Diyarbakır’da Gassal Olmanın Zorluğu
Asrın felaketi olarak adlandırılan 6 Şubat depremleri sırasında gassallar, çok zor bir görevle karşı karşıya kaldılar. Depremlerden iki yıl geçmesine rağmen, bu olayın yaraları hala sarılmaya çalışıyor. Depremlerin etkilediği 11 şehirden biri olan Diyarbakır’da, 6 bina yıkıldı ve 413 kişi hayatını kaybetti. Bu trajedinin ardından, gassal olarak görev yapan Abdulkadir Yüksel, günde ortalama 40 ceset yıkadığını belirtti. Yüksel, “Manevi bir koku vardı, buna şahit olduk” diyerek yaşadığı deneyimleri anlattı.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Daire Başkanlığı Mezarlık ve Cenaze Hizmetleri Şube Müdürlüğü’nde gassal olarak çalışan Abdulkadir Yüksel, depremin ardından 24 saat kesintisiz hizmet verdiklerini ve cenazelerin %80’ini yıkadığını ifade etti. Enkaz altında 4, 5, 10, hatta 14 gün kalmış cenazelerle karşılaştıklarını belirten Yüksel, günde 35-40 kadar cenaze yıkadığını söyledi.
Cenazelerin Durumu
Yüksel, “Buraya gelen cenazeler parçalanmış şekilde geliyordu. Gözleri çıkan, ikiye bölünen cenazeler vardı. Buraya farklı farklı cenazeler geliyordu. Bu tür cenazelerin teyemmümle yıkanması lazım. Çünkü 6-7-8 parça olmuş. Vicdanen rahat olmadığım için bütün cenazeleri su ile yıkadım. Dini vecibe ne varsa hepsini yaptım.”
İlginç Deneyimler
Yüksel, bazı cenazelerin durumunun oldukça ilginç olduğunu belirterek, “Gülen cenaze vardı. Baktığında bayağı gülüyordu. Farklı farklı cenazeler vardı. Bunların içerisinde bir tanesine şahit oldum. Elini yıkadığım zaman eli kapalıydı. Elini ne kadar açıyordum, o kadar kapanıyordu. Kelime-i Şehadet’le beraber eli tekrar tekrar kapanıyordu.”
Yüksel, bayan gassal arkadaşlarıyla birlikte çalıştıklarını ve depremde bir bayan cenazesinin 6-7 gün enkaz altında kaldığını söyledi. Akşam saatlerinde cenaze geldiğinde, bayan gassal arkadaşının yıkamaya başladığını ve kendisinin dışarıda beklediğini aktardı. Birden içeriye yayılan hoş bir koku ile karşılaştıklarını ifade eden Yüksel, “Bir arkadaşım yanımdaydı. Ona bu güzel kokuyu nereden getirdiğini soracaktım ama bir baktım o koku içeriden geliyor. Kapıyı açar açmaz gassal arkadaşım oturmuş ağlıyor. Niye ağladığını sordum. ‘Görüyorsun, bu cenazeden ne kadar su döküyorsam, o kadar misk ve gül kokusu geliyor.’ Şu bulunduğumuz yerde koku içeride kaldı. Manevi bir koku vardı, buna şahit olduk. O bayanı araştırdık. Meğer o bayan Allah rızası için Kur’an kursunda çocuklara karşılıksız ders veriyormuş.”
Cenazelerin Hazırlanması
Yüksel, farklı cenazelerin olduğunu belirterek, “Kefen ve naylon hazırlıyorlardı. Cesetler paramparça olmuş. Onları toparlıyordum naylon içine, ondan sonra pamuk, pamuktan sonra tekrar naylon, sonra kefen. Çünkü kefene kan bulaşmaması lazım. Ondan sonra defne gönderiyorduk. Bazı cenazelerin içinden inşaat tuğlaları çıkartıyordum. Gassallık kolay bir iş değil. Takriben 20 yıldır cenaze yıkıyorum.”