Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"Gençler rabbime şahsıma sizlerle bir kez daha sizlerle buluşmayı nasip ettiği için hamdüsenalar ediyorum. AK Parti Kocaeli 8’inci İl Kongremizin Kocaeli’ne, tüm ilçelerimize, tüm mahallerimize buralarda yaşayan kardeşlerime vatandaşlarıma hayırlı olmasını diliyorum.
Hizmet bayrağımızı Kocaeli'nde iftiharla dalgalandıran tüm yol ve dava arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum.
Tarihimizin ve medeniyetimizin medarı iftiharı Kocaeli'mizin hal dilinden, gönül dilinden anlayan insanları bugün bizi bir kez daha bağrına bastı. Vefanız ve sevdanız dolayısıyla bu güzel şehrin siz güzel insanlarına kalpten teşekkür ediyorum.
Kocaeli bir yandan coğrafyamızın dört bir yanına evlatlarına evlatlarını gönderirken bir yandan da coğrafyamızın dört bir yanında yetim kalan, öksüz kalan evlatları bağrına basan merhamet abidesi şehirlerimizdendir.
Bu can tende durdukça bu beden nefes aldıkça gönlüm sizinledir, kalbim Kocaeli için atacaktır. Bizim Kocaeli sevgimiz tarife sığmaz. Kocaeli'ne sevgimiz artar eksilmez. Burayı Akçakocaların sevdiği gibi seviyoruz. Süleymanpaşa'ların Orhan Gazilerin sevdiği gibi seviyoruz.
Eylül ayına geldik. Toplam 149 kalem projeyi resmen hizmete açtık. Şehir hastanesi standartlarında inşa ettiğimiz Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi yeni binasını hizmete sunduk. Kocaeli'ni daha da geliştirmek, büyütmek, kalkındırmak için her türlü desteği sağlamayı bundan sonra da sürdüreceğiz.
AK Parti bir siyasi parti olmanın ötesinde bir davası bir derdi bir hayali olanların kurduğu büyüttüğü, bugünlere getirdiği bir teşkilattır. Her kim AK Parti'yi dünyada kabul gören klasik parti işleyişi sınırları içinde değerlendirir ve öyle hareket ederse fena halde yanılır.
Siyaseti bu şekilde uygulayanların kendi iç ilişkilerinde, yönettikleri belediyelerde, uluslararası ilişkilerde nasıl savrulma yaşadıklarına hep beraber şahit oluyoruz.
Bu savrulmaların sonu kendi ülkesine kendi milletine kendi tarihine kendi kültürüne kendi inancına önce yabancılaşmak sonra düşman hale gelmektir. Öyle vahim durumlarla karşılaşıyoruz ki, bu ülkede siyaset yapıyor, bu milletin ekmeğini yiyor, bu devletin kimliğini taşıyor ama bakıyorsunuz ülkeye ve millete açıkça düşmanlık güdüyor.
Milletle milletin değerleriyle ve memleketle bağını tamamen koparmışlar, rüzgar nereye eserse hemen oraya dümen kırıyorlar. Sabiteleri, ilkeleri, uğruna zorluklara göğüs gerecekleri ülküleri kalmamış. Aynı yanlışı yapmaya devam ediyorlar. Milletin kurduğu ve bugünlere milletin getirdiği AK Parti asla böyle olmamıştır, olmayacaktır, olmaması için ne gerekiyorsa yapacağız.
Hak ve halk hesaba çekmeden biz kendimizi hesaba çekeceğiz. Nefsimizi sorgulamaktan 'acaba nerede kusurumuz var' sorusunu kendimize sormaktan asla ve asla kendimizden korkmayacağız.
Eksiği, hatayı, günahı hep kendimizde arayarak hakkın, hakikatin doğrunun izinden gideceğiz. AK Parti'nin temsilcisi olduğu dava medeniyet davasıdır. Bu dava büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa etme davasıdır. Bu dava adalet, hürriyet ve hep birlikte onurlu bir yaşam davasıdır.
Birilerinin yaptığı gibi kutlu davayı günlük siyaset uğruna bozuk para gibi harcamayacağız, istismar etmeyeceğiz, eğip bükmeyeceğiz. Milletimizi ayakta tutan kadim değerlere sıkı sıkıya sahip çıkacağız.
Ülkemizle ilgili hayal ve hedeflerimizden milim taviz vermeyeceğiz. Kalbimizi hakka bağlayacak, sırtımızı millete yaslayacak, yüzümüzü tüm insanlığa döneceğiz. Enaniyet, kibir, büyüklenme, riya, haset, zehirli dili kapımızdan içeri sokmayacağız.
