Dijital Çağ ve Sosyal Medya Bağımlılığı
Dijital çağ, sosyal medyayı gündelik yaşamın ayrılmaz bir parçası haline getirmiştir. Ancak, “bağımlılık” kavramının sınırları tam olarak nerede başlıyor? Bazı insanlar için bu sınır yarım saatken, bazıları için bir iki saat olarak tanımlanabiliyor. Son dönemde sızdırılan TikTok belgelerindeki “35 dakika” detayı, bu sorunun yeniden gündeme gelmesine neden oluyor. Peki, hangi platformda ne kadar zaman geçirmek riskli hale geliyor?
Zaman Yönetimi mi, Dopamin Tuzağı mı?
Sosyal medya platformları, günümüzün birçok bireyinin günlük rutininde önemli bir yer tutuyor. Ancak bu durumun arkasında, beynin “ödül mekanizması” olarak adlandırılan sistemin sürekli olarak harekete geçirilmesi yatıyor. Anlık beğeniler, bildirimler ve hızlı tüketilen içerikler, dopamin salınımını artırarak kullanıcıları farkında olmadan ekrana bağımlı hale getiriyor. Ayrıca, bu etki her platformda farklı şekillerde kendini gösteriyor.
TikTok:
Sızdırılan bazı iç belgeler, TikTok kullanıcılarının yaklaşık 35 dakikalık bir izleme süresinden sonra “bağımlılık düzeyinde” işaretler göstermeye başladığını ortaya koyuyor. 2023 yılında yayımlanan Business of Apps raporuna göre, TikTok kullanıcılarının günlük ortalama 95 dakika platformda vakit geçirdiği tahmin ediliyor. Bu iki veri bir araya geldiğinde, “riskli eşik” olarak belirlenen 35 dakika sınırının çok daha ötesine geçildiği açıkça görülüyor. TikTok’un “sonsuz kaydırma” algoritması, kısa videoların yarattığı dopamin etkisini sürekli olarak besleyerek kullanıcıyı uygulamada tutma amacını güdüyor.
Instagram:
Fotoğraf ve kısa video odaklı içerikler, insanların hızlı onay ve beğeni arayışlarını artırabiliyor. 2023 yılına ait Pew Research Center verilerine göre, gençlerin %62’sinin Instagram’ı günde en az bir kez açtığı ve çoğunun 1 saatin üzerinde zaman harcadığı bildiriliyor. Aynı araştırmada, 30 dakikanın üzerinde Instagram kullanmanın, öznel iyi oluş (mutluluk ve memnuniyet) düzeyini olumsuz etkilediği vurgulanıyor.
YouTube:
YouTube, uzun formatlı videolarla genellikle “daha derin içerik keşfi” sunuyor. Ancak bu durum, ortalama izleme süresini artırıyor. DataReportal’ın 2023 küresel internet eğilimleri raporu, dünya çapında kullanıcıların günde yaklaşık 74 dakika YouTube’ta vakit geçirdiğini gösteriyor. Fakat, 45 dakikadan uzun süre “kesintisiz video tüketimi”nin dikkat süresini olumsuz etkileyebileceğine dair bilimsel çalışmalar da bulunmaktadır.
Twitter (X):
Sürekli güncellenen bir “haber akışı” yapısı ile çalıştığı için, kullanıcıda “kaçırma korkusu” (FOMO) yaratabiliyor. Digital 2023 Global Overview Report verilerine göre, aktif Twitter kullanıcılarının %20’si platforma saat başı göz atıyor. Bu “ara ara” kullanımlar toplamda günlük ortalama 31 dakikaya kadar çıkabiliyor. Ancak bu kısa süreli, sık kullanım döngüsü uzun vadede bağımlılık riskini artırabilir.
Facebook:
Gençler arasında popülaritesinin bir miktar azalmış olmasına rağmen, Facebook küresel çapta hala önemli bir kullanıcı tabanına sahip. Mobil veri analiz şirketi Data.ai tarafından 2023 yılında yapılan incelemeler, platformun günlük ortalama 33 dakika kullanım süresine eriştiğini bildiriyor. Arkadaş ve aile çevresiyle etkileşim kurmak için “zararsız” gibi görünen bu kullanım, kontrol edilmediğinde ciddi zaman yönetimi sorunlarına yol açabilir.
Bağımlılık Sınırı Tam Olarak Nedir?
Bilim insanları, sosyal medya kullanımını “mutlak süre” üzerinden tanımlamanın yanıltıcı olabileceğini ifade ediyor. Bazı insanlar için günde 30 dakikalık yoğun bir TikTok maratonu “alarm verici” bir etki yaratırken, başka biri aynı süre içinde YouTube üzerindeki eğitici içeriklere odaklanabilir. Eğlence amaçlı kısa videolar veya hızlı haber akışları, beynin farklı bölgelerini uyararak dopamin salınımını yükseltebiliyor. Tüm bu değişkenliklere rağmen uzmanlar, özellikle ergenler ve genç yetişkinler için günde 1 saati aşan sosyal medya kullanımının dikkat edilmesi gereken bir eşik olduğunu vurguluyor. Çalışmalarda, bu eşik aşıldığında dikkat dağınıklığı, sosyal izolasyon ve zihinsel sağlık sorunlarının daha belirgin hale geldiği belirtiliyor.
Riskli Sınırı Aşmamak İçin Öneriler
- Zaman sınırlaması: Birçok platformda günlük süre ayarlamak için araçlar bulunuyor. Kendi “kırmızı çizginizi” belirleyip, bu sınırı dijital olarak denetlemek ilk adım olabilir.
- Dijital detoks günleri: Haftanın en az bir gününü veya birkaç saatini dijital detoks olarak ayırmak, beyninizin yorucu döngülerden çıkmasına yardımcı olabilir.
- İçerik ayıklaması: Sosyal medyada takip ettiğiniz hesapları ve içerik türlerini gözden geçirerek, sizi gerçekten besleyen, ilham veren veya bilgilendiren hesaplara öncelik verin.
- Aktif kullanım: Sadece kaydırıp tüketmek yerine, düşünce ve yorum paylaşmak, yaratıcı içeriklerle aktif bir şekilde etkileşime girmek sosyal medyanın olumsuz etkilerini bir nebze azaltabilir.
KAYNAK: TRT HABER | ESRA SAYIN