28 Şubat Süreci: Postmodern Darbenin İzleri
28 Şubat süreci, tarihe ‘postmodern darbe’ olarak geçmiş ve ‘bin yıl süreceği’ iddia edilmiştir. Bu süreç, Türkiye’de birçok insana büyük haksızlıklar yapmış ve derin mağduriyetler yaratmıştır. Tam olarak 1.635 asker, Türk Silahlı Kuvvetlerinden çeşitli bahanelerle atılmış, 2.500 personel ise emekliye sevk edilmiştir. Bu dönemde yaşanan zulümlerin hatıraları ise hem şok edici hem de acı doludur.
28 Şubat döneminde, namaz kılan, oruç tutan ya da ailelerinde tesettürlü kadınlar bulunan binlerce asker fişlenmiş ve ‘irtica’ ile ilişkilendirilmiştir. İşsiz kalan bu askerler kamu kurumlarına alınmamış, özel sektörde de iş bulmakta zorluk yaşamışlardır. Aralarında pazarda çorap satarak geçinmeye çalışanlar bile olmuştur. Birçok mağdurun maddi durumu yanında psikolojik durumu da ciddi şekilde bozulmuştur. İşte o döneme ait bazı hikayeler:
-
“Bazı arkadaşlarımızdan intihar edenler oldu”
28 Şubat sürecinde Kırklareli’nde Astsubay Başçavuş olan Hakan Irmak, 2015 yılında İhlas Haber Ajansı’na verdiği röportajda şunları dile getirmiştir: “İşten ayrıldıktan sonra devletten bir maaş alamıyorsun. İkramiyemiz verilmedi. Sokakta kaldık. Belirli bir gelir düzeyim vardı, çırılçıplak ortada kaldık. O anda iş aramaya başlıyorsun ama o zamanlarda artık vatandaşlar bize mimli gözüyle bakıyordu. Bize iş de vermediler. Kendi imkanlarımla bir şeyler yapmaya başladım. Çorap satmaya başladım İstanbul’da. İç çamaşırı ve çorap alıyordum toptancılardan, bunları satarak ailemi geçindirdim. Sıkıntılar bitmiyordu. Bu sefer de belediyenin zabıtaları bizleri rahat bırakmıyordu. Bu bunalımlara düşerek bazı arkadaşlarımızdan intihar edenler oldu.” -
“Müslüman avına çıkmışlardı”
Irmak, o dönemde Müslüman avına çıkıldığını belirterek, “Devlet dairelerinde, askeri cuntanın vermiş olduğu talimat doğrultusunda Müslüman avına çıkmışlardı. İnsanlar Müslümanım demeye ve namaz kılmaya çekiniyorlardı. Gizli ibadet edecek yerler arıyorlardı. Depolarda ibadet ediyorlardı. ‘Mescitlere gitmek yasaktır’ şeklinde talimatlar çıktı. Kışlanın içerisinde bir mescit vardı fakat oraya subay ve astsubayların girmesi kesinlikle yasaktı.” demiştir. -
“Çocuklarımız da orduya alınmadı”
28 Şubat sürecinin devamında birçok arkadaşının çocuklarının bile askeriyeye alınmadığını ifade eden Irmak, “2008 yılında oğlum uzmanlığı kazandığı halde bizlerin durumundan dolayı uzmanlığa kabul edilmedi. Güvenlik soruşturmasında elendi.” şeklinde konuşmuştur. -
“Seccadeleri saklıyorduk”
2016’da verdiği bir röportajda, 28 Şubat kararları sonrasında mecburen 38 yaşında emekliliğe ayrılmak zorunda kalan astsubay başçavuş Eyüp Telli, fişlemek için kendilerinden aile fotoğraflarının istendiğini belirtmiştir. Telli, “Bize ‘fotoğraf getirilecek’ denince eşime geldim. ‘Sen başı açık bir fotoğraf çektir’ dedim.” şeklinde ifade etmiştir. -
“Onlara göre kapıcı çocukları örtünür veya uzun giyerdi”
Eyüp Telli’nin eşi Hatice Telli, “O dönem lojmanlarda büyük sıkıntı yaşadık. Arkadaşlarımız geldiğinde seccadeleri saklıyorduk. Lojmana örtülü olduğumuz için gizlice girip çıkıyorduk.” demiştir. -
“Eşimizi arka koltukta gizleyerek, lojmanımıza girmeye çalışıyorduk”
Lojistik Astsubay Kıdemli Üstçavuş iken ordudan atılan Hakan Şimşek, 2018’de yaptığı açıklamada, “Bireysel ibadetten tutun da, eşinizin başörtülü olması gibi hususlar bile fişlenmek için yeterli sayıldı.” demiştir. Şimşek, eşinin başörtülü olduğu için lojmanlarına alınmadıklarını ve gizli şekilde içeri girmeye çalıştıklarını anlatmıştır. -
“Arkadaşımız atıldı diye hanımının fişini çektiler”
28 Şubat mağdurlarından Hüsnü Can, 2021’de verdiği mülakatta, “Bir arkadaşın hanımı GATA’da kanser tedavisi görüyordu ve arkadaşımız atıldı diye hanımının fişini çektiler.” ifadesini kullanmıştır. -
“Hanımım örtülü olduğu için hastaneye giremedik”
TSK’dan ihraç edilen Fahri Demirel, 2021’deki demeçlerinde, “Çocuğum daha yeni olmuştu, yeni doğan çocuğumu bile hastaneye götüremedim.” açıklamasında bulunmuştur. Eşi örtülü olduğu için hastaneye alınmadıklarını belirtmiştir. -
Astsubay iken işporta tezgahlarında çorap satmaya başladı
Fahri Demirel, “1998’de ihraç edildim. Ondan sonra zorlu bir süreç başladı. Askerdik biz, piyasa farklıydı ve iş arayıp işportacılık yaptık. Hatta eşim çorap makinesi aldı ve onun kursunu gördü.” demiştir.
28 Şubat süreci, sadece askeri personeli değil, ailelerini ve toplumun birçok kesimini derinden etkilemiştir. Bu dönemde yaşananlar, Türkiye’nin demokratik yapısına dair önemli dersler içermektedir.