Beslenme ve Ruh Sağlığı İlişkisi
Beslenme alışkanlıklarının serotonin ve dopamin gibi nörotransmitterlerin üretimi üzerindeki etkisi, depresyon ve anksiyete riskini artırabileceği konusunda önemli bulgular bulunmaktadır. Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, “Birçok yeme bozukluğu genellikle düşük benlik saygısı, özgüven eksikliği, depresyon ve anksiyete ile yan yana görülmektedir.” diyerek bu konunun önemini vurgulamaktadır. Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının ruh halini dengeleyebileceğini belirten Koç Bal, özellikle omega-3 yağ asitleri, kompleks karbonhidratlar ve yeşil yapraklı sebzelerin beyin sağlığını desteklediğine dikkat çekmektedir. Ayrıca, şekerli ve işlenmiş gıdaların ruhsal dalgalanmalara yol açabileceğini de eklemektedir.
Vitamin ve Minerallerin Önemi
Beslenme ile ruh sağlığı arasındaki etkileşimlerin dikkate alınması gerektiğini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, “Vitaminler ve minerallerin yeterli düzeyde alınması, beyin sağlığı için hayati öneme sahiptir.” demektedir. Vücudumuzdaki besinlerin beyin fonksiyonları için gerekli enerji ve yapı taşlarını sağladığını belirten Koç Bal, “Bu enerjinin sağlanamadığı durumlarda serotonin ve dopamin gibi mutluluk ve motivasyon ile ilişkili nörotransmitterlerin üretimi olumsuz etkilenmektedir. Dolayısıyla, yetersiz ve dengesiz beslenme sonucunda depresyon ve anksiyete gibi psikiyatrik hastalık risklerinin artabileceği unutulmamalıdır.” şeklinde uyarıda bulunmaktadır.
Psikiyatrik Hastalıkların Beslenmeye Etkisi
Öte yandan, psikiyatrik hastalıkların beslenme alışkanlıkları ve iştah üzerinde etkili olabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, yalnızca yeme bozukluklarında değil, duygudurum bozuklukları, psikotik bozukluklar, bağımlılık ve çeşitli psikopatolojilerde yeme davranışında kontrolsüz artış veya azalma görülebileceğini aktarmaktadır.
Beslenme Bozuklukları ve Psikolojik Etkileri
Beslenme bozukluklarının, hem fiziksel hem de psikolojik sorunlarla yakından ilişkili olduğu belirtilmektedir. Koç Bal, “Anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza ve tıkınırcasına yeme bozukluğu gibi durumlar, genellikle düşük benlik saygısı, özgüven sorunu, depresyon ve anksiyete ile birlikte ortaya çıkmaktadır. Bu bozukluklar, yeme atakları sonrasında bireyde yoğun suçluluk duygusu, kontrol kaybı hisleri ve sosyal izolasyona yol açabilmektedir.” demektedir. Bireylerin bu durumu kendi yöntemleriyle kontrol altına alma çabalarının, yetersiz beslenmeye yol açarak beyin fonksiyonlarını olumsuz etkileyebileceği ve bu durumun konsantrasyon sorunları, ruhsal dalgalanmalar ve enerji eksikliğiyle sonuçlanabileceği ifade edilmektedir.
Ruh Sağlığını İyileştirme Yöntemleri
Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, yeme alışkanlıklarımızı değiştirerek ruh sağlığımızı iyileştirmenin mümkün olduğunu söylemektedir. “Ancak ilk adım, normalin dışına çıkan yeme davranışının nedenlerini anlamaktır. Her psikolojik sorunda olduğu gibi değişim için öncelikle farkındalık gerekmektedir.” diyerek sürecin başlangıcını vurgulamaktadır. Özellikle omega-3 yağ asitleri açısından zengin balık tüketiminin depresyon riskini azaltabileceğine dikkat çekmektedir.
- Tam tahıllar ve baklagiller gibi kompleks karbonhidratlar, enerji seviyelerini ve ruh halini dengede tutar.
- Yeşil yapraklı sebzeler, beyin sağlığı için gerekli olan folik asit açısından zengindir.
- Şekerli ve işlenmiş gıdaların azaltılması, ani ruhsal iniş çıkışları önleyebilir.
- Düzenli öğünler ve sağlıklı atıştırmalıklar, kan şekeri dalgalanmalarını önleyerek enerjiyi ve ruh halini dengede tutabilir.
Uzun Vadeli Değişikliklerin Önemi
Psikolojik sorunları olan bireylerin beslenme düzeninde dikkat etmesi gereken unsurlar üzerine de duran Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, “Bireyin duygusal açıdan tetiklendiği durumları fark etmesi ve bu anlarda değişen davranışlarını, özellikle de yemekle ilişkisini gözlemlemesi, söz konusu davranışı üzerindeki kontrolünü artırabilir.” demektedir. Ayrıca, düzenli beslenmenin önemini vurgulayarak, “Kan şekerini kontrol etmek üzere şeker tüketimini azaltmak da enerji seviyesinde denge sağlayacaktır.” şeklinde eklemektedir.
Koç Bal, mikrobiyota dostu beslenmenin, beyin-bağırsak ilişkisinde hem bağışıklığı hem de ruh sağlığını korumak için probiyotikler ve lifli gıdalar açısından zengin yiyecekler tüketilmesi gerektiğini ifade etmektedir. B12 ve D vitamini seviyelerinin düşüklüğünün ruhsal hastalıklar üzerinde etkili olabileceği için düzenli kontrollerin yapılması ve gerektiğinde doktor eşliğinde takviye alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Dehidrasyondan kaçınmak için yeterli su tüketiminin de ihmal edilmemesi gerektiği belirtilmektedir. Son olarak, beslenme düzenindeki değişikliklerin uzun vadeli bir etkisi olduğu ve yalnızca belirtileri gidermek yerine davranışın ardındaki etmenleri anlamak için profesyonel psikolojik destek almanın önemine değinmektedir.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı