Haber: Çağatan AKYOL – Kamera: Umut Emre GÖKBULUT
(İSTANBUL) – Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, yerine kayyum atanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in durumunu eleştirerek, 50 gündür kendisi hakkında iddianame yazılmamasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. Özel, “Bir an önce iddianamenin yazılmasını, Ahmet Özer’in tutukluluğunun sona ermesini ve suçsuzluğunun kanıtlanmasını talep ediyoruz. Buradan, tüm Türkiye’ye ibret-i alem olsun diye ifade etmek istiyorum ki; Ahmet Özer’in 1 Ocak 2012’den bu yana gerçekleştirdiği tüm telefon görüşmeleri incelenmiş. İçlerinden geçmişte suç işlemiş ya da herhangi bir örgütle bağlantılı olabilecek 12 kişi seçilmiş ve bu kişiler üzerinden suç uydurmaya çalışıyorlar.” şeklinde konuştu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde bir dizi ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaretler sırasında Özel, yerine kayyum atanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, Gezi Parkı tutukluları Osman Kavala, Tayfun Kahraman ve Can Atalay ile eski Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile bir araya geldi. Özel’e, Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, İstanbul Milletvekili Ali Gökçek, Muğla Milletvekili Gizem Özcan, Edirne Milletvekili Ahmet Baran Yazgan ve İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de eşlik etti.
Yapılan ziyaret sonrasında, cezaevi önünde şu açıklamaları yaptı:
“Ömrü boyunca barışı savunmuş bir kişi”
“İki kişiden birinin oyunu alarak seçilmiş olan Belediye Başkanı Ahmet Özer’i, tutukluluğunun 51. gününde ziyaret etmenin üzüntüsünü yaşıyorum. Kendisi, bu ülkenin Cumhurbaşkanından, Cumhurbaşkanı Yardımcısından, bakanlardan ve Meclis Başkanlarından aldığı davetlerle, Kürt sorununu barışçıl yollardan çözme konusunda görüş bildirmiş; ömrü boyunca silahlı mücadeleye karşı çıkmış ve her zaman demokratik açılımları ve barışı savunmuştur. Şu anda 17-25 Aralık haftasındayız… Hatırlarsanız Sayın Bahçeli bu haftayı ‘yolsuzlukla mücadele haftası’ olarak tanımlamış ve Sayın Erdoğan’ı, ailesini ve siyaset arkadaşlarını yolsuzluğun üstünü örtmeye çalışmakla sürekli olarak suçlamıştır. O haftanın isim babası Devlet Bahçeli. Yaşananlar, o dönemlerde ne yaşandıysa, bugün de aynı şeyleri yaşıyoruz. Gerçekleştirdiğim her bir ziyaret, bu açıdan büyük bir anlam taşımaktadır.”
“Biber salçası satan biriyle yapılan görüşmeler şüpheli sayıldı”
Özel, Ahmet Özer’in, utanç verici ve itibarsızlaştırıcı bir süreç sonunda tutuklandığını belirterek, “Bütün Türkiye’ye ibret-i alem olsun diye açıklıyorum ki; Ahmet Özer’in 12 yıl boyunca geriye dönük olarak, 1 Ocak 2012’den itibaren yaptığı tüm telefon görüşmelerini incelemişler. Bu görüşmelerin içinden geçmişte suç işlemiş veya herhangi bir örgütle irtibatlı olabilecek 12 kişiyi seçmişler. Bu kişiler üzerinden Ahmet Özer’e suç uydurmaya çalışıyorlar. Örneğin, o 12 kişiden biri öğrenci velisi, ‘Kayıt için yardım istedim Ahmet Özer’den’ diyor ve ‘7 yıldır bir daha görüşmedim’ şeklinde ifade ediyor. Diğer bir kişi, Ahmet Özer’in resmi denetimden geçmiş, ISBN numarası olan, savcılıkça hakkında bir işlem başlatılmamış kitabının tasarımını yapıyor. Ahmet Bey ile iki ay içinde yedi kez telefonda görüşmüş. Bununla suçlanıyor. Bir başka örnek ise, Ahmet Özer’in kızının kiracısı olan biriyle yaptığı görüşme. Ayrıca, biber salçası satan biriyle yapılan telefon görüşmeleri de şüpheli olarak değerlendiriliyor. Bu kişi, ‘Ahmet Bey, ben geldim, biber salçalarını getirdim’ diyerek görüşme yapıyor. Bu kişiyle yaptığı telefon görüşmeleri, terör soruşturmasına neden olabiliyor. Böyle bir durum insanın aklına zarar veriyor.” diye konuştu.
