(İSTANBUL) –
Cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla hakkında başlatılan soruşturma sonucunda, yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol kararı verilen Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, Şenlikköy Polis Merkezi’nde imza verdikten sonra önemli açıklamalarda bulundu. Siyaset sahnesinde bulunmanın zorluklarına dikkat çeken Baş, karşılaştığı soruşturmaların cezalandırma aracına dönüştüğünü ifade etti.
BTP Genel Başkanı Baş, adli kontrol çerçevesinde Şenlikköy Polis Merkezi’nde imza attıktan sonra düzenlediği basın toplantısında, “Bugün imza vermek için karakola geldik. Malum olduğu üzere, bir konuşmamızda muhalefet yaparken, siyasetimizi icra ederken, dünyanın hiçbir yerinde karşılaşılmayacak bir şekilde bir soruşturmaya maruz kaldık. Bu soruşturmanın sonucunda bugün bir yaptırımla yüzleşmek zorundayız. Bu durum, hukukun tamamen orantısız bir şekilde işlediğini gösteriyor; cezanın gerekliliğinin çok ötesinde bir yaptırım, daha doğrusu soruşturma aşamasında bir cezalandırma yöntemi ile karşı karşıyayız.” dedi.
Baş, açıklamalarına şöyle devam etti: “Buraya gelerek her hafta imza atacağız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin siyasetinde şu anda devletçiliği ile öne çıkan tek siyasi parti var, o da Bağımsız Türkiye Partisi. Tek bir genel başkan var, o da Hüseyin Baş. Şu an Cumhurbaşkanına hakaret soruşturması ile buradayız; bu suçlama ile, bu yaptırımla buradayız. Cumhurbaşkanına hakaret, devlete karşı işlenen bir suç olarak nitelendirilmektedir. Ne yazık ki, devletçi olan tek siyasi parti genel başkanı da bu yaptırıma maruz kalıyor. Ancak şunu bilmenizi isterim; ben devletim için boş bir kağıda imza atmışım, bu benim için bir sorun değil. Devletim için her hafta değil, her gün imza atarım. Mesele burada değil; mesele hukukun bir sopa gibi, Demokles’in kılıcı gibi insanların üzerinde dolaşıyor olması. Adalet, herkese her zaman gereklidir; bugün bize, yarın bir başkasına lazım olacaktır. Bu nedenle, tüm siyaseti adil olmaya davet ediyorum.”
BTP Genel Başkanı Baş’ın “Suriye’ye demokrasi getireceklermiş. Oğlum, sen önce kendi ülkene getir demokrasiyi,” sözleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret olarak değerlendirilmiş ve bu nedenle hakkında soruşturma açılmıştı.