İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Planlama Ajansı (İZPA) tarafından, şehrin uzun vadeli vizyonunu ve stratejilerini şekillendirmek amacıyla hazırlanan İzmir Vizyon 2074 Çerçeve Belgesi çalışmaları çerçevesinde düzenlenen “Nasıl Bir İzmir” panel serisinin yedinci oturumu, “Sağlıklı Bir İzmir” teması ile gerçekleştirildi.
Toplamda sekiz panel ve atölye çalışmasından oluşan bu etkinlik serisi, Doç. Dr. Murad Tiryakioğlu’nun moderatörlüğünde, İzQ İnovasyon Merkezi’nde yapıldı. Panelde, sağlık, çevre ve sürdürülebilirlik konularında önemli tartışmalar yapıldı.
Tek Sağlık Yaklaşımının Önemi
Panelin ilk konuşmacısı Veteriner Hekim Adnan Serpen, ‘tek sağlık’ yaklaşımının kökenleri ve önemi üzerine derinlemesine bilgiler sundu. Serpen, bu yaklaşımın insan, hayvan ve çevre sağlığına dair sorunların çözümünde eşsiz bir iş birliği fırsatı sunduğunu belirtti. “Ekosistem sağlığının bozulması, yerelden globale çoklu krizleri tetikliyor. Bu nedenle, küresel, ulusal ve kentsel ölçekte sorunların ele alınması gerekmekte. Tek sağlık yaklaşımı çerçevesinde tarım alanları, sulak alanlar ve yeşil alanların korunması büyük bir önem taşımaktadır. İnşaat sektöründeki rantı durdurmak ve bu alanları düzenlemek şart” dedi.
Hava Kirliliği ve Gürültü Sorunları
Serpen’in ardından söz alan Uzman Doktor Mine Durusu Tanrıöver, iklim krizinin ve hava kalitesindeki düşüşün özellikle savunmasız grupları, bebekleri, hamileleri, yaşlıları ve kronik hastalığı olan bireyleri etkilediğini vurguladı. Tanrıöver, “Hava kirliliği her yıl 7 milyondan fazla insanın ölümüne yol açmaktadır. Hava kalitesini artırmak için fosil yakıtları azaltmak, ölçme ve izleme sistemleri kurmak ve yeşil dokuyu artırmak gerekmektedir. Hava kalitesinin yanı sıra, gürültü de insan sağlığını etkileyen önemli bir faktördür. Gürültü, stres, uyku bozuklukları ve çocuklarda hiperaktivite gibi birçok soruna neden olmaktadır. Bu nedenle, kentin gürültü haritasının çıkarılması ve sessiz alanların oluşturulması büyük önem taşımaktadır.” dedi.
Tanrıöver, sıcaklık artışının da yaşam için bir tehdit oluşturduğunu belirterek, “Küresel ısınma, kentsel ısı adası etkisi ve yeşil alan eksikliği gibi faktörler bu duruma neden olmaktadır. Bu tehditlere karşı, toprak ile bağlantılar güçlendirilmeli, örneğin kent bostanları oluşturulmalı ve gıda sistemleri dönüştürülmelidir. İklim-akıllı kentler oluşturmak, bu sorunların çözümünde etkili bir yöntemdir.” şeklinde konuştu.
Ruh Sağlığı Üzerindeki Etkiler
Panelin son konuşmacısı Psikiyatrist Dr. Mevhibe Tümüklü, kent yaşamının ruh sağlığı üzerindeki etkilerini ele aldı. Tümüklü, kentlerde yaşanan afetlerin travma sonrası stres bozukluğunu tetiklediğini, ayrıca iklim değişikliği gibi durumların anksiyete bozukluğu gibi çeşitli ruhsal sorunlara yol açtığını ifade etti. “Eko-anksiyete” olarak adlandırılan durumu azaltmak için yeşil, aktif, sosyal ve güvenli alanların artırılması gerektiğini belirten Tümüklü, “Fiziksel hareket ve düzenli yürüyüş gibi aktivitelerin yapılabilmesi için kentlerde yürüyüş yolları oluşturulmalı, sosyal alanlar artırılmalı ve grup etkinlikleri ile mahalle örgütlenmeleri desteklenmelidir.” dedi.
Panel, İzmir’in sağlıklı bir şehir olma yolunda atılacak adımları ve stratejileri belirlemek adına önemli bir platform işlevi gördü.