Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Deprem Korkusuyla Baş Etme Stratejileri

    Deprem korkusuyla başa çıkmanın yollarını keşfedin. Psikolojik stratejiler, pratik önlemler ve uzman önerileri ile güvenliğinizi artırın. Depremlerle ilgili endişelerinizi azaltarak daha huzurlu bir yaşam sürün.

    Deprem korkusuyla başa çıkmanın yollarını keşfedin. Psikolojik stratejiler, pratik önlemler

    Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, sürekli alarm halinde olmanın hem psikolojik hem de fiziksel sağlık üzerinde olumsuz etkileri olduğunu vurguladı. “Bu durum, vücutta stres hormonlarının sürekli yüksek seviyelerde kalmasına, dolayısıyla kronik yorgunluk, uykusuzluk, kalp çarpıntısı, dikkat dağınıklığı ve tahammülsüzlük gibi belirtilere neden olabilir.” dedi. Korkunun esiri olmaktansa, bilinçli hazırlık yapmanın ve çözüm odaklı düşünmenin kaygıyı yönetmede önemli olduğunu belirten Demir, medya tüketiminde de dikkatli olunması gerektiğini ve kaygıyı artıran içeriklerden kaçınılması gerektiğini hatırlattı.

    Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, deprem korkusu ve bu durumla başa çıkma stratejileri hakkında önemli bilgiler paylaştı.

    Belirsizlik, Korku ve Kaygıyı Besliyor

    6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler, ülkemizde derin yaralar açmış durumda. Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Kayıplarımızın acısını hissetmeye devam ederken, benzer bir felaketle tekrar karşılaşma ihtimali üzerine uzmanların sürekli uyarılarına maruz kalıyoruz. Bu durum, zihinsel olarak nasıl başa çıkacağımızı sorgulamamıza neden oluyor.” dedi.

    Bu süreçte yaşanan psikolojik zorlukların başında depremin belirsizliği geldiğini belirten Demir, “Ne zaman ve nerede olacağı hakkında kesin bir bilgiye sahip değiliz. Belirsizlik, korku ve kaygıyı beslemekte. Ancak önemli olan, korkuya esir olmak değil, bilinçli ve hazırlıklı bir zihin yapısına sahip olmaktır.” şeklinde konuştu.

    Deprem Beklentisi Sürekli Alarm Halinde Olmamıza Neden Oluyor

    Deprem korkusuyla yaşamanın, bireylerin duygusal beyinlerini sürekli alarm halinde tuttuğunu belirten Demir, “Bu durum günlük yaşam kalitemizi önemli ölçüde düşürebilir. Zamanla panik ataklar, anksiyete bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve depresyon gibi psikiyatrik sorunların ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir.” dedi.

    Beynimizin deprem beklentisini bir tehdit olarak algıladığını ifade eden Demir, “Bu durumda stres hormonları sürekli yüksek seviyelerde kalır ve bu da kronik yorgunluk, uykusuzluk, kalp çarpıntısı, dikkat dağınıklığı ve tahammülsüzlük gibi belirtiler oluşturabilir. Sosyal ve mesleki işlevsellikte bozulmalar görülebilir. Sürekli deprem korkusu yaşayan bireyler, sosyal ilişkilerinde kopmalar yaşayabilirler.” diye ekledi.

    Felaket Senaryoları Yerine Çözüm Odaklı Düşünme

    Deprem bilinciyle yaşamanın korku içinde olmak anlamına gelmediğine dikkat çeken Demir, “Aradaki ince çizgiyi korumak için kontrol edebileceğimiz noktalara odaklanmalıyız. Depremin ne zaman olacağını bilemeyiz ama bina güvenliğini artırabilir, acil durum çantası hazırlayabilir ve tatbikat yapabiliriz. Bu, ‘kontrol duygusunu’ güçlendirerek kaygıyı azaltacaktır.” dedi.

    Felaket senaryoları yerine çözüm odaklı düşünmenin önemini vurgulayan Demir, “Sürekli olumsuz düşünmek yerine, ‘Eğer deprem olursa, şu güvenli noktalara gidebiliriz’ gibi planlar yapmak daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır. Nefes egzersizleri, meditasyon, yoga, yürüyüş ve mindfulness gibi stres yönetimi teknikleri ile psikolojik dayanıklılığınızı artırabilirsiniz. Sürekli depremle ilgili konuşmak ve kaygıyı artırmak yerine, bilinçli ve düzenli önlemler almalısınız.” önerilerinde bulundu.

    Kontrolsüz Medya Tüketimi Kaygıyı Artırıyor

    Kontrolsüz haber tüketiminin kaygıyı artırdığına dikkat çeken Demir, “Özellikle felaket senaryolarını vurgulayan içerikler, bilinçaltında sürekli bir tehdit algısı oluşturabilir.” dedi. Bilinçli bilgi tüketimi için güvenilir kaynaklardan bilgi alınması gerektiğini belirten Demir, “Günde sadece belirli bir zaman diliminde haberleri takip edin. Sürekli deprem haberleri okumak kaygıyı artırır. Felaket senaryoları yerine bilimsel ve yapıcı içeriklere odaklanmak daha faydalı olacaktır.” şeklinde konuştu.

    Çocuklara Kaygı Yerine Bilinç Kazandırılmalı

    Çocukların ebeveynlerinin duygusal durumlarını hissettiklerine değinen Demir, “Eğer bir ebeveyn sürekli kaygılıysa, çocuk da bu kaygıyı içselleştirir.” dedi. Depremin, “Deprem bazen olabilir ama biz önlem aldık, güvendeyiz” gibi bir dille çocuğun yaşına uygun olarak anlatılması gerektiğini vurgulayan Demir, sözlerini şöyle tamamladı: “Çocuğun kaygılarını küçümsemeyin ama büyütmeyin. Ona güven verin. Deprem hazırlıklarını oyunlaştırarak öğretin. Çocuklar, oynayarak öğrenir ve böylece korku yerine bilinç kazanırlar. Ancak sürekli deprem konuşulmamalı, panik ve kontrolsüz bir ortam yaratılmamalı, çocuk üstünde baskı yaratılmamalı. Çocuklar yoğun duygularla başa çıkmakta yetişkinler kadar başarılı olamayabilir, bu yüzden onların duygu yüklerini azaltmalısınız.”

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı