Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Ayşe Yavuz’un Ölümü ve Dava Süreci

    Ayşe Yavuz’un trajik ölümü ve arkasındaki dava süreci, adalet arayışını ve toplumsal etkiyi ele alıyor. Bu içerikte, olayın detayları ve hukuki süreçler hakkında güncel bilgilere ulaşabilirsiniz.

    Ayşe Yavuz'un trajik ölümü ve arkasındaki dava süreci, adalet arayışını

    Ayşe Yavuz’un Trajik Ölümü ve Dava Süreci

    Ayşe Yavuz’un ablası Gülser Aydın, yaşanan olaylara tepki göstererek, “Zararımızı karşılamak istiyorsa, Ayşe’yi versin bize” şeklinde duygularını ifade etti. Mahkeme, sanığın tutuklanmasına karar verdi. Olay, Sincan’da geçen yıl 6 Haziran akşamı etkili olan sağanak yağış ve şiddetli rüzgarın ardından meydana geldi. Sincan Belediyesi’ne ait bir reklam panosu, temelden devrilerek otobüs durağının üzerine düştü. İşten çıkıp evine dönmek için durakta bekleyen Ayşe Yavuz, bu panonun altında kalarak hayatını kaybetti.

    Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, reklam panosunun imalat ve montajını üstlenen firmanın yetkilisi Semih Esat Ünsal hakkında ‘Bilinçli taksirle ölüme neden olma’ suçlamasıyla 2 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası istenerek dava açıldı. Sanığın yargılanmasına Ankara Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Bilirkişi raporuna göre, sanık Ünsal’ın reklam panosunun temelini 4.5 metre derinlik yerine sadece 1.35 metre yapması ve 18 metreküp beton dökmesi gerekirken sadece 5.40 metreküp dökmesi tespit edildi.

    Sanık, savunmasında “Üzgünüm, böyle bir şey yaşansın istemezdim. Rahmetli kardeşimizin acısını içimde yaşıyorum. Firma yetkisi benim, kazanın gerçekleşeceği zaman öngörümüz yoktu. Beton firması gerekli şartnameye göre beton vermemiş, eksik vermiş. Şartnameyi belediye hazırlıyor, ancak derinlik şartnameye göre kazılmamış ve beton da derinliğe göre dökülmüştür. Ben aslında reklam işi yapıyorum, bu olay biraz inşaat işine girmişti. Daha önce de farklı totemler yaptığımız olmuştu. Merhuma Allah’tan rahmet diliyorum. Kusurlu olduysam, ailenin makul bir fiyatta maddi zararları varsa gidermek istiyorum. Telafisi mümkün değildir ama gidermek isterim. Sincan Belediyesi de işin denetleme ve yapım aşamasında her aşamada denetlemek için geldiler. Derinlik kazıldığında da beton döküldüğünde denetlemek için gelmişlerdi” şeklinde ifade etti.

    Ayşe Yavuz’un ablası Gülser Aydın, “Neden fırtınada binalar yıkılmıyor? Neden ağaçlar sökülmüyor? Totemi gördüğümüzde o kadarcık betonun taşımayacağı belliydi. Zararımızı karşılamak istiyorsa Ayşe’yi versin bize. Biz totemi gördüğümüzde ‘Nasıl altından çıkmıştır Ayşe’ dedik. Orası dümdüz boğaz gibi bir yer. Totemin daha önce de sallandığını öğrendik, şikayetçiyiz” dedi. Ailenin avukatlarından Onur Bayraktar, olay günü doğal bir afet değil, normal bir yağış olduğunu belirterek, beton eksikliğinin fahiş seviyede olduğunu vurguladı ve olayda ‘olası kasıt’ olduğunu ileri sürerek, yargılamanın Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılmasını talep etti. Diğer avukat Hilal Akdeniz ise “Maalesef birileri daha fazla para kazansın diye birileri ölüyor. Sanık, annesi ve anneannesinin hasta ve yaşlı olduğunu söylüyor. En azından hasta ve yaşlı. Bizim Ayşe’miz ölmüştür” dedi.

    Mahkeme, olay sonucunda ölümün meydana gelmesi ve sanığın bilirkişi raporuna göre asli kusurlu olması nedeniyle, istenen cezanın alt ve üst sınırlarını göz önünde bulundurarak sanık Semih Esat Ünsal’ın tutuklanmasına karar verdi. Duruşma daha sonra ertelendi.

    Duruşma çıkışı DHA’ya açıklama yapan Ayşe Yavuz’un annesi Nafize Yavuz, “Biraz olsun içime soğuk su serpildi. Acımız geçmese de onun öyle tutuklanıp gitmesi birazcık içime serinlik verdi. Hiç anlatılmazdı ki Ayşe, kelimeler yetmez ona. Her gün odasına girerek geçirdim bugünleri, bugün bile mezarını ziyaret ettim, okudum da geldim. ‘Kuzum senin kanın yerde kalmayacak’ dedim. O bana dünyayı satın alsa yine veremez Ayşe’mi. Benim Ayşe’m para ile gelecek bir yere gitmedi. Ayşe, kimseyi kırmazdı. Bununla da kalmayacak, bir kendisi değil bu işin arkasında. Kimle geldiyse o kuyuyu örtmeye, çimentonun atıldığında onlar da hesap verecek” ifadelerini kullandı.

    Ayrıca avukat Onur Bayraktar, “Şimdiye kadar benzer olaylarda savcılıklar her zaman belediyeleri de sorumlu tutarak oradaki sorunların peşine düştüler. Ancak bizim olayımızda bu biraz ihmal edildi. Bugün firma sahibi olan sanık, ifadesinde sürecin en başından en sonuna kadar belediye görevlilerince kontrol edildiğini ve onların kontrolü altında bu imalatın yapıldığını, totemin dikildiğini söyledi. Dolayısıyla belediyenin personelinin de bu elim olayda sorumlulukları vardır. Bundan sonra inşallah soruşturma izni çıkar ve belediyelerin personelinin de yargılanmasını yolunuza açmış oluruz” şeklinde sözlerini tamamladı.