Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Çiftçilerin Desteklenmesi ve Tarım Sektöründeki Sorunlar

    Çiftçilerin desteklenmesi ve tarım sektöründeki sorunlar üzerine kapsamlı bir inceleme. Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği, ekonomik zorluklar ve çözüm önerileri hakkında bilgi edinin.

    Çiftçilerin desteklenmesi ve tarım sektöründeki sorunlar üzerine kapsamlı bir inceleme.

    (ANKARA) –

    CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, tarım sektörüyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. 2006 yılında kabul edilen bir yasanın, milli gelirin yüzde birinin çiftçilere verilmesi gerektiğini belirttiğini hatırlatan Gürer, “Bu kanun, AKP iktidarı döneminde çıkarıldı. Ancak ne yazık ki uygulamada ciddi bir eksiklik var. 2025 yılına geldiğimizde milli gelirin yüzde biri 615 milyar lira yapıyor. Peki, çiftçiye 2025 yılında ne kadar destek veriliyor? Sadece 135 milyar lira. Yani, 480 milyar lira çiftçilerin cebinden bu bütçe ile çalınıyor,” diye konuştu.

    Niğde’nin Yeşilgölcük köyünü ziyaret eden Gürer, burada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın boykot çağrısını ve fahiş fiyat söylemlerini eleştirerek, “Gübre fiyatlarının fahiş olduğunu görmemek, tohum fiyatlarını göz ardı etmek ve ardından vatandaşların alışveriş yapmasını önermenin mantığı yok. Enflasyonu bu şekilde düşüreceğini sanıyor. Ancak alışveriş yapılmadığında, raftaki ürünlerin satışı gerçekleşmeyecek ve para döngüsü sağlanamayacaktır. Bu, Nasrettin Hoca’nın hikayesine benziyor,” dedi.

    Gıda fiyatlarının büyük ölçüde aracılar ve toptancılar tarafından belirlendiğine dikkat çeken Gürer, bu grupların çoğunun iktidara yakın olduğunu öne sürdü. “Türkiye’de gıda satışında fiyatları belirleyen toptancıların, ithalatçıların ve aracılarının yüzde 70’i AKP’ye üye. Sayın Cumhurbaşkanı bu durumu değiştirmek için bir talimat verse, ‘Ben sizden bu ürünlerin fiyatını düşürmenizi istiyorum’ dese, yarın yüzde 50 fiyat düşüşü yaşanır,” diye vurguladı.

    “Çiftçinin kullandığı mazottan ÖTV ve KDV’yi kaldır, destek bu şekilde olur”

    Gübre ve mazot destekleri konusunu gündeme getiren Gürer, çiftçilerin artan maliyetlerle baş etmekte zorlandığını belirtti. “2025 yılı için ayrılan gübre desteği 8 milyar 250 milyon lira. Ancak sadece geçen yıl DAP gübre ve üre gübreye gelen zam ton başına 5 bin lira. Kişi başı gübre desteği ise yalnızca bin 850 lira. Aynı şekilde, 2025 yılı Cumhurbaşkanlığı planında yer alan mazot desteği rakamı ise 20 milyar lira. Çiftçimiz yılda 3,5 milyar litre mazot kullanıyor. Mazottan alınan ÖTV ve KDV toplam 50 milyar lira. Dolayısıyla ben diyorum ki, desteği vermek yerine, çiftçinin kullandığı mazottan ÖTV ve KDV’yi kaldır, destek bu şekilde olur,” dedi.

    2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu’nun gerekliliklerinin yerine getirilmediğini belirten Gürer, eleştirilerini sürdürdü: “Bu kanun, milli gelirin yüzde birinin çiftçiye verilmesini öngörüyor. Ancak 2025 yılında çiftçilere verilecek destek sadece 135 milyar lira. Bu da gösteriyor ki, 480 milyar lira çiftçilerin cebinden alınıyor.” Gürer, Türkiye’nin tarımsal üretimde kendi kendine yeterlilik iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirterek, “Kendi kendimize yeter bir ülke olduğumuzu iddia ediyorlar. Ancak Türkiye’de kendi kendine yeten ürünler sınırlı. Narenciye, domates ve kuru üzüm gibi ürünleri ihraç edebiliyoruz. Ancak buğday, arpa, ay çekirdeği, bitkisel ham yağ, mercimek ve pamuk gibi ürünlerde yetersizlik yaşıyoruz,” dedi.

    “Mercimek ürettiğimiz kadar ithal ediyoruz”

    Gürer, 21 üründe arz açığı olduğunu vurgulayarak, “Bu ürünlere destek verilmesi gerekiyor. Ürettiğimiz kadar pamuk ithal ediyoruz. Mercimek ürettiğimiz kadar ithal ediyoruz. Fasulye ve diğer temel gıda ürünlerinde yetersizlik söz konusu. Örneğin, geçen yılın altında fiyatla depoda satılan fasulye, markette 402 liraya satılmaktadır,” ifadelerini kullandı.

    “Uruguay’a, Brezilya’ya mahküm olmasak daha iyi değil mi?”

    Hayvancılık sektöründeki yanlış politikaları da eleştiren Gürer, “Çiğ sütün alım fiyatı 17 lira 15 kuruş olarak belirlenmişken, küçük aile işletmeleri çiğ sütü 12 liraya satamıyor. Ayrıca, son iki yılda 1 milyon 200 bin hayvan ithal edildi. 2010 yılından itibaren toplamda 10 milyon hayvan ithal edildi. Bu 10 milyon hayvanın desteğini bizim besicimize verseler, Uruguay’a ve Brezilya’ya bağımlı olmaktan kurtulmuş oluruz,” dedi.

    “Madde bağımlılığı arttı, aile yapısı sarsıldı”

    Gürer, ekonomik sorunların toplumun her kesimini etkilediğine dikkat çekerek, “Gelir düşüklüğü ve artan yoksulluk, insanları olumsuz etkiliyor. Günümüzde, cebine para koyan kişiler, ‘Benim derdim bitti, diğerleri önemli değil’ anlayışına sahip. Bu tür bir yaklaşım kabul edilemez. Madde bağımlılığı arttı, aile yapıları sarsıldı. Çocuklarımız işsiz, gelir düzeyleri düşük, istediğimiz ürünleri almakta zorlanıyoruz. Sorunları görmemiz gerekiyor,” ifadelerini kullandı.

    “Kaybeden üretici ile sabit gelirli işçi, emekli, tüketici oluyor”

    Gürer, bir kilo buğdayın fiyatının simit fiyatı ile karşılaştırılamayacak kadar düşük olduğuna dikkat çekerek, “Niğde’den Ankara’ya otobanda yol alırken 420 lira yol parası ödüyorsunuz. Yolda bir simit almak istediğinizde 25 lira ödüyorsunuz. 1 kilo buğdaydan 8 simit çıkıyor. 1 kilo buğday un haline geldiğinde ise 800 gram un elde ediliyor. Bu durumda, 800 gramdan 8 simit çıkması ile buğdayın gerçek fiyatı düşüyor. Üretici dışında herkes fiyatını kendi koşullarına göre ayarlıyor. Sonuçta kaybeden, üreticilerle sabit gelirli işçi, emekli ve tüketiciler oluyor,” diye sözlerini tamamladı.