Tüm kesimleri, inançları, meşrepleriyle insanımızın her biri samimi, hasbi, harbi, ümitvar, gönül alıcı, çözüm odaklı yaklaşımla kucaklayacağız. Beldesinden ilçesine, ilinden genel merkezine kadar AK Parti teşkilatlarının kapısı tıpkı bir tekke kapısı gibi gelen herkese açık olmalıdır. Hiç şüphesiz teröristle, hainle, hırsızla, arsızla işimiz olmaz. Zaten onların yolu da AK Parti'yle asla kesişmez.
Bunun dışında herkesi muhabbetle bağrımıza basarak eser ve hizmet siyasetimizi sürdürmekte kararlıyız. Nefsimizi zincire vurmadan, rahatı huzuru bir kenara atmadan, mağdurun ve mazlumun sesi olmadan, yürekten yüreğe esmeyen AK Parti'nin temsilciliğini yürüttüğü davaya layık olamayız.
Kongrelerimiz şahsi hesapların değil Türkiye sevdasının, Türk milletine hizmet etme yarışının yaşandığı zeminlerdir. Halef ve selefin bir arada olduğu, yol arkadaşlığının devam ettiği, eski ve yeni ayrımlarının yapılmadığı kucaklaşma vesileleridir.
Bir taraftan eski yol ve dava arkadaşlarımızla ahdimizi tekrar yenilerken diğer taraftan da yeni isimlerle kadrolarımızı takviye ediyoruz. Ne kimseye vefasızlık yaptık ne de statükocu olduk. Emektarlarımızın tecrübesini gençlerimizin heyecanıyla birleştirerek 23 yıldır Türk siyasetine damgamızı vurduk. Bugün de yarın da aynı yolda yürümeye devam edeceğiz.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte ülkeyi yönetmek için milletimizin yarısından fazlasından oyunu almamız gerekiyor. 85 milyon vatandaşımızdan biraz önce ifade ettiğimiz çok küçük kesim dışında herkesin gönlünü kazanmak durumdayız.
Türkiye'de AK Parti ve Cumhur İttifakı'ndan başka bu çıtayı hareket olmadığını gösteriyor. Son mahalli seçimlerde arzu etmediğimiz neticeyi elde etmiş olsak da bunu bir yol kazası olarak kabul ediyoruz.
Son seçimlerden çıkardığımız dersler ışığında gereken düzeltmeleri her kademede yapıyoruz ve yapacağız. Önümüzdeki seçimlerde yeniden yüzde 50 çıtasını üzerine çıkacağımızdan şüphe duymuyorum.
Yeter ki şöyle toparlanıp, kendimize gelelim. Misyonumuzun ne olduğunu hatırlayalım. Yüreğimizi ve kollarımızı milletimize açalım. Gerisinin kendiliğinden geldiğini zaten göreceksiniz. Aşkla çalışan, aşkla koşan, davasına aşkla hizmet eden yorulmaz. Biz de aşkla, sevda ile, samimiyetle çalışarak Türkiye Yüzyılı'nı adım adım inşa edeceğiz.
Bölgemizde ve dünyada yaşanan her hadise omuzlarımızdaki yükün ne kadar ağır olduğunu bizlere yeniden hatırlatıyor. Son 2 haftadır Suriye'deki gelişmelere bakmak bile AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın Türkiye için ne manaya geldiğini anlamak için yeterlidir.
Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye batıdan dışlanıyor diyerek ülkemizi bu çatışmanın tarafı haline getirmek için adeta seferber oldular. Azerbaycan 30 yıllık işgalin ardından Karabağ'ı kurtarmak için harekete geçtiğinde en fazla tepki bizim muhalefetten geldi.
Dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı çıktı, Türkiye'yi Azerbaycan'a silah yardımı yapmakla suçladı. Libya krizinde başkalarından evvel CHP ve şurekasından tepki gördü. 'Libya'da ne işimiz var' diyeni mi ararsın? Arap çölü diyerek insanları aşağılananları mı ararsınk. Suriye krizi bunların tüm foyasının ortaya dökülmesini sağlamıştır.
Suriye meselesi Türkiye'deki kimin nerede durduğunu özellikle gösteren bir turnusol olmuştur. Hatırlayın o günlerde CHP'nin devrik genel başkanı 'Ortadoğu bataklığı' diye oryantalist bir kavram uydurdu. Ne anlama geldiğini kendisinin de bilmediği kavram üzerinden hem kamuoyunu hem toplumu zehirledi, nefret tohumları saçtı.
