Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    CHP İstanbul Gençlik Kolları’ndan 2025 Bütçesine Tepki

    CHP İstanbul Gençlik Kolları, 2025 bütçesine yönelik eleştirilerini dile getirerek gençlerin beklentilerini ve taleplerini vurguladı. Gençlik politikalarındaki eksikliklere dikkat çekilen bu açıklamalar, kamuoyunda geniş yankı buldu.

    CHP İstanbul Gençlik Kolları,

    (İSTANBUL)

    CHP İstanbul Gençlik Kolları üyeleri, Beyazıt Meydanı’nda önemli bir basın açıklaması gerçekleştirdi. TBMM’de devam eden 2025 bütçesi görüşmelerine tepki gösteren gençler, “Bu bütçede gençlere yer yok. Bu bütçede öğrencilere yer yok” ifadelerini kullandı. Açıklamada, “Günlük harcaması 21,5 milyon olan saray; gençlere 3 bin TL ile geçinin diyor. Her akşam yatmadan önce manda yoğurduna, Medine hurması doğrayıp, içine kestane balı ve yulaf atmayı önerenler; gençlere ‘bir simit bir çayla karnınızı doyurun’ diyor. Yeni yurtlar inşa etmeksizin 4 kişilik odaları 6 kişiye, 6 kişilik odaları 8 kişiye çıkararak kapasiteyi artırdık masalı anlatanlar; gençlere ‘koğuş sistemine razı olun’ diyor” denildi.

    CHP İstanbul Gençlik Kolları üyeleri, üniversite öğrencilerinin barınma ve geçim sıkıntılarını dile getirmek amacıyla Beyazıt Meydanı’nda toplandı. İstanbul Üniversitesi’nin önünde bir araya gelen CHP’li gençler, basın açıklamalarında şu ifadeleri kullandılar:

    “Güvensiz yurtlarda, ihmalkarlıklarınız sonucu can vermeye razı değiliz. Sağlıklı beslenmek en temel hakkımız.” Bugün KYK yurtlarının kapasitesi, üniversite öğrencilerinin yalnızca 5’te 1’ine yetiyor. Özel yurtlara servet ödemek ve cemaat yurtlarına muhtaç kalmak istemiyoruz. Güvenli, sağlıklı ve insanca yaşanılabilir öğrenci yurtları bizim hakkımız. 3 bin TL bursla, ders çalışmamız gereken gecelerde ayın sonunu nasıl getireceğimizi düşünmek istemiyoruz. Geçinebileceğimiz burslar bizim hakkımızdır.

    Beyazıt Meydanı’ndayız. İstanbul’un en eski, fakat en genç meydanındayız. Türk gençliğinin bağımsızlık, özgürlük ve hak mücadelesine yıllarca tanıklık etmiş bir meydandayız. Tarihe baktığımızda, siyasi baskılara ve yapısal bozulmalara karşı tek ses olan öğrencilerin bizlerden koparıldığını görebiliyoruz. 50 yıl öncesine gittiğimizde, 6. Filoya karşı mücadele veren, yumruğunu havaya kaldıran bir gençliği görüyoruz. 40 yıl öncesine gittiğimizde; darbelerin karanlığında kurulmuş YÖK gibi yapılar ve öğrenci hürriyetini baskılayan yasalara karşı yükselen öğrencilerin sesleri yankılanıyor. Bu meydan, gençliğin hak arayışının sembolü olmuştur. Bugün burada, bu hafızaya bir not düşmek için toplandık.

    “Bu bütçede gençlere, öğrencilere yer yok” Bugün konuşmak zorundayız. Çünkü siyaset, bütçe hakkı üzerine yapılır ve bütçe, bir iktidarın tercihlerinin en açık göstergesidir. Bu bütçeyi incelediğimizde, gençlerin ve öğrencilerin burada yer almadığını açıkça görüyoruz. Bu bütçe, son 21 yılda milleti yoksullaştıran, gençleri işsizleştiren, emeği ucuz iş gücü haline getiren ve gelir adaletsizliğini büyüten bütçelerden hiçbir farkı yok. İktidarın tercihi yine gençler değil.

