Ahmet Kabaklı’nın Hayatı
Ahmet Kabaklı, 30 Mayıs 1924 tarihinde Elazığ’ın Harput ilçesine bağlı Göllübağ köyünde, İmam Ömer Efendi ile Münire Hanım’ın çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluğunu Göllübağ’da geçiren Kabaklı, ilk, orta ve lise eğitimini Elazığ’da aldı. Yüksek öğrenimini ise İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü’nde tamamladı. Eğitim hayatı boyunca edebiyat öğretmeni olarak Diyarbakır ve Manisa’da görev yaptı.
1956 yılında Tercüman gazetesinin düzenlediği fıkra yarışmasında iki kişiyle birlikte birincilik elde eden Kabaklı, bu başarıdan sonra aynı gazetede yazı yazmaya başladı. 1956 sonbaharında Milli Eğitim Bakanlığı’nın bursuyla Fransa’nın başkenti Paris’e staj için giden Kabaklı, bu süreçte Tercüman gazetesine “Paris Mektubu” başlığı altında yazılar göndermeye başladı. Paris’ten döndükten sonra İstanbul Çapa Eğitim Enstitüsü’nde edebiyat öğretmenliği yapmaya başladı ve 1958-1969 yılları arasında burada görevini sürdürdü.
TÜRK EDEBİYAT VAKFI’NIN KURULUŞU
Yaklaşık 50 yıl boyunca öğreticilik yapmayı sürdüren Kabaklı, 1960 yılında Aydın’da iken başladığı Ankara Hukuk Fakültesi’ni de tamamlayarak kısa bir süre avukatlık yaptı. 1969 yılından itibaren İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’nda öğretim üyesi olarak görev aldı. 1974 yılında emekliye ayrıldıktan sonra Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda edebiyat dersleri vermeye başladı. 1972 yılında Türk Edebiyatı dergisini, 1978 yılında ise Türk Edebiyatı Vakfı’nı kurdu. Kabaklı, Tercüman gazetesinde 1990 yılına kadar yazmaya devam etti ve sonrasında Türkiye gazetesindeki köşesinde makaleler kaleme aldı.
Kabaklı’nın eserlerinde, Harput’un ve yaşadığı dönemin izleri belirgin bir şekilde hissedilmektedir. 1995 yılından itibaren Türk Dil Kurumu asil üyeliği görevini de üstlenmiştir.
EDEBİYAT HAYATI
Ahmet Kabaklı’nın edebiyata yönelmesinde annesi Münire Hanım’ın çocukluğundan itibaren ona anlattığı masallar, efsaneler ve menkıbeler önemli bir rol oynamıştır. Ortaokuldaki Türkçe öğretmeni Cemile Aytaç, Elazığ Lisesi’nde edebiyat öğretmeni Cahit Okurer, Fransızca öğretmeni Cemil Meriç ve tarih öğretmeni Yahya Pehlivan, onun edebiyat ve tarihe olan ilgisinin artmasında büyük katkı sağlamıştır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ndeki hocaları Reşit Rahmeti Arat, Ahmet Caferoğlu, Ali Nihat Tarlan, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Mehmet Kaplan, Kabaklı’nın edebiyata olan tutkusunu bilimsel bir nitelik kazanmasına yardımcı olmuştur.
Usta yazar, 1947 yılından itibaren Nurettin Topçu’nun çıkardığı Hareket dergisinde “Ayın Hercümerci” başlığı altında polemik yazıları yazmaya başlamıştır. Türk Edebiyatı dergisi aracılığıyla genç ve yetenekli kalemlerin edebiyat dünyasına kazandırılmasına katkı sağlayan Kabaklı, hayatının sonuna kadar köşe yazıları ve eserleriyle edebiyat dünyasında bir ışık tutmuştur. Hakkında açılan davalara rağmen yazmaktan asla vazgeçmeyen Kabaklı, Allah, peygamber, vatan ve millet sevgisinin yanı sıra toplumsal olarak önemli konuları eserlerinde ele almıştır.
Gazete yazılarında polemikçi bir tarzla öne çıkan Kabaklı, milli kültürü ve manevi değerleri savunarak Anadolu insanının sesi olmuştur. Dünya görüşünün temelinde insan, aile, vatan, millet, bayrak ve dil sevgisi bulunmaktadır. Ahmet Kabaklı, fikri eserleriyle genç nesillere yol gösterme çabası içinde olmuştur.
AHMET KABAKLI’NIN VEFATI
Ahmet Kabaklı, 14 Aralık 1996’da Aydınlar Ocağı ve 55 gönüllü kuruluşun desteğiyle düzenlenen törende, “Şeyhül Muharririn” (yazarların üstadı) unvanını almıştır. Kalp rahatsızlığı nedeniyle 2000 yılında hastaneye kaldırılan Kabaklı, kısa bir süre sonra tedavisi devam ederken eşi Meşkure Hanım’ı kaybetmiştir. Tedavi sürecinde iyileşme belirtileri gösteren usta yazar, akciğer enfeksiyonu nedeniyle tekrar hastaneye kaldırılmış ve 8 Şubat 2001’de hayata veda etmiştir. Kabaklı’nın cenazesi, Türk ve Doğu Türkistan bayraklarıyla sarılı olarak Fatih Camisi’nde kılınan namazın ardından Eyüpsultan’daki kabrine defnedilmiştir.