MİT TIR'ları kumpasında FETÖ'cü alçaklara destek verilmesinden PKK'nın Suriye uzantısına kadar her yolu denediler. Baas rejimini aklamak için vicdanlarını bile tatile çıkardılar. Suriyeli muhacirlere dönük nefret söylemlerini burada saymıyorum.
Evini, yurdunu, eşini, dostunu kaybetmiş mazlumları sırf seçimde 2-3 oy daha fazla alabilmek için arsızca hedef gösterdiler. Neonazi örgütlerinin Avrupa'daki gurbetçilere yaptıklarını maalesef CHP ve yandaşları ülkemizdeki muhacirlere yaptı.
Suriye meselesinde açıkça çuvallamalarına rağmen yanlışta israr etmeyi halen sürdürüyorlar. Kendi iç kavgalarına, iç ayak oyunlarına öylesine dalmış durumdalar ki, Türkiye'de, bölgemizde, dünyada neler oluyor haberleri bile yok.
Bir gün evvel Suriye'deki sorunun çözümünü Esed'le görüşmekten geçtiğini söylerken ertesi gün Suriye diktatörden kurtuldu diyerek omurgasızz bir şekilde bataklıkta çırpınıp durdular.
Suriyeli mazlumlara yönelik ırkçı histeri nöbetleri tam 13 yıl bir türlü geçiremedi. Baas rejimin hapishanelerinden yansıyan insanlık dışı işkence, ölüm ve zulüm görüntüleri bile bunları insani çizgiye getirmedi. Bir garibin elinden tutmak yerine hala yerinden yurdundan edilmiş gariplere kin kusuyorlar.
Dün sayın Özel çıkmış güya PYD üzerinden bizi sıkıştırmaya çalıştırıyor. Bölücü terör örgütünün Suriye uzantıları ile ilgili bizim duruşumuz bellidir sayın Özel. PYD'yi terör örgütü olarak görüp görmediğinize cevap vermek asıl sizin görevinizdir.
Ülke ülke dolaşıp bu örgütün reklamını yapan da sizin milletvekillerinizdi. Bölücü örgütün Suriyeli uzantısına kefil olan sizin eski genel başkanınızdı. Çıkın ve açıklayın YPG konusunda siz de eski genel başkanınız gibi mi düşünüyorsunuz?
Bayrak değiştirmek ne zaman PKK'nın uzantılarını aklamak için yeterli olmaya başladı. Hadi Suriye'yi bilmiyorsunuz, PKK'nın 40 yıldır çevirdiği dolapları da mı bilmiyorsunuz? Allah bunlara basiret ve feraset versin. Tüm bu krizlerde Türkiye'nin kaptan köşkünde AK Parti'nin olması Türkiye'nin şansıdır.
CHP'nin bırakın Türkiye'yi yönetmek simit tezgahını yönetecek kabiliyete sahip olmadığı daha iyi anlaşılacak. Bir yanda Putin diğer yandan Amerika'nın müstakbel başkanı Trump'ın oyun planına dünya sıkışmıştır. 22 yıllık iktidarımızda sağladığımız siyasi, ekonomik diplomatik kazanımlar sayesinde artık Türkiye de bu küresel oyunun önemli aktörleri arasına girmiştir.
Türkiye her önemli meselede görüşü sorulan, duruşu merak edilen bir ülke haline getirdik. Türkiye'nin CHP yönetimi altında tüm bu sınamalar, krizler, siyasi, ekonomik, diplomatik çekişmelerden geçtiğini düşünebiliyor musunuz? Hep beraber sırt sırta vererek Türkiye'ye daha nice başarılar, nice zaferler yaşatacağımıza inanıyoruz. Siz yol ve dava arkadaşlarımıza sonuna kadar güveniyorum.
Verdiğimiz sözlerin arkasındayız. Kocaeli'nin projelerini de yakından takip ediyorum. Büyükşehir belediyemiz ve Cumhur İttifakı'na mensup ilçe belediyelerimiz zaten harıl harıl çalışıyor. SGK'ya tek kuruş borcu olmayan, hiçbir banka veya kuruluşa kredi borcu bulunmayan belediyelerden bahsediyorum.
Bir ofiste toplanıp para kulesi yapmaktan, şişirilmiş konser faturaları üzerinden beytülmali yağmalamaktan başka hiçbir icraatları yok. Borç üstüne borç yapan bundan da hicap duymayan belediyeleri silkelemeye devam edeceğiz.
Temel belediyecilik hizmetlerini dahi sunmaktan aciz durumdalar. Bunlarınki reklam belediyeciliği bizimki hizmet belediyeciliği. Arada dağlar kadar fark var. Vizyon, ufuk, yaklaşım farkı var."
Hibya Haber Ajansı