Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Almanya’da Konut Sıkıntısı ve Kalifiye İş Gücü Sorunları

    Almanya’da konut sıkıntısı ve kalifiye iş gücü sorunları, ekonomik büyümeyi tehdit eden önemli meselelerdir. Bu makalede, bu sorunların nedenleri, etkileri ve çözüm önerileri ele alınmaktadır.

    Almanya'da konut sıkıntısı ve kalifiye iş gücü sorunları, ekonomik büyümeyi

    Almanya’da Konut Sıkıntısı ve Kalifiye İş Gücü

    Almanya’da yaşanan konut sıkıntısı, kalifiye iş gücünün bu ülkeyi tercih etmesinin önündeki en büyük engellerden biri haline geldi. Bu nedenle, birçok şirket, çalışanları için konut inşa etmeye veya edinmeye yöneliyor.

    Konut Sorunu Kalifiye Eleman Arayışını Zorlaştırıyor

    Uluslararası danışmanlık, denetim ve vergi hizmetleri şirketi PricewaterhouseCoopers (PwC) tarafından Almanya’da gerçekleştirilen bir ankete göre, ülkedeki her beş şirketten dördü, özellikle büyük şehirlerde yaşanan konut sorununun kalifiye eleman bulma sıkıntısını daha da artırdığı görüşünde. Özellikle, maaşların yüksek olmadığı sağlık, gastronomi, zanaat gibi sektörlerde kalifiye eleman bulmak, konut sorunu nedeniyle zorlaşıyor.

    Her Üç Kişiden Biri Yüksek Kira Giderinden Şikayetçi

    Ankete göre, büyük kentlerde çalışan her üç kişiden biri, yüksek kira giderleri nedeniyle taşınmayı veya mesleğini değiştirmeyi düşünüyor. Federal hükümete ekonomik konularda danışmanlık yapan Alman Ekonomi Uzmanları Konseyi, konut sıkıntısının yaşanan sorunların, Alman ekonomisinin genel gelişimine olumsuz etki etmeye başladığını ve ekonomik büyümeyi yavaşlattığını bildirdi. Raporda, insanların kira bedellerini ödeyebilecekleri ya da satın alabilecekleri konut bulamadıkları için iş imkanlarının olduğu yerlere taşınamadıkları vurgulanıyor.

    Kira Sözleşmesi Büyük Bir Artı

    Almanya’nın kiraların en yüksek olduğu şehirlerden biri olan Münih’te, yeni kira sözleşmesi yapanlardan ortalama olarak metrekare başına, yakıt ve elektrik giderleri hariç 25 euro talep ediliyor. Stadtwerke Münih’in yöneticisi Bernhard Boeck, “Çalışanlarımızın büyük bir kısmı orta ve düşük maaş grubunda istihdam edilen insanlar ve bu kiraları ödeyemezler,” diyerek, şirketin bünyesinde emlak işlerinden sorumlu bir bölüm kurduklarını ve şu anda 1.500 konutun ya satın alındığını ya da inşa halinde olduğunu ifade ediyor. Boeck, ellerindeki konut sayısını 2030 yılına kadar 3 bine çıkarmayı hedeflediklerini belirtiyor. “İş başvurusunda bulunan birine, ‘iş sözleşmesinin yanında size bir de kira sözleşmesi sunuyoruz’ dediğimizde bu bizim için bir avantaj haline geliyor,” diyor.

    Hazır Yapıyla Konut İnşa Ediyorlar

    Stadtwerke Münih, kendi personelinden talep ettiği kira bedelini, sendika temsilcileri ile birlikte çalışanın maaşına göre belirliyor. Boeck, “Bilgisayar mühendisleri, teknik personelimizden daha fazla kira ödüyor,” diyor. Şirket, çalışanlarına kiraladıkları konutlar üzerinden kâr etme amacı gütmüyor; kira gelirlerinin bina giderlerini karşılamasının yeterli olduğunu ifade ediyor. Ancak artan inşaat maliyetleri nedeniyle bu durumun kolay olmadığını belirtiyor. Boeck, maliyetleri mümkün olduğunca düşük tutmak için hazır yapı malzemeleri kullanarak ve olabildiğince az harcama ile inşa ettiklerinin altını çiziyor.

