Koleksiyoner Süleyman Aydemir, koleksiyonculuk faaliyetlerine yönelik vergi muafiyetlerinin sağlanmasının önemine vurgu yaparak, mevcut sistemde yasal kısıtlamalar nedeniyle eserlerin çoğunlukla el altından satıldığını ve yurt dışına kaçırıldığını belirtti. Bu durumun, hem eserlerin yurt içinde kalmasını zorlaştırdığını hem de fiyatların gerçekçi bir şekilde belirlenmesini engellediğini ifade etti. Aydemir, bu sorunun çözümü için alım-satım süreçlerinin daha şeffaf hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.
Anadolu Ajansı’nın (AA) “Türkiye’nin Kültür Mirası” başlıklı dosyasının dördüncü haberinde, kültür varlıklarının korunmasının ve gelecek nesillere aktarılmasının önündeki engelleri, Yale Üniversitesi’nde Dilbilimi doktorası yapan Aydemir ile ele aldık. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan Aydemir, Prof. Dr. Kemal Eraslan’dan Uygur Türkçesi dersleri aldığını ve eski eserlere olan merakının bu vesileyle başladığını belirtti.
Aydemir, doktora eğitimi süresince New York’ta bulunan The Morgan Library’de tasnifçi olarak çalıştığını ifade ederek, “Kütüphane bu yıl 100. yılını kutluyor. John Pierpont Morgan, olağanüstü bir koleksiyoner. Koleksiyonda hâlâ tasnif edilmemiş parçalar mevcut. Ayrıca, koleksiyonunda bizim kültürümüze ait çok önemli eserler bulunuyor.” dedi.
Bireysel Koleksiyonculuğun Önemi
Süleyman Aydemir, Türkiye’nin kültürel mirasını koruma politikalarını genel anlamda başarılı bulduğunu belirtirken, özellikle Türkiye Yazma Eserler Kurumu’nun düzenlediği sergiler ve yayımladığı sergi kataloglarının, yazma eserler ve kütüphanelerin zenginliğini dünyaya tanıtmak açısından büyük bir değer taşıdığını belirtti. Bunun yanı sıra, birtakım yasal düzenlemeler ve bürokratik engellerin yazma eserlerin korunması ve özel koleksiyonculuğun gelişmesinin önünde ciddi engeller oluşturduğunu dile getirdi.
- Aydemir, “Bugün Türkiye’deki en seçkin kütüphanelerin temellerini özel koleksiyonlar atmıştır. Örneğin, Sultan II. Abdülhamid’in Yıldız Kütüphanesi, Osmanlı döneminin entelektüel birikimini yansıtan nadir eserlerden oluşan bir koleksiyondur.” dedi.
- Halife Abdülmecid’in Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi, bilimsel eserler ve yazmalardan oluşan, dönemin kültürel bilincini yansıtan değerli bir arşivdir.
Aydemir, bu örneklerin bireysel koleksiyonculuğun yalnızca bir hobi değil, ulusal kültür için bir temel taşı olduğunu gösterdiğini belirtti. Ayrıca, Ali Emiri Efendi’nin ‘Divan-ı Lügat-it Türk’ gibi Türk kültürünün en önemli eserlerinden birini bularak koruma altına almasının, bu alandaki bireysel çabaların önemini gözler önüne serdiğini ifade etti.
Yasal Çerçevenin Geliştirilmesi
Aydemir, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun daha çok taşınmaz kültürel varlıklarla ilgili olduğunu ve nadir eserler konusunda ciddi eksiklikler barındırdığını belirtti. “Bu durum, eserlerin karaborsada el değiştirmesine ve yurt dışına kaçırılmasına neden oluyor. Mevcut sistemde yazma eserler ya taşınmaz kategorisinde değerlendiriliyor ya da özel koleksiyonerlerin erişimine kapalı tutuluyor. Oysa ki daha esnek ve şeffaf bir yasal çerçeve oluşturulabilir.” şeklinde konuştu.
Aydemir, Batı ülkelerinde koleksiyonculuğun devlet teşvikleriyle desteklendiğini vurgulayarak, Türkiye’de de benzer teşvik mekanizmalarının hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti. “Müze üyelik ücretlerinin vergiden düşülmesi veya koleksiyonculuk faaliyetlerine yönelik vergi muafiyetleri sağlanması, koleksiyonerliği cazip bir uğraş haline getirir. Koleksiyoncuların eser alım-satımı veya sergi faaliyetleri üzerinden alınan vergilerde muafiyet sağlanmalıdır.” dedi.
Koleksiyonculuğun Geleceği ve Kendi Hayalleri
Aydemir, mevcut sistemdeki yasal kısıtlamaların eserlerin genellikle el altından satılmasına ve yurt dışına çıkarılmasına neden olduğunu belirterek, bu sorunun çözümü için alım-satım süreçlerinin şeffaflaştırılması gerektiğini ifade etti. “Sahafların nadir eserleri şeffaf bir şekilde satabilmesi ve koleksiyoncuların bu eserleri yasal yollardan satın alarak envanterlerine katabilmesi, kültürel mirasın korunması açısından kritik bir öneme sahiptir.” dedi.
Aydemir, özellikle yazma eserlerde uygulanacak şeffaf alım-satım sistemini, kültürel mirasın korunmasını destekleyecek en önemli adımlardan biri olarak değerlendirdi. Devlet memurları ile uzmanların rollerinin net bir şekilde ayrılması gerektiğini vurguladı.
Kendi koleksiyonculuk yolculuğundan da bahseden Aydemir, “Anadolu’da 9. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar yazılmış eserlerden oluşan bir koleksiyon oluşturuyorum. Aynı zamanda Mısır’da Mehmet Ali Paşa’nın kurduğu Bulak Matbaası’nda basılan Türkçe eserlerin de olduğu bir kütüphane ve araştırma merkezi kurmak en büyük hayalim. Bu koleksiyonu, Anadolu Medeniyetleri ve Beylikleri Müzesi adıyla memleketim Kastamonu’da açmak istiyorum.” dedi.
Aydemir, Türkiye’nin kültür mirasını korumanın ve koleksiyonerliği teşvik etmenin önemini vurgulayarak, bireysel koleksiyonculuğun kültür varlıklarını koruma noktasında büyük bir rol oynadığını sözlerine ekledi.