Özel, şunları ekledi:
“Bütün HTS kayıtlarını 12 yıllık olarak incelemişler”
“Bütün HTS kayıtlarını 12 yıl geriye dönük olarak incelemişler. Bu kişilerin ortak özellikleri, Kürt olmaları, DEVA Partisi’ne yakın isimler olmaları veya kiracılar, salçacılar gibi alakasız kişiler olmaları. İkisi de Van ve Mersin’in DEVA il başkanları. Birinden 20 yıl önce milletvekili adaylığına destek istemiş. Bir görüşme ise 12 yıl önce yapılmış. İyi bir akademisyen, konuyu biliyor ve saygın birisi. 12 yıldır partimizin üyesi. Şimdi kendisini terörle ilişkilendiriyorlar. 12 yıl önce yaptığı telefon görüşmeleriyle suçlanıyor. Eğri oturup, doğru konuşalım; 10 yıl önce yapılan telefon görüşmelerinden sorumlu tutulacaksak, bugün bir AK Parti milletvekili kalır mı? Bugün terörist olduğu anlaşılan biriyle 10 yıl önce görüşmemiş AK Parti’den bir belediye başkanı kalır mı? Kardeşim, bugün FETÖ’cü dediklerinizin hepsi o dönem can ciğer kuzu sarması siyaset arkadaşlarınızdı. Eğer telefon görüşmeleri suç olabiliyorsa, 10 yıl öncekilerle hepinizi FETÖ’den içeri alırlar. Bu savcıya bunu söyleyenler aslında AK Parti’deki tüm siyasetçilere Silivri’nin kapısını açıyorlar. Aynı muameleyi onlara yapsanız, hepsini içeri alırsınız. Hani biz gözümüz dönse, yapmayız da iktidar olacağız ya seçimlerde, zaten bütün sıkıntı o ya… Belediyelere saldırmak ondan, önde gidiyoruz ya anketlerde, her şey AK Parti’nin gidişini gösteriyor ya… Bu yaptığınızla bir AK Partili dışarıda bırakmaz, bu Silivri’ye doldururuz. Ama yapmayacağız, vallahi de billahi de 10 yıl önceki telefon görüşmenizden suç icat etmeyeceğiz. Ama tut ki gözümüz döndü, hepinizi atarız içeri bu yöntemle. İş mi, akıl mı? Bunu bir düşünün. O yüzden bir an önce bu iddianamenin yazılması, Ahmet Özer’in tutukluluk halinin derhal ortadan kaldırılması, tutuksuz yargılanması ve nihayetinde suçsuzluğunun ortaya çıkmasını talep ediyoruz.”
“Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlara uymayanlar kapımızı çalmasın”
“Numan Bey yine diyor ki, ‘Gelecek ay geleceğiz, anayasa görüşmeleri için bir tur daha gideceğiz.’ Tabii ki çayımız, kahvemiz mevcut, hiç sorun yok. Her zaman başımız gözümüz üstüne bekleriz ama anayasanın A’sını ağzınıza alıp nasıl konuşacaksınız bizimle? Anayasa diyor ki, ‘Uluslararası anlaşmalar her şeyin üstündedir.’ Bir kere AİHM kararı var Kavala ile ilgili; 7,5 yıldır Kavala’yı burada tutuyorsunuz. Anayasa Mahkemesi kararı var Can Atalay ile ilgili; seçilmiş bir milletvekilini burada tutuyorsunuz. Gezi davasında, Tayfun Kahraman kardeşimi burada tutuyorsunuz. Diğer taraftan Mine Özerden ile Çiğdem Mater’i Bakırköy Cezaevi’nde tutuyorsunuz. Önümüzdeki haftalarda onları da ziyarete gideceğim. Anayasa’nın A’sına uysanız, bu mahkemede üç kere beraat almış bu insanlar. Tayfun Kahraman’ın Anayasa Mahkemesi süreci var. Çok eminiz ki, sağlık durumu oldukça sorunlu ve içeride durduğu her gün kendisine ızdırap. Evladı Vera’ya ve tüm aileye ızdırap. Anayasa Mahkemesi onun için de hak ihlali kararı verecek. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlara uymayanlar, sonra gelip kapımızı çalmasınlar, ‘Anayasa konuşalım’ diye. A’dan Z’ye anayasaya tam uyulduktan sonra ancak anayasa konulu kahve içebiliriz. Yoksa, vallahi Manisa’daki üzüm rekoltesinden bahsedeceğim Numan Bey’e. Bu kadar anayasa ihlaline sessiz kalıp, kendi milletvekilini burada tutup, bu insanların haklarını yedirtip, ondan sonra gelip ‘Anayasa manayasa’ diye hiçbir şey söylemesinler. Gezi’de yatan herkes, hepimiz yerine yatıyor. Benim yerime yatıyorlar.”