    “Geçinemiyoruz diyen gençlerin sesi buradadır” Gençler için, öğrenciler için bu bütçenin özeti şudur: Günlük harcaması 21,5 milyon olan saray; gençlere ‘3 bin TL ile geçinin’ diyor. Her akşam yatmadan önce manda yoğurduna Medine hurması doğrayıp, içine kestane balı ve yulaf atmayı önerenler; gençlere ‘bir simit bir çayla karnınızı doyurun’ diyor. Yeni yurtlar inşa etmeksizin, 4 kişilik odaları 6 kişiye, 6 kişilik odaları 8 kişiye çıkararak kapasiteyi artırdık masalı anlatanlar; gençlere koğuş sistemine razı olun diyor. Bugün buraya duymadığınız sesleri getirdik. Kulak tıkadığınız çığlıkları, yüz çevirdiğiniz yüzleri getirdik. Geçinemiyoruz diyen gençlerin sesi buradadır. Barınamıyoruz diyen öğrencilerin sesi buradadır. İhmalkarlıklarınız sonucu düşen asansörde can veren Zeren’in çığlıkları buradadır. Cemaat yurduna mahkum bıraktığınız, baskılara dayanamayarak canına kıyan Enes’in yüzü buradadır. Bu sesleri, bu çığlıkları duyun. Bu yüzlere iyi bakın. Gençlerin talepleri tam burada.

    “Aynı acıları bir daha yaşamak istemiyoruz” Açıkça ifade ediyoruz: Koğuş sistemine razı değiliz. Güvensiz yurtlarda, ihmalkarlıklarınız sonucu can vermeye razı değiliz. Sağlıklı beslenmek en temel hakkımız. Bugün KYK yurtlarının kapasitesi üniversite öğrencilerinin yalnızca beşte birine yetiyor. Özel yurtlara servet ödemek, cemaat yurtlarına muhtaç kalmak istemiyoruz. Güvenli, sağlıklı, insanca yaşanılabilir öğrenci yurtları hakkımız. 3 bin TL bursla, ders çalışmamız gereken gecelerde ayın sonunu nasıl getireceğimizi düşünmek istemiyoruz. Geçinebileceğimiz burslar hakkımız. Başka bir bütçe, başka bir gelecek mümkün.

    “Gençlere değer veren bir irade mümkün” Bu ülkenin değerli gençleri, sevgili arkadaşlarımız, birlikte aşmamız gereken ortak dertlerimiz var. Güzel yaşamayı, kıymet görmeyi, geleceğimizi kurmayı hak ediyoruz. Bizi ‘ancak bu kadarının olabileceğine’ inandırmak istiyorlar. Oysa gördük ki, istenirse kaliteli yurtlarda 2 kişi kalmak da mümkünmüş. Kent lokantalarında uygun fiyatla doymak da mümkünmüş. Festivaller ve şenlikler yapmak, birlikte neşelenmek de mümkünmüş. Daha çok burs, daha çok imkan, daha kaliteli kütüphaneler sağlamak hiç de zor değilmiş. Bunların hepsini yerel yönetimlerimizde başardık. Gençler için başka bir hayatın mümkün olduğunu gösterdik ve artık bizler azla yetinmek istemiyoruz.

    “Umutsuz değiliz” Yerel yönetimlerde başardığımızı ülkemizde de başarabileceğimize inanıyoruz. Ülkemizi çok seviyoruz. Bu güzel ülkenin eşit ve onurlu yurttaşları olarak layık olduğumuz şekilde yaşamak istiyoruz. Dar bir zümrenin elinde çarçur edilen kaynakları, yeniden biz gençler için kullanacak iradeyi iktidara taşımak üzere sağlam adımlarla yürüyoruz. Sen de gel, adımlarımıza bir yenisi eklensin. Daha güçlü yürüyelim. Gel, sesimize ses kat. Daha gür çıksın sesimiz. Gel, layık olduğumuz ortak geleceği hep birlikte kuralım. Parasız ve bilimsel bir eğitime ulaşabildiğimiz; kamuda liyakatin esas, emeğin değerli, adaletin hakim olduğu; kendimizi genç hissettiğimiz, geleceğe umutla bakabildiğimiz özgür ve güzel günler hayal değil. Yanı başımızda. Umutsuz değiliz. Umut var. Umut burada.