Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Deniz Üstü Rüzgar Enerjisi Projeleri ile Türkiye’de Yeni Bir Dönem

    Deniz üstü rüzgar enerjisi projeleri, Türkiye’de enerji üretiminde devrim yaratıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının artışıyla sürdürülebilir bir gelecek için adım atan Türkiye, bu projelerle ekonomik ve çevresel faydalar sağlamayı hedefliyor.

    Deniz üstü rüzgar enerjisi projeleri, Türkiye'de enerji üretiminde devrim yaratıyor.

    Deniz Üstü Rüzgar Enerjisi ile Yeni Bir Dönem

    Hyundai Electric Türkiye CEO’su Halil İshakoğlu, deniz üstü rüzgar enerjisi santralleri (RES) ile enerji sektöründe önemli bir dönüşümün başladığını vurguladı. İshakoğlu, “Türkiye’de elektrik tüketimi, sanayi ve nüfus yoğunluğu nedeniyle ülkemizin batı kesiminde yoğunlaşmış durumda. Talebe yakın enerji kaynakları oluşturmak, sürdürülebilir bir enerji sistemi için kritik öneme sahip. Doğu-batı arasında 5-10 GW kapasiteleri alternatif kaynaklarla batıda oluşturabilirsek, sistemin sürdürülebilirliğine büyük katkı sağlayabiliriz. Bu noktada deniz üstü RES projeleri, önemli bir alternatif sunuyor” dedi.

    Dünyada artan veri merkezleri, elektrikli otomotiv satışlarındaki rekorlar ve uzun yıllardır süregelen şehirleşme trendi, elektriğe olan talebi her geçen gün artırmakta. Benzer bir eğilim Türkiye’de de gözlemleniyor. 7 Ekim 2021’de onaylanan Paris İklim Anlaşması çerçevesinde, 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefi belirlenmiş durumda. Bu gelişmeler ışığında, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik bir odaklanma süreci başlamış durumda. Türkiye’nin gündeminde yer alan önemli enerji kaynaklarından biri de deniz üstü rüzgar enerjisi santralleri.

    Kısa Vadede 5 GW Potansiyel

    Dünya Bankası raporlarına göre, Türkiye’nin teknik anlamda deniz üstü RES potansiyeli tam 75 GW olarak belirlenmiş. Ancak, teknoloji riski ve yatırım maliyetlerini göz önünde bulundurduğumuzda, Türkiye için kısa vadede yatırıma dönüştürülebilir potansiyelin yalnızca 5 GW olduğu öngörülüyor. Hyundai Electric Türkiye, bu potansiyeli gerçeğe dönüştürmeyi hedefleyen şirketler arasında yer alıyor. İshakoğlu, yatırımların beklenenden daha hızlı bir şekilde başlayabileceğini belirtti.

    Küresel Deneyimle Yeni Adımlar

    Hyundai Electric, deniz üstü RES projelerinde dünya genelinde önemli bir deneyime sahip. Şirket, bu alandaki küresel tecrübesini Türkiye’ye taşımak için çeşitli çalışmalara başladı. İshakoğlu, “Deniz üstü rüzgar enerjisinde sahip olduğumuz bilgi ve deneyimle, Türkiye’nin ilk projesine öncülük etmek istiyoruz. Ülkeler arasında teknoloji transferini etkin bir şekilde gerçekleştirebileceğimize inanıyoruz. Yüzer santraller konusundaki tecrübemizi, Türkiye’deki ilk projede kullanmayı ve bu alanda sağlam bir altyapı kurmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

    Ekosistemi Güçlendirmek ve Riskleri Azaltmak

    Türkiye’nin son 20 yılda gerçekleştirdiği enerji projeleri ile büyük bir ilerleme kaydettiğini belirten İshakoğlu, enerji bürokrasisinin bu başarıda kritik bir rol oynadığını vurguladı. İshakoğlu, “Sürdürülebilir ve yenilikçi bir ekosistem oluşturmak adına risklerin azaltılması ve yatırım süreçlerinin kolaylaştırılması için iki önemli mekanizma devreye alındı: YEKDEM ve YEKA düzenlemeleri. Bu mekanizmalar sayesinde, karasal enerji santrallerinden başarılı bir ekosistem oluşturmayı başardık. Ürettiği ürünlerin büyük bir kısmını ihraç eden bu sektörde, iş gücünün gerekli bilgi birikimini elde etmesi ve tedarik zinciri süreçlerinin başarıyla oluşturulması sağlandı. Aynı başarıyı deniz üstü RES projelerinde de gerçekleştireceğimize inanıyorum. Karasal RES’lerdeki bilgi birikimimizle, denizcilik alanındaki sürekli gelişen yeteneklerimizle, bu alanda da global ölçekte başarılı bir ülke olabiliriz” ifadelerini kullandı.

    Deniz Üstü RES Projesi İçin Hazırlıklar Tamamlanıyor

    Halil İshakoğlu, yatırım süreci ile ilgili olarak şu bilgileri verdi: “2023 yılında, deniz üstü RES projeleri için elektrik taban ve tavan fiyatları belirlendi. Bu desteklerin 10 yıl boyunca süreceği ve yerli ekipmanlar için 5 yıl süreyle devam edecek destek oranlarının tanımlandığı ifade edildi. Yatırımcılar, yönetmelik, izinler ve risk azaltıcı önlemlerle ilgili gelişmeleri yakından takip ediyor. İlk projenin Çanakkale kıyılarında, 500 ile 1.000 MW kapasiteyle projelendirilmesi bekleniyor. İlk projede, rüzgar rejimi konusunda deneyimli yabancı firmalarla iş birliği yapmak önemli. Kore’nin rüzgar rejiminin Türkiye ile benzerliği, elimizi güçlendiriyor. Kullanılacak ekipmanların rüzgar rejimine göre optimize edilmesi, projede büyük bir fark yaratacak. Bu projeyi fonlayacak kurumlar, riski sermaye maliyetine yansıtacaklar. Bu nedenle, birim enerji üretim maliyetlerini doğru bir şekilde belirlemek kritik öneme sahip. Bu şartları sağlayan uluslararası partnerlerimizle çalışmalarımıza başladık” dedi.

    Deniz Üstü RES’te Yüksek İhracat Potansiyeli

    İshakoğlu, deniz üstü RES’te Türkiye’nin ihracat potansiyeline dikkat çekerek, “Dünya Bankası’nın beklentilerine göre, Türkiye’nin deniz üstü rüzgar projelerinde yol haritasını başarıyla hayata geçirmesi durumunda, 2030 yılına kadar 50 bin yeni istihdam oluşturabilir ve gayrisafi yurtiçi hasılaya 10 milyar dolarlık katkı sağlayabilir. Ayrıca, Akdeniz ülkelerinde 2050 yılına kadar 50-100 GW’lık deniz üstü RES projelerinin tamamlanması bekleniyor. Global ölçekte her yıl 25 GW’lık kapasite artışı öngörülürken, kurulum süreçlerinde maliyetlerde de önemli düşüşler bekleniyor. Bu sürece ne kadar erken başlanırsa, ihracat potansiyelinin o kadar artacağı düşünülüyor” şeklinde konuştu.