoruz. Çok yeni bir süreçteyiz. Tabii ki bunu gözden geçiriyoruz, oradaki varlığımızın artık farklı bir boyuta evrilmesi gerekecek inşallah her şey yolunda giderse” dedi.
“Ya başkası atacak ya biz atacağız”
Suriye’deki yeni yönetimin ya da Türkiye’nin terör örgütü PKK/YPG’ye yönelik olası adımlarının sorulması üzerine Fidan, “Bunu defaatle söyledik. Böyle bir tehditle yaşama şansımız yok. Ya başkası atacak ya biz atacağız” ifadesini kullandı. Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile ilgili süreç değerlendirmesi sorulduğunda ise, “Söz ettiğiniz şahıs ile ilgili herhangi bir değişiklik yok. İmralı’da devam ediyor” dedi.
Azerbaycan-Ermenistan arasındaki gelişmelerin bölge ülkelerine etkisine ilişkin değerlendirmesi sorulduğunda Fidan, “Karabağ işgalinin son bulması gerçekten bölgedeki kalıcı barışın sağlanması için inanılmaz bir aşamaydı. Burada artık bölgesel barışın kalıcı hale getirilmesi, kurumsallaştırılması gerekmektedir. Kafkaslar’ın son 100 yıldır bir istikrarsızlık alanı olması hiçbirimizin lehine olmadı. Bunu daha da ileriye taşımak mümkündür. Tarihi bir fırsat penceresi var. Sayın Aliyev’in bu konudaki kararlı liderliğini gerçekten takdir ediyoruz. Hem bölgeyi hem Azerbaycan’ı kalkındırma konusunda atmak istediği adımlar önemlidir. Sayın Paşinyan’ın olumlu, cesur tavırları var. Onu Türkiye olarak yakından takip ediyoruz. Kalıcı barışın, artık imzaların atılması için geriye kalan birkaç maddenin tamamlanması gerekiyor. Umut ediyoruz, 2025 yılında bu tamamlanır” ifadelerini kullandı.
“Dinlerler mi, kendi tercihleri”
Terör örgütünün silah bırakmaması ihtimalinde ne olacağı sorulduğunda Fidan, “Örgütün malumunuz birçok ülkeyle ve istihbarat servisiyle operasyonel ilişkisi var. Birçok ülkenin askeri yapısıyla ilişkileri var. Bu kadar sızılmış, manipüle edilmiş bir örgütün kendi liderliğinden gelecek talimatla ilgili ne derece güçlü bir refleksi olabilir, tabii o başka bir sorun alanı. Geçmişte de bu yönde örgüt liderliği talimat verdi, ‘silahları bırakın ve çıkın’ dedi. Bu yönde bir çıkış başladı ama daha sonra Suriye meselesi bahane edilerek, bunu durdurdular. Yaklaşık 10 yıl sonra, yine aynı senaryo ile karşı karşıyayız. Dinlerler mi, kendi tercihleri. Bizim devlet olarak, siyaset olarak hesabımız, bu türden varsayımsal konular üzerinden değil, daha rasyonel, gerçekçi hesaplamalar üzerinden olmak durumunda” yanıtını verdi.
Fidan, devamında şu ifadeleri ekledi: “Tehdit analizini profesyonel şekilde yapıyoruz ve bu tehdidi ortadan kaldırmak için ne tür diplomatik araçlara, askeri ve istihbarat araçlarına ihtiyaç olduğunu tespit edip yolumuza devam ediyoruz. Bunu yaparken uluslararası insani hukuka azami riayet ediyoruz. Müttefiklik hukukumuza halel getirmeden, sınırımızın öbür yanındaki ülkelerin topraklarında gözümüz yok. Amacımız, düşmanımız olan bir tehdidi ortadan kaldırmaktır. Tehdit ya kendini bize düşman etmekten çıkartacak ve biz bunu doğrulayabileceğiz ya başka bir boyuta evrilecek ya da ortadan kaybolacak. Biz illa şiddet olsun diye şiddet uygulama taraftarı değiliz.”
“Örgütün Kürtlerle aynileştirilmesi kabul edilebilir değil”
Fidan, zaman zaman örgütün Kürtlerle aynileştirilmesi ve bu türden ifadelerin Batı’da kullanılmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. “Nasıl ki ‘DEAŞ’ dendiğinde ‘Arap’ denmiyorsa, DEAŞ’e karşı mücadeleyi Araplara karşı mücadele olarak sınıflandırmıyorsak, PKK/YPG’ye karşı olan mücadeleyi de Kürtlere karşı mücadele olarak kullanmak doğru değildir. Suriye’deki Kürtler ve Irak’taki Kürtler bizim aziz kardeşlerimizdir. Bunların terör örgütleriyle aynileştirilmesi ve Batı’da bu dilin kullanılması, YPG’ye karşı mücadele ettiğimizde ‘Kürtlerle savaşıyor’ denmesi yanlış ve maksatlı bir çarpıtmadır” dedi.
Fidan, bir başka soru üzerine, “Fransız asıllı Fransız vatandaşı DEAŞ mensuplarının akıbetiyle ilgili konuşuyoruz. Aldığımız cevaplar da hep aynı oldu. Bazı devletlerin böyle bir politikası var. Kendi topraklarına, kendi hapishanelerine DEAŞ tutuklularını getirmek istemiyorlar, orada tutuyorlar. Ancak bunu yaparken milli güvenliğimizi tehdit etmeyi umursamıyorlar. Biz bu çarpıklığı ortaya koymaya çalışıyoruz ve daha anlayışlı bir politika geliştirmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
“Rusya, rasyonel aktör modeliyle davrandı”
Rusya’nın Suriye politikası ve Suriye’deki mevcudiyetinin devam edip etmeyeceği sorulduğunda Fidan, “Rusya, çok rasyonel bir karar almıştır. Esad’ın artık desteklenmesinin ne Rusya’ya ne de bölgeye herhangi bir fayda getirmediğinin farkına varmıştır. Benim tahminim, bu kanaati onlar çok önceden görmüşlerdi ama Halep’in ele geçirilmesinden sonraki süreç bunu biraz daha tetikledi. Yoksa Rusların askeri kabiliyeti vardı, bu askeri kabiliyeti kullanabilirdi ama kullanmamayı tercih ettiler. Bu konuda yoğun temaslarımız oldu. Çünkü burada rasyonel aktör modeliyle davrandılar. 2016’da yapılan hatanın tekrar devam etmesinin bir mantığı yok. Ruslar, Şam’ın düşüşü esnasında yapılan zımni mutabakat gereği duruma müdahale etmediler. Devrimciler de Rus birliklerinin güvenli bir şekilde kendi üslerine geri dönmesini sağladılar ve üslere saldırı düzenlemediler” dedi.
“Sayın Trump’ın ateşkes arzusunu destekliyoruz”
Bakan Fidan, yeni ABD yönetimine ilişkin sorulara, “Ateşkes görüşmelerinde (Gazze) belli bir mesafe kat edildiğini görüyoruz. Esas itibariyle geçtiğimiz hafta belki bir anlaşma olabilirdi diye bir umut vardı. İnşallah önümüzdeki hafta veya günlerdeki umudu devam ettiririz” dedi. Fidan, devamında “Sayın Trump’ın ateşkes arzusunu destekliyoruz ve olumlu buluyoruz. Söylediği cümlelerin, yaptığı tehditlerin bir an önce ateşkes sağlanmasıyla ilgili olduğunu, kendisi geldiğinde bu konularla ilgilenmeyip başka konulara yoğunlaşma isteğinin olduğunu görüyoruz. Bizim beklentimiz, kendisiyle ve ekibiyle başta Türkiye-Amerika ilişkileri olmak üzere, İsrail-Filistin meselesi, Rusya-Ukrayna barışı ve Orta Doğu’daki barış konularının en iyi şekilde birlikte ilerletilmesidir” ifadelerini kullandı.