Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Çukurova Üniversitesi’nden Plastik Kirliliği Uyarısı ve Küresel Mücadele

Çukurova Üniversitesi, plastik kirliliği konusunda kritik uyarılarda bulunarak, bu küresel soruna dikkat çekiyor. Araştırmalar ve çözümlerle dolu bu içerik, çevre bilincini artırmayı hedefliyor.

Çukurova Üniversitesi, plastik kirliliği

Çukurova Üniversitesi’nden Plastik Kirliliği Uyarısı

Adana’da bulunan Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Mikroplastik Araştırma Grubu Kurucusu Prof. Dr. Sedat Gündoğdu, dünya genelindeki plastik üretimindeki artışa dikkat çekerek, denizlere ulaşan plastik atık miktarının önümüzdeki 50 yıl içinde 20 milyon tondan 60 milyon tona çıkmasının beklendiğini vurguladı. Gündoğdu, “Plastik üretimi en az %50 oranında azaltılmalıdır. Bu şekilde bile önümüzdeki 50 yıl içinde doğaya saldığımız plastik miktarını minimize etmek mümkün olabilir,” dedi.

Yapılan araştırmalar, insan vücudunun birçok organında, mideden beyine, çeşitli dokulardan kan ve plasentaya kadar plastik kalıntılarının bulunduğunu ortaya koydu. Bu plastik kirliliğiyle ilgili izlerin dünya genelinde her yerde bilim insanları tarafından tespit edildiği bildirildi. Ancak, Güney Kore’de başlayan Küresel Plastik Anlaşması için gerçekleştirilen 5’inci Hükümetlerarası Müzakere Komitesi (INC-5) oturumu, bir anlaşmaya varılmadan sona erdi. Nihai bir karar almak üzere tekrar bir araya gelme kararıyla toplantı ertelendi.

INC-5 Oturumunun Değerlendirilmesi

ÇÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Gündoğdu, Türkiye’nin de katıldığı INC-5 oturumunda gerçekleştirilen görüşmeleri değerlendirdi. Gündoğdu, dünya genelinde plastik kirliliğinin boyutlarını şu şekilde ifade etti: “Plastik anlaşması görüşmeleri, 2022 yılında Kenya’da yapılan bir toplantı ile başlamıştı. Bu toplantının amacı, 2025 yılı sonuna kadar küresel bağlayıcılığı olan bir plastik anlaşmasının imzalanması ve tüm ülkelerin plastikle ilgili politikalarını bu çerçevede belirlemesiydi. Ne yazık ki, 5’inci toplantı anlaşma metni hazırlanmadan sona erdi.”

Petrol Üreten Ülkelerin Direnişi

Oturumda bir sonuca ulaşılamamasının, özellikle petrol üreten ülkelerin direnişinden ve anlaşma metni üzerindeki itirazlarından kaynaklandığını belirten Gündoğdu, şunları söyledi: “Petrol üreten ülkeler, plastik üretiminin azaltılmasına dair herhangi bir ifadenin metinde yer almasına karşı ciddi bir direnç gösterdi. Bunun yanında, Yüksek Hırslı Koalisyon adı verilen, başını Norveç ve Ruanda’nın çektiği 100’e yakın ülke, plastik anlaşmasının küresel bağlayıcılığının yalnızca plastik üretiminin azaltılmasıyla mümkün olabileceğini savunuyordu. Farklı ülkelerin oluşturduğu grupların tartışmalarında ne yazık ki kesin bir sonuç ortaya çıkmadı. Ancak, eksik veya etkisiz bir anlaşma metninin çıkmasındansa, bir sonraki toplantıda müzakerelerin yeniden sürdürülmesi kararı alındı.”

Kimyasal Maddeler ve Tartışmalar

Prof. Dr. Gündoğdu, özellikle metnin 3’üncü maddesinde tartışmaların yoğunlaştığını belirterek, “Bazı plastik türleri ve kimyasal gruplarının yasaklanması birçok devlet tarafından önerildi. Çünkü plastik denilince akla gelen ilk şey kimyasallardır. Plastiğin içerisinde toplamda 16 bin kimyasal madde bulunmaktadır. Bu nedenle bu konu üzerinde tartışmalar yoğunlaştı. Artık sadece petrol üreten ülkelerin değil, aynı zamanda Meksika’nın öncülüğündeki plastik üretiminin azaltılmasını talep eden ülkelerin de görüşlerinin belirleyici olduğunu görüyoruz. Ruanda ve Pasifik adalarındaki birçok ülkenin yer aldığı bir grup, ‘plastik üretiminin azaltılmasının, plastik kirliliğini önlemenin tek ve en etkili yolu’ olduğunu savunuyor. Bu durum, bir sonraki toplantıda plastik üretiminin sınırlandırılması maddesinin anlaşma metnine eklenmesi umudunu doğurdu. Özellikle Akdeniz’de kıyıları en fazla plastikle kirleten ülkelerden biri olan Türkiye’nin de bu talepler doğrultusunda plastik üretimini sınırlandırıcı bir pozisyonda yer almasını bekliyoruz,” ifadelerini kullandı.

Plastik Kirliliği ve Gelecek Tehditleri

Plastik kirliliğinin sadece atık yönetimiyle engellenebilecek boyutların çoktan aşıldığını belirten Prof. Dr. Gündoğdu, dünya genelindeki tehlikelerin boyutlarını şu şekilde açıkladı: “Tüm atık yönetim altyapısını ne kadar düzenlesek de, geri dönüşüm altyapısını ne kadar güçlendirmiş olursak olalım, bunların hiçbiri plastik kirliliğini uzun vadede azaltamaz. Yürütülen çalışmalar, denizlere giden plastik atık miktarının önümüzdeki 50 yıl içerisinde 20 milyon tondan 60 milyon tona çıkacağını göstermektedir. Bu durum, plastik üretimindeki artış planlamasıyla doğrudan ilişkilidir. Plastik üretimi en az %50 oranında azaltılmalıdır. Böyle bir senaryo dahi, önümüzdeki 50 yıl içinde doğaya saldığımız plastiklerin minimize edilmesini mümkün kılabilir. İklim değişikliği için de benzer bir durum söz konusu. Şu an tüm karbon salınımını durdursak bile, önümüzdeki 100 yıl boyunca iklim değişikliği etkilerini yaşamaya devam edeceğiz. İyileşme sürecinin başlaması ise bir 100 yıl sonrasını bulabilir. Çünkü gezegenin birçok anlamda sınırlarını bu kirleticilerle aşmış durumdayız.”