    Şirket Konutları 19. Yüzyıldan Bu Yana Var

    Şirket Konutları 19. Yüzyıldan Bu Yana Var

    Almanya’da çalışanlara işverenler tarafından konut sunulması, sanayileşmenin başladığı 19. yüzyıldan bu yana süregelen bir gelenek. Dünyaca ünlü Alman çelik üreticisi Krupp, artan iş gücü ihtiyacını karşılamak ve çalışanlarını uzun vadeli olarak şirkete bağlamak amacıyla binlerce daire ve ev inşa ettirmişti. Birçok diğer şirket de benzer adımlar attı. Maden sektöründe, posta işlerinde, demiryollarında ve diğer birçok alanda çalışanlar için yapılan konutlar, yeni yerleşim alanları oluşturdu. Bu konutlar, yalnızca işçilere hesaplı barınma imkanı sunmakla kalmıyor, aynı zamanda çalışanlar arasında bir birlik duygusunun oluşmasına yardımcı oluyordu. Ancak, 20. yüzyılın sonunda konut sıkıntısının büyük oranda ortadan kalkması ve iş gücünün bol olması nedeniyle bu uygulamalar sona erdi ve şirketler sahip oldukları konutları satmaya başladı.

    Konut Sorunu Ana Gündem Maddelerinden Biri

    Günümüzde, konut sorunu, Almanya’nın ana sorunlarından biri olarak öne çıkıyor. Almanya İmar Bakanlığı Müsteşarı Rolf Bösinger, “Konut sorunu, ekonomi merkezi Almanya’nın en büyük sorunlarından biri haline geldi,” diyerek, on yıl önce iş kurmak isteyen yabancı yatırımcıların ilk olarak çocuk yuvası ve okullar hakkında araştırma yaptığını, bugün ise sorduğu ilk sorunun, “Çalışanlarımızın kalacağı konutlar nerede?” olduğunu aktarıyor. 2021 yılında, Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’nin (FDP) oluşturduğu koalisyon hükümetinin hedefi, ülke genelinde yılda 400 bin yeni konut inşa etmekti. Ancak, enerji ve malzeme fiyatlarındaki astronomik artış ile enflasyon inşaat maliyetlerini aşırı derecede yukarı çekti. 2022’de Almanya genelinde 295 bin 300, 2023’te ise 294 bin 400 konut inşa edilebildi. Emlak sektöründen gelen verilere göre, Almanya’da şu an 800 bin konuta ihtiyaç duyuluyor.

    Şirket Konutları Sorunu Büyütüyor mu?

    Konut sorununa çözüm arayan bazı politikacılar, şirketlerin kendi çalışanları için yeni konutlar inşa etmek yerine, hazır binaları satın alması veya kiralamasının konut arzını daha da azaltacağı ve emlak piyasasındaki olumsuz durumu artırabileceği konusunda endişelerini dile getiriyorlar. Ayrıca, toplumun farklı kesimleri arasında sosyal kıskançlık yaşanma olasılığı da gündemde. Zira her iki şirketten biri, bünyesindeki konutları öncelikli olarak yurt dışından kalifiye eleman getirebilmek için bu kişilere tahsis ediyor. Alman Sendikalar Birliği (DGB), yeni üretim veya idare merkezi kurmayı düşünen şirketlerden, öncelikle personeli için konut inşa etmelerini talep edilmesi gerektiğini savunuyor.

    Bernhard Boeck, sorunun böyle bir genelleme ile çözülemeyeceğini düşünüyor. “Asıl konu para. Devlet daha hedefe yönelik bir destek sunmalı,” diyen Boeck, eyalet ve belediye yönetimlerinin de sorumluluk taşıdığını, kendi ellerindeki arazileri yapılaşmaya açmaları halinde sorunun en azından bir kısmının ortadan kalkabileceğini ifade ediyor.