Devlet Tiyatroları’ndan Heiner Müller’in “Medea Material”ı
Devlet Tiyatroları (DT), Alman çağdaş tiyatro yazarı Heiner Müller’in, 42 yıl önce yazdığı ve mitleri kullanarak savaşın kadınlar ve çocuklar üzerindeki derin etkilerini, hayattan koparılmayı ve travmaları anlattığı “Medea Material” adlı eserini, ilk kez seyirciyle buluşturdu. Ankara ve İstanbul DT’nin ortak yapımı olan bu etkileyici oyun, mapping ve hareketli ışık tasarımı ile şiirsel anlatımı sayesinde savaşın dünyaya verdiği zararı gözler önüne seriyor.
Oyun, Murat Gülmez’in dekor tasarımı, Funda Çebi’nin kostüm tasarımı, Yakup Çartık’ın ışık tasarımı, Can Akyürek’in sinevizyon mapping tasarımı ve Ali Berktay’ın dramaturjisi ile sahneye taşındı. İzmir Bornova Bozkurt Kuruç Sahnesi’ndeki temsil öncesinde, usta yönetmen Ayşe Emel Mesci ve başrol oyuncusu Sükun Işıtan, AA muhabirine önemli açıklamalarda bulundu.
Müller ve Postmodernizm
Mesci, 1991 yılında Marsilya Akdeniz Tiyatro Enstitüsü’nde tanıştığı Müller’in postmodern bir yazar olarak nitelendirildiğini, ancak onun kendisini böyle tanımlamadığını belirtti. Dönemin tragedya çağı olduğunu, fakat tragedya yazarlarının o dönemde yetişmediğini ve yönetmenlerin eski metinlere başvurarak tarihsel determinizm üzerinden konuları yorumladığını ifade etti. Mesci, “Heiner Müller, tarihsel determinist bir yazardır ve tüm kalıpların dışındadır. Onun metinleri sadece drama metinleri değildir. Müller, dünyayı kucaklayan ve tarihsel mitolojik konuların üst üste yığılarak geldiği süreci gören bir yazardır. İnandığı dünya görüşü, olacakları gösterdi ve onlar da oldu.” dedi.
Sanat ve Savaşın Yüzleşmesi
Mesci, Müller’in oyunu yazdığı dönemde çift kutuplu bir dünya olduğunu, babasının İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudi olmadığı halde tutuklama kampına götürüldüğünü aktardı. “Yedi sekiz yıldır üzerinde çalıştığım bir projeydi. Devlet Tiyatroları’nda sahnelenmesi çok kıymetli. Çağımızın avangart tiyatrosunun temsilcilerine yer açmamız lazım.” diyen Mesci, Medea Material’da seyircinin acılarla yüzleştiğini vurguladı.
Oyunda yer alan mitolojik ifadelere de değinen Mesci, “Oyunda 4 olay var. Yağmalanmış kıyı, Medea material, Medea play, Argonotlu manzara. Mitolojide ‘Gürcistan, Kafkasya, Karadeniz’in karşı kıyısında ne oldu, argonotlar kimdi?’ sorusu gündeme gelir. Müller, argonot gemisini mitolojinin ilk sömürgeci gemisi olarak tanımlar. Altın post ise sömürgelerden elde edilen, yağmalanan ganimet olarak nitelendiriliyor. Medea, oyunun anlatıcısı ve merkezindeki karakterdir.” dedi.
Medea ve Günümüz Sorunları
Mesci, Medea’nın iki çocuklu bir kocasına aşık biri olarak tasvir edildiğini, ancak aynı zamanda dünyayı temsil ettiğini belirtti. “Bugün dünyada ve ülkemizde çok sayıda kadın ve çocuk öldürülüyor. Bosna’da yaşandı, Filistin’den, Orta Doğu’dan her gün acı haberler alıyoruz. Eğer çocuklar savaşta öldürülüyor ve biz bunun için susuyorsak, ‘Biz kimiz?’ sorusunu sorarım.” dedi. Mesci, sanatın bir araç olduğunu ve Devlet Tiyatroları’nın halkın eğitimi için 75 yıllık bir çınar olarak bu konuları sahneye taşımaları gerektiğini vurguladı.
Sükun Işıtan’ın Yorumları
Oyunda “Medea” karakterini canlandıran DT Genel Müdür Yardımcısı Sükun Işıtan, eserin yazım, reji ve oyunculuk açısından alışıldık tarzda olmadığını, dünya ve insan üzerine ciddi eleştiriler barındırdığını ifade etti. “Oyun, eleştirdiği konulara çözüm sunmuyor. Seyirciye ‘Bunu hep beraber yaşıyoruz’ diyor. Sahnelenmesi zor bir oyun. Ayşe Emel Mesci, Müller hayranı ve yıllardır yapmak istediği oyunu bu kez seyirciyle buluşturdu. İyi eleştiriler aldık; iyi olmanın sınırı yok ama biz doğru bir şey yaptığımızdan eminiz.” dedi.
Işıtan, Medea’nın iki çocuklu, kocası tarafından aldatılan bir kadın olduğunu ve kocası evlenmek istediğinde intikam için çocuklarını öldürdüğünü anlattı. “Medea, bence dünyayı simgeliyor. Dünyada çocuklar pervasızca öldürülüyor. Birçok seyirci, oyunda alışılagelmiş bir karakterle karşılaşmayı düşünüyor ama burada ‘material’ın altı çizilmesi gerekiyor.” dedi.
Işıtan, “Yazar, ‘Kendi çağınızdan hangi materyalleri oyuna katabiliyorsanız katın’ diyor. Bugün Suriye, Filistin, Ukrayna’da savaş yaşanıyor. Oyunda bu savaşlara yönelik çok şey söyleniyor. Bitmeyen bir savaş, kendi çocuklarını sürekli öldüren bir sistem. Yazar, İkinci Dünya Savaşı ve Yahudi katliamına dikkati çekmiş, fakat bugün o günün mazlumları, bugünün zalimleri konumuna geldi. Tiyatro bunu göz ardı edemez.” ifadelerini kullandı.
Oyun için 2,5 ay boyunca günde 12 saat çalıştıklarını belirten Işıtan, prömiyerin İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 28. İstanbul Tiyatro Festivali’nde yapıldığını söyledi. “İKSV’nin ilk festivalinde 18 yaşında sahneye çıktım, şimdi ise DT sanatçısı olarak festivalde yer almak benim için çok kıymetli.” diyen Işıtan, oyunun İstanbul ve İzmir’in ardından Ankara’da da izleyiciyle buluşacağını ve yurt dışındaki festivallerden de talep aldıklarını aktardı.