Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Sıla Bebek Davası: Cinsel İstismar ve Toplumsal Duyarsızlık

    Sıla Bebek Davası, cinsel istismar ve toplumsal duyarsızlık konularını derinlemesine ele alıyor. Bu trajik olayın arka planı, toplumsal etkileri ve değişim için atılması gereken adımlar üzerine düşünceler.

    Sıla Bebek Davası, cinsel istismar ve toplumsal duyarsızlık konularını derinlemesine

    (ANKARA) –

    Tekirdağ’da cinsel istismar ve darp nedeniyle hastaneye kaldırılan ve bir ay sonra hayatını kaybeden 2 yaşındaki Sıla bebekle ilgili davayı takip eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, yaşanan acının toplum üzerindeki etkilerini dile getirerek, “Çok küçük paralar için bebekler, çocuklar ve kadınlar ölüyor. Bu ülkeyi yönetenler, tüm dikkatlerini başka ülkelere, özellikle Suriye’ye çevirirken, kendi ülkemizin acılarına bu kadar yabancılaşamayız. İnsanlık dramına müdahale etmeliyiz, taraf olmalıyız. Ancak ülkemizin acıları karşısında bu denli kayıtsız kalamayız. Bugün içinde bulunduğumuz sistem, bu ülkeyi korumaktan acizdir. İktidar sahipleri, bu tür olaylara karşı son derece umursamazlar ve davalara gelmekten bile kaçınmaktadırlar.” dedi.

    Tekirdağ’da cinsel istismar ve darp olayları nedeniyle hastanede tedavi altına alınan Sıla bebeğin ölümüyle ilgili 5 sanığın yargılanacağı dava bugün görülüyor. CHP Genel Başkan Yardımcıları Suat Özçağdaş, Gökçe Gökçen, Tekirdağ Milletvekili Nurten Yontar, İstanbul Milletvekilleri Nimet Özdemir, Fethi Açıkel ve Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu, Sıla bebek davasını yakından takip ediyorlar.

    CHP Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, mahkeme süreciyle ilgili şu bilgileri verdi: “Mahkeme bir ara karar aldı. Katılmak isteyen tüm barolar adına gözlemci olarak Tekirdağ Barosu’nun ve Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerimiz adına TBMM’de kurulmuş olan Çocuk İhmal İstismar ve Şiddeti Önlemeye Yönelik alt komisyonun temsilcisi olarak benim duruşmayı gözlemlemem kararlaştırıldı. Şu ana kadar duruşmayı takip ettim. Ancak, duruşmanın içeriği gizlilik kaydı altında, kapalı bir görüşme şeklinde gerçekleştirildi çünkü yargılananlar arasında 18 yaş altı çocuklar da bulunmaktadır. Bu nedenle, çocukların ifadeleri alınırken, ben de dahil olmak üzere Tekirdağ Barosu dışarı çıkmak zorunda kaldık.”

    “Sıla bebeği, Diyarbakır’da Narin çocuğumuzu koruyamadığımız kesin”

    Kapalı bir görüşme olduğu için duruşmanın detayları hakkında bilgi vermek mümkün değil. Ancak, Türkiye’de maalesef yenidoğan bebekleri koruyamadığımızı görmekteyiz. 18 kez ziyaret ettiğimiz 5 çocuğumuzu ölümden kurtaramadık. Burada Sıla bebeği, Diyarbakır’da Narin çocuğumuzu ve kadınlarımızı, kafası kesilen evlatlarımızı koruyamadığımız kesin. Türkiye, son 10 yılda tüm canlılar, çocuklar, bebekler ve kadınlar için bir cinnet ülkesi haline gelmiştir. En üzücü olaylardan biri, toplumda bu kadar büyük infial yaratan ve gözyaşlarına boğan olaylarda bile iktidar partisinin ve bürokratların bu tür durumları takip etmemesidir.”

    “Kendi ülkemizin acılarına bu kadar yabancılaşamayız”

    Son bir yılda, görev alanımda ölen 12 MESEM çocuğunun davalarına iktidarın katılmadığını gözlemliyoruz. En son Alperen Enes Ural’ın davasına katıldım, fakat oraya da gelen kimse olmamıştı. Çok küçük paralar için bebekler, çocuklar ve kadınlar hayatını kaybederken, bu ülkeyi yönetenlerin dikkatini başka ülkelere, özellikle Suriye’ye çevirdiğini görüyoruz. İnsanlık dramına her yerde müdahale etmek zorundayız. Ancak, kendi ülkemizin acılarına bu kadar kayıtsız kalamayız. Kendi çocuklarımızın ölümüne bu kadar umursamazlık gösteremeyiz. Kendi çocuklarımızı, bebeklerimizi ve kadınlarımızı koruma sorumluluğundan bu kadar kaçınamayız.”

    “Bugün içinde olduğumuz sistem ülkeyi korumaktan acizdir”

    Bugün görülen davanın birçok detayı var ve bunlar hukuken takip edilecek. Biz de içerde duruşmayı takip etmeye devam ediyoruz. Ancak Türkiye’nin asıl konuşması gereken mesele, bu bebekler, çocuklar, kadınlar ve gençler öldürülürken, sistemin nasıl bu bireyleri koruyamadığıdır. Bugün içinde bulunduğumuz sistem, ülkeyi korumaktan acizdir. İktidar sahipleri, bu konulara karşı son derece umursamaz; davalara gelmeye bile niyetli değiller. Dönüp dolaşıp başka ülkelerde yaşananlara işaret eden bir iktidar var. Ancak sizin asıl sorumluluğunuz Türkiye’ye aittir. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının sağlığını, güvenliğini ve yaşamını korumak sizin görevinizdür. Bu ülkeyi yönetenlere sesleniyorum: Bu ülkenin iktidarı olun! Propaganda işlerini bırakın ve bu ülkenin bebeklerini, çocuklarını, kadınlarını, emeklilerini, emekçilerini, askerlerini ve yoksullarını koruyun. Sizden beklentimiz budur. Vatana verebileceğiniz tek hizmet